'ERDOĞAN AİLESİYLE BİRLİKTE İÇKİLİ LOKANTADA!..' BAŞBAKAN ERDOĞAN ÖZKÖK'ÜN ÇAĞRILARINA KULAK MI VERDİ?...
Hürriyet genel yayın yönetmenin iki gün önce Başbakan'a yapmış olduğu tekliften sonra çok tartışılan kadeh meselesi üzerine Başbakan'ın içkili bir lokantaya gittiğini belirten Özkök ailesinden kimlerin içki içtiğinide yazdı...
13 Ağustos Çarşamba günkü yazımın başlığı şöyleydi:"Lütfen Bir Kadeh Sayın Başbakan."
Yazımın amacı, Başbakan Tayyip Erdoğan´ın "yeni öteki Türkiye´ye" karışmasının, onlarla aynı masaya oturmasının yaratacağı yumuşamayı anlatmaktı.
Bu yazının çıkışından iki gün sonra ilginç bir olay olmuş.
"Olmuş" diyorum; çünkü olayı, bir okuyucumun telefonuyla öğrendim.
* * *
Rumelikavağı´nda "Balıkçı Kahraman" isimli bir restoran var.
Ben hiç gitmedim, ama gidenlerden hep dinledim.
Müşterileri arasında Mustafa Koç var.
Hıncal Uluç, Şansal Büyüka gibi isimler de müdavimleri arasındaymış.
Bu restoran hakkında son bir ayda 13 makale yayımlanmış.
15 Ağustos Cuma akşamı saat tam 21.00´de işte bu restorana 8 kişilik bir müşteri grubu geliyor.
Şimdi sıkı durun.
Kapıdan giren müşterilerden biri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.
Yanında, eşi Emine Erdoğan, oğlu Bilal ve gelini Reyyan da bulunuyor.
Başbakan, masaya oturmadan önce restorandaki bütün masaları ziyaret edip herkesin elini sıkmış ve "Afiyet olsun" demiş.
Sonra diyetine uygun bir yemek siparişi vermiş.
Öğrendiğime göre, oranın özel yemeği olan kalkan tandırdan 2 porsiyon istemişler.
Ayrıca organik domates, salatalık ve soğandan özel sosla hazırlanan bir salata siparişi vermişler.
* * *
Tabii siz de benim gibi şu sorunun cevabını merakla bekliyorsunuz.
Bu restoranda içki servisi yapılıyor mu?
Evet yapılıyor.
Müşterilerinin çoğu da içki içiyor.
Başbakan´ın masasına ısmarlanan içkilere gelince...
Meyve suyu ile su istemişler.
Bir küçük ayrıntı...
Bir de Fanta istemişler.
Fanta sarı renkli portakallı bir gazozdur.
Son bir soru daha.
Hesap ne kadardı ve kim ödedi?
İstihbarat servisinden bir arkadaşımız bunu restoranın sahibine sordu.
Şu cevabı aldı:
"Hesabı içlerinden biri ödedi. Ama ne kadar hesap ödediklerini söyleyemeyiz. Bu müşteri politikamıza aykırı. Bu uygulamamız bütün müşterilerimiz için geçerli."
Bence de doğru bir politika...
İki haftadır söylemek istediğim işte buydu.
Belki Başbakan eskiden beri bunu yapıyor, ama biz bilmiyorduk.
Bence ülkenin bütün vatandaşlarının bilmesinde yarar var.
Başbakanlarının, kendi itikadına ait gettolarda yaşamayı tercih ettiği duygusundan kurtulmak, emin olun en çok Erdoğan´ın işine yarar.
Dolmabahçe´deki sohbetimizde içki konusu da açılmıştı.
Ben, Türk şarapçılığının çok iyi bir gelişme trendi yakaladığını, engellenmediği takdirde, önümüzdeki 10 yılda Avrupa´nın ilk 5´ine rahatlıkla girebileceğini söyledim.
Başbakan yine benim "içki takıntım" olduğunu söyledi.
"Hayır yok" dedim.
* * *
Kimseye içki içmesi tavsiyesinde de bulunmam.
Eşim neredeyse hiç içki içmez.
Babam içerdi, annem içmez.
Rahmetli kayınpederim içmezdi, kayınvalidem içer.
Yani ailemizde içki takıntısı yoktur, ama kimse kimseye baskı yapmaz.
O gün Başbakan´a, "İsterseniz gelin, Hürriyet´te birlikte içkinin zararları konusunda mesaj verelim" dedim.
Ben, gettolaşmaya karşıyım.
Şunu da belirteyim.
Bir marketin veya restoranın
Yazımın amacı, Başbakan Tayyip Erdoğan´ın "yeni öteki Türkiye´ye" karışmasının, onlarla aynı masaya oturmasının yaratacağı yumuşamayı anlatmaktı.
Bu yazının çıkışından iki gün sonra ilginç bir olay olmuş.
"Olmuş" diyorum; çünkü olayı, bir okuyucumun telefonuyla öğrendim.
* * *
Rumelikavağı´nda "Balıkçı Kahraman" isimli bir restoran var.
Ben hiç gitmedim, ama gidenlerden hep dinledim.
Müşterileri arasında Mustafa Koç var.
Hıncal Uluç, Şansal Büyüka gibi isimler de müdavimleri arasındaymış.
Bu restoran hakkında son bir ayda 13 makale yayımlanmış.
15 Ağustos Cuma akşamı saat tam 21.00´de işte bu restorana 8 kişilik bir müşteri grubu geliyor.
Şimdi sıkı durun.
Kapıdan giren müşterilerden biri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.
Yanında, eşi Emine Erdoğan, oğlu Bilal ve gelini Reyyan da bulunuyor.
Başbakan, masaya oturmadan önce restorandaki bütün masaları ziyaret edip herkesin elini sıkmış ve "Afiyet olsun" demiş.
Sonra diyetine uygun bir yemek siparişi vermiş.
Öğrendiğime göre, oranın özel yemeği olan kalkan tandırdan 2 porsiyon istemişler.
Ayrıca organik domates, salatalık ve soğandan özel sosla hazırlanan bir salata siparişi vermişler.
* * *
Tabii siz de benim gibi şu sorunun cevabını merakla bekliyorsunuz.
Bu restoranda içki servisi yapılıyor mu?
Evet yapılıyor.
Müşterilerinin çoğu da içki içiyor.
Başbakan´ın masasına ısmarlanan içkilere gelince...
Meyve suyu ile su istemişler.
Bir küçük ayrıntı...
Bir de Fanta istemişler.
Fanta sarı renkli portakallı bir gazozdur.
Son bir soru daha.
Hesap ne kadardı ve kim ödedi?
İstihbarat servisinden bir arkadaşımız bunu restoranın sahibine sordu.
Şu cevabı aldı:
"Hesabı içlerinden biri ödedi. Ama ne kadar hesap ödediklerini söyleyemeyiz. Bu müşteri politikamıza aykırı. Bu uygulamamız bütün müşterilerimiz için geçerli."
Bence de doğru bir politika...
İki haftadır söylemek istediğim işte buydu.
Belki Başbakan eskiden beri bunu yapıyor, ama biz bilmiyorduk.
Bence ülkenin bütün vatandaşlarının bilmesinde yarar var.
Başbakanlarının, kendi itikadına ait gettolarda yaşamayı tercih ettiği duygusundan kurtulmak, emin olun en çok Erdoğan´ın işine yarar.
Dolmabahçe´deki sohbetimizde içki konusu da açılmıştı.
Ben, Türk şarapçılığının çok iyi bir gelişme trendi yakaladığını, engellenmediği takdirde, önümüzdeki 10 yılda Avrupa´nın ilk 5´ine rahatlıkla girebileceğini söyledim.
Başbakan yine benim "içki takıntım" olduğunu söyledi.
"Hayır yok" dedim.
* * *
Kimseye içki içmesi tavsiyesinde de bulunmam.
Eşim neredeyse hiç içki içmez.
Babam içerdi, annem içmez.
Rahmetli kayınpederim içmezdi, kayınvalidem içer.
Yani ailemizde içki takıntısı yoktur, ama kimse kimseye baskı yapmaz.
O gün Başbakan´a, "İsterseniz gelin, Hürriyet´te birlikte içkinin zararları konusunda mesaj verelim" dedim.
Ben, gettolaşmaya karşıyım.
Şunu da belirteyim.
Bir marketin veya restoranın