ERDEN KIRAL: RAUF TAMER BANA VATAN HAİNİ DEDİ, AĞLADIM!
Yönetmen Erden Kıral, Söz Sende'de Balçiçek İlter'in sorularını yanıtladı.
Sansür uygulamaları nedeniyle birçok filminde zorluklarla karşılaştığını söyleyen Kıral, Ayna filminde yaşadıklarını da şöyle anlattı: “Ayna filmimi burada çekemeyince Yunanistan'da çekmiştim. Tercüman Gazetesi'nde Rauf Tamer'in “Vatan Hainleri” diye bir yazısı çıktı. Niye bu filmi Yunanistan'da çekiyorsunuz diye. Yazıyı görünce Berlin'de bir ağacın altına gidip ağladım. Nasıl bu kadar kolaylıkla birine vatan haini diyebilirsiniz?” dedi.
İşte Erden Kıral'ın o açıklamaları....
“GENCO ERKAL ÖKSÜRDÜ, FİLM KURTULDU”
1982'de filmimde Hakkari'yi gösterdiğimde Batılılar çok şaşırmıştı. Ben orayı bir entellektüelin gözünden anlatmıştım. Karakteri Genco Erkal oynuyordu. Filmi sansür kuruluna Genco Erkal ile gönderdim, kurulla birlikte izledi filmi. Kürtçe kısmına gelince Genco muazzam bir öksürük nöbetine tutuldu ve filmi sansürden öyle geçirdik. Şimdi başka bir iklim var ama bugünlere gelinmesi için çok uğraştık, çok mücadele ettik.
“RAUF TAMER BANA VATAN HAİNİ DEDİ, AĞLADIM”
Hem sansürden hem sıkıyönetimden çok yorulmuştuk. Benim “Bereketli Topraklar Üzerinde” filmim de yasaklandı. Ayna filmimi de burada çekemedim, Yunanistan'da çektim. Sonra Tercüman Gazetesi'nde neden bu filmi Yunanistanda çektiniz diye “Vatan Hainleri” diye bir yazı çıktı. Rauf Tamer'in yazısıydı. Ben çok üzüldüm, Berlin'de bir ağacın altına gidip ağladığımı hatırlıyorum. Nasıl bu kadar kolaylıkla birine vatan haini diyebilirsiniz? Çok zor zamanlardı.
“YILMAZ GÜNEY, ŞERİF GÖREN'E AYIP ETTİ”
Ben 26 gün Yol'u çektim. Sonra Yılmaz Güney işime son verdi ve filme Şerif Gören devam etti. Ben filmi görünce çok beğendim ve her yerde övgülere boğdum. Bir başyapıt Yol. Yılmaz Güney o dönem Avrupa'da özellikle de Fransa'da tanınıyordu. Yapımcı da filmi Yılmaz Güney'in Yol filmi diye çıktı. Bu elbette doğru bir strateji. Ancak afişte Şerif Gören'in adı neredeyse yok gibiydi.Yılmaz Güney ve arkadaşları da buna göz yumdu. Bu Şerif Gören'e karşı işlenmiş bir ayıp. Bugün hâlâ bir yara olarak taşır bunu Şerif.
“DİZİ SANAT DEĞİLDİR, KONFEKSİYONDUR”
Sinema yapmak ağır bir iş. Dizi yapmak da ağır bir iş ama dizi sanat değil bence. Konfeksiyon işi. Ben de Baba Evi'ni çektim ama durum bu. Dizi çekerken otomatiğe bağlıyorsun. Yemek masası çekiyorsanız ışığı, açısı bellidir mesela. Dolayısı ile dizide kendinizi yenileyemezsiniz. Sinemanın büyüsünden de uzaklaşırsınız. Ancak tabi diziler çok iyi para kazandırıyor. Bir de orası büyük bir sektör. Hakikaten büyük bir sirkülasyon var orada. Sinema hala tam bir sektör olamadı.
“ÖDÜLLERİ AFİŞE KOYMAMI İSTEMEDİLER”
Yük, 15 salonda gösterime giriyor. Az bir sayı elbette ama bu kaba güldürülerden yer bulmak zor. Film, Adana Film Festivali’nde ‘En İyi Yönetmen’, ‘Boston Türk Filmleri Festivali’ nde ise , ''Türk Sinemasında Mükemmellik” ödüllerini aldı ama dağıtımcım ödüllerimi afişten sildi. “Sanat filmi diye kimse gelmiyor” dedi. Ben de “Peki” dedim. Çok yazık tabi, sanat hala hor görülüyor anlamına geliyor bu.