ERBAKAN GAZETECİLERİN RAKI PARASINI NASIL ÖDEDİ?

Milli Selamet Partisi genel başkanı olduğu sırada Necmettin Erbakan kendisini takip eden gazetecilerin rakı parasını nasıl ödedi?

Televizyon dünyasının ünlü isimlerinden Orhan Baykal, 1973–2008 yılları arasında görev yaptığı TRT’deki anılarını kitap haline getirdi. ’Donsuz Geceler Sayın Seyirciler’ isimli kitap, Etki Yayınları’ndan çıktı. Orhan Baykal, herkesi tebessüm ettirecek anılarını kitapta toplamış. İşte Odatv’nin alıntıladığı o anılardan birisi...
"TRT Haber Merkezi’nde en hareketli günler seçim arifelerinde yaşanmaktaydı. Bir taraftan seçim yayın hazırlıkları, diğer yandan siyasi parti liderlerinin seçim gezileri, habercilerin en yoğun günlerini oluşturur. Özellikle seçim gezilerinin her biri ayrı bir anıdır. Bu gezilerde, birçok renkli olayla karşılaşmışızdır. Bu seçim gezilerinin birinde her zaman olduğu gibi ekipler yapılmış, her liderin seçim gezisine katılacak, muhabir-kameraman belirlenmiştir. Gezileri TRT’nin yanında zaman zaman 7-8 gazeteci de izlemektedir.

Zamanın Milli Selamet Partisi lideri Necmettin Erbakan’ın Eskişehir’de yapacağı mitingi de 10 kadar gazeteci izleyecektir. Basın ve medya mensupları Eskişehir’e bir gün önceden giderler. Parti yetkilileri gazetecileri bir araya toplar. İl Başkanı gazetecilere "Sizi şehrimizde görmekten çok mutluyuz. Bu gece burada hocamızın misafirisiniz. Oteldeki tüm masraflarınız, hocamızın talimatıyla partimiz tarafından karşılanacaktır" der. İl Başkanı, gazetecileri otele götürür, yerleştirir. Otelden ayrılırken bir kez daha hatırlatır: "Otel ücretleri ve otelin restoranında yiyeceğiniz yemekler, hocamız tarafından karşılanacaktır. Ancak takdir edersiniz ki; alkollü içecekleri ödememiz mümkün değildir. Hocamızın talimatıdır. İsteyen arzu ettiğini içer, ancak biz yalnızca alkolsüz meşrubatları karşılayacağız."

İl Başkanı kibarca veda eder ve otelden ayrılır. Bu son konuşma ekibi rahatsız etmiştir. Yorucu bir akşamın bir-iki kadeh içmeden geçmesi mümkün değildir, mutlaka bir çare bulunacaktır.

Akşam yemekte toplanıldığında, TRT muhabiri garsonu çağırır, siparişleri verir. Siparişlerin arasında küçük bir şişe de rakı vardır. Garson talimatlıdır "Özür dilerim, rakının ücreti ödenmiyor, sizin ödemeniz gerekiyor" der. Muhabir sorar "Rakı kaç lira?" "Dokuz lira efendim." "Peki pilav, baklava kaç lira?" "Pilav iki baklava iki buçuk lira". Muhabirimiz hesabı yapmıştır. Garsona pişkinlikle "Tamam kardeşim getir rakıyı, 2 pilav 2 baklava yaz. Tamam mı" der. Garson biraz şaşkın, salonun diğer köşesinde yemek yiyen partililere göz ucuyla bakarak yutkunur, "Peki efendim" der. Fikir masada çok tutmuştur. Sırayla herkes 2’şer baklava, 2’şer pilav söyler. Rakılar gelir, afiyetle içilir. Gecenin ilerleyen saatlerinde baklava-pilav tüketimi artar. Bu arada yemeği yiyen partililer, genel sekreterin başkanlığında salondan ayrılırken, basın mensuplarını selamlar, afiyet olsun derler. Gazeteciler de kendisine kadeh kaldırarak mukabele eder.

Ertesi gün parti yetkilisi otele hesabı ödemeye gelir. Fatura tahmin edilenin üzerinde bir rakamdır. Fatura incelenir, 10 kişi, 50’nin üzerinde baklava pilav yemiştir. Partili otelciye bakar, otelci çaresiz ellerini iki yana açar, kaşlarını kaldırır, hiçbir şey söylemez. Partili olayı anlamıştır. Yüzünde acı bir tebessüm belirir. Hoca’ya hesabı nasıl vereceğini düşünür. Parayı öder, dalgın adımlarla otelden ayrılır."