Enver Aysever sert çıktı: Hande Fırat gazeteci değildir!
"Sedat Ergin görevden alındı, lâkin Hande görevde; bu ne anlama geliyor peki?"
Bir dönem CNN Türk'te "Aykırı Sorular" programını hazırlayıp sunan Enver Aysever, kanalın eski Ankara Temsilcisi Hande Fırat ile ilgili olarak "Geçmişte gazeteciyse bile artık değildir. Dikkatinizi çekerim, Sedat Ergin görevden alındı, lâkin Hande görevde. Bu ne anlama geliyor peki? Artık bu ülkede temsili olarak bile basından söz edemeyiz" dedi. "Hürriyet’e iyi bir gazeteydi diyecek halim yok. Lâkin artık o kadarına bile tahammülü olmayan bir iktidar var" ifadesini kullanan Aysever "Meslektaşları(!) hapiste, işsiz, sanık olarak mücadele verirken, konforlu koltuklarında yalancı kahramanlığa soyunan bir takım isimlere de ‘gazeteci’ diyecek halimiz yok! Sonunda utanacaklar hepsi. Bedeli tüm halk ödeyecek" diye yazdı.
Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat'ın imzasını taşıyan haberde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a yönelik eleştiriler ve bazı iddiaların TSK'da rahatsızlık yarattığı iddia edilmişti. Haberde şu ifadelere yer verilmişti:
"Bu kritik süreçte Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a yönelik eleştiriler ve bazı iddialar da gündeme geliyor. İddia ve eleştiriler, TSK’yı yıprattığı gerekçesiyle Genelkurmay’da rahatsızlık yaratıyor. TSK, 'Ayarı kaçmış eleştiriler ile gerçekdışı bilgilere dayalı bazı haberlerle' ordunun başarısının gölgelenmeye çalışıldığını düşünüyor"
Genelkurmay Başkanlığı, Hürriyet gazetesinin tartışma yaratan 'Karargâh rahatsız' haberine ilişkin olarak dört gün sonra (28 Şubat 2017) yazılı açıklama yapmıştı. "Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve Genelkurmay Başkanı’nın şahsına yönelik eleştiri kisvesi altında iftiraya varan iddialar ile ilgili bir basın mensubuna bilgilendirmede bulunulmuş ve bu hususlar 25 Şubat 2017 tarihinde yayımlanmıştır" denen açıklamada, "Yapılan değerlendirmenin içeriği, dikkat ve hassasiyetle düzenlenmiş, 'Karargâh Rahatsız, Karargâh’ta Rahatsızlık, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Rahatsızlık vb.' gibi ibareler söz konusu dahi olmamıştır" ifadesi kullanılmıştı. "Sorulan sorulara özetle, 'Türk Silahlı Kuvvetleri’nin iç politika malzemesi haline getirilmemesi, şahsi işlerden uzak tutulması gerektiği' ifade edilmiştir" dendiğinin belirtildiği açıklamada, "Türk Silahlı Kuvvetleri ile devlet ve hükümet arasında bir sorun varmış gibi yansıtmak, olayı saptırmaktır" vurgusu yapılmıştı.
Birgün yazarı Enver Aysever'in "Hande Fırat gazeteci mi?" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Niyetim bir dönem birlikte çalıştığım bir insanı hedefe koymak ve kolay yolla eleştirmek değil. Sadece Hande örneğinden hareketle, kuşatılmış basın ortamını büyüteç altına almak istiyorum. Hemen şunu söyleyeyim; eğer siyasal iktidar bir gazetecinin sırtını sıvazlıyorsa, o kişi o gün ya mesleği bırakmalıdır ya da hemen hatasını kavrayıp, kendine çeki düzen vermelidir.
15 Temmuz gecesi bir muamma. Hande Fırat’ın ekranda yaptığı mülakat son derece önemliydi. Lâkin CNNTÜRK’ün basılması, canlı yayında tüm bunların izlenmesi bir tuhaftı! Sanki darbecilerle, karşıtları halkla ilişkiler etkinliğini de düşünerek davranıyordu. Kimilerinin sandığı gibi 15 Temmuz bir kurgu değildir. Gülen Cemaati’nin açık bir kalkışmasıdır. Ancak pek çok yönü karanlıkta kalan, gizemli bir gündür. Sonucunda Gülen darbesi gerçekleşmediyse de, başka bir karşıdevrim süreci yaşanmakta. Dahası bizim ülkemiz her zaman, yazık ki darbe riski altındadır.
Doğan Grubu’na RTE kini Hürriyet’in; “Muhtar Bile Olamaz” manşetinden kalmadır. Bana sorarsanız Aydın Doğan’ı hâkim karşısına çıkarıp, içeri tıkmadan da bu nefreti dinmeyecektir RTE’nin. Hürriyet’i ele geçirmeden de kendini zafer kazanmış saymayacaktır Cumhurbaşkanı. Başka türlü söylersek, “Eski Türkiye” simgesi saydığı bu amiral gemiyi batırmaya yemin etmiş RTE. Onca basın gücüne, memleketin tüm kurumlarını ele geçirmiş olmasına karşın bunu unutmaz, unutamaz RTE. İnsan böyle bir varlıktır çünkü. Dünyayı verseniz ille de Hürriyet diyecek!
Aydın Doğan sırasıyla gazetecileri kurban olarak verdi iktidara. Bir konuşmada kendisine de söyledim, sizinle paylaşayım: “Biz RTE için önemli bir hedef değiliz. Bizim kovulmamız asla ona yetmeyecektir. Hedefi sizsiniz, kurban vererek kurtulamazsınız. O tüm Doğan Grubu’nu istiyor” demiştim. Kısa süre sonra Aykırı Sorular yayından kaldırıldı, ben de kapı önüne kondum. Tıpkı diğer arkadaşlarım gibi. Kelle verilmeyle sonuç alınacak bir durum değildir içinde bulunulan.
Damat Mehmet Ali Yalçındağ iktidara müjdeyi veriyor bir iletiyle. Hakan Çelik, Hande Fırat göreve gelecek, diyor. O gün göstermelik biçimde görevinden istifa etti Yalçındağ ama dediği oldu. RTE’nin damadı Albayrak’a ne dendiyse yapıldı. Artık Doğan Ankara temsilcileri, genel yayın yönetmenleri AKP halkla ilişkilerini yapmakta. Bir tek Hürriyet yayın yönetmeni kalmıştı, o da geçici olarak şimdilik Milliyet’te iktidar ilişkisi deneyimi edinen Fikret Bila’da! Hakiki genel yayın yönetmeni ne zaman gelir, göreceğiz. Fatih Çekirge ilk bayrak sallayan oldu ama bu işler aceleye gelmez.
Gelelim ortalığı sarsan habere. Haber içeriğinde iktidarı rahatsız edecek bir şeycik yok. Asıl mesele başlıkta. Bu tür bir başlığın nelere yol açacağını Sedat Ergin bilir elbet. Lâkin onun izniyle olduğunu düşünmek saflık olur. Hande Fırat doğrudan Aydın Doğan’a bağlıdır ve bu iki isim de deneyimlidir. O halde şu tez yanlış olmaz: Büyük sıkıntı içinde olan AKP’ye bir can suyu vermek gerekiyordu, üstelik 28 Şubat öncesi buna ayrıca gereksinim duymaktaydı iktidar. Yani? Güçlü bir “evet” kampanyasına başlamak için uygun zemin hazırlanmış oldu böylece…
Yalnız bir konuya dikkat etmek gerek. Bu bir yalan haber değildir. Hande Fırat gibi bir isim kafadan atarak bir metni kaleme almaz. Yani? Genelkurmay muhalefetle Hürriyet üzerinden hesaplaşırken, Doğan Grubu’nu da bitirmiştir. Anlayacağınız bir taşla tüm kuşlar vuruldu. Bu denkleme baktığımızda “Hande Fırat gazeteci midir?” sorusu yanıtlanmış oluyor. Geçmişte öyle idiyse bile artık değildir. Dikkatinizi çekerim, Sedat Ergin görevden alındı, lâkin Hande görevde. Bu ne anlama geliyor peki?
Artık bu ülkede temsili olarak bile basından söz edemeyiz. Hürriyet’e iyi bir gazeteydi diyecek halim yok. Lâkin artık o kadarına bile tahammülü olmayan bir iktidar var. Meslektaşları(!) hapiste, işsiz, sanık olarak mücadele verirken, konforlu koltuklarında yalancı kahramanlığa soyunan bir takım isimlere de ‘gazeteci’ diyecek halimiz yok! Sonunda utanacaklar hepsi… Bedeli tüm halk ödeyecek…
Neden mi hayır diyeceğiz sorusunun yanıtı bu işte!
Çürümüşlüğe hayır!
Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat'ın imzasını taşıyan haberde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a yönelik eleştiriler ve bazı iddiaların TSK'da rahatsızlık yarattığı iddia edilmişti. Haberde şu ifadelere yer verilmişti:
"Bu kritik süreçte Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a yönelik eleştiriler ve bazı iddialar da gündeme geliyor. İddia ve eleştiriler, TSK’yı yıprattığı gerekçesiyle Genelkurmay’da rahatsızlık yaratıyor. TSK, 'Ayarı kaçmış eleştiriler ile gerçekdışı bilgilere dayalı bazı haberlerle' ordunun başarısının gölgelenmeye çalışıldığını düşünüyor"
Genelkurmay Başkanlığı, Hürriyet gazetesinin tartışma yaratan 'Karargâh rahatsız' haberine ilişkin olarak dört gün sonra (28 Şubat 2017) yazılı açıklama yapmıştı. "Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve Genelkurmay Başkanı’nın şahsına yönelik eleştiri kisvesi altında iftiraya varan iddialar ile ilgili bir basın mensubuna bilgilendirmede bulunulmuş ve bu hususlar 25 Şubat 2017 tarihinde yayımlanmıştır" denen açıklamada, "Yapılan değerlendirmenin içeriği, dikkat ve hassasiyetle düzenlenmiş, 'Karargâh Rahatsız, Karargâh’ta Rahatsızlık, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Rahatsızlık vb.' gibi ibareler söz konusu dahi olmamıştır" ifadesi kullanılmıştı. "Sorulan sorulara özetle, 'Türk Silahlı Kuvvetleri’nin iç politika malzemesi haline getirilmemesi, şahsi işlerden uzak tutulması gerektiği' ifade edilmiştir" dendiğinin belirtildiği açıklamada, "Türk Silahlı Kuvvetleri ile devlet ve hükümet arasında bir sorun varmış gibi yansıtmak, olayı saptırmaktır" vurgusu yapılmıştı.
Birgün yazarı Enver Aysever'in "Hande Fırat gazeteci mi?" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Niyetim bir dönem birlikte çalıştığım bir insanı hedefe koymak ve kolay yolla eleştirmek değil. Sadece Hande örneğinden hareketle, kuşatılmış basın ortamını büyüteç altına almak istiyorum. Hemen şunu söyleyeyim; eğer siyasal iktidar bir gazetecinin sırtını sıvazlıyorsa, o kişi o gün ya mesleği bırakmalıdır ya da hemen hatasını kavrayıp, kendine çeki düzen vermelidir.
15 Temmuz gecesi bir muamma. Hande Fırat’ın ekranda yaptığı mülakat son derece önemliydi. Lâkin CNNTÜRK’ün basılması, canlı yayında tüm bunların izlenmesi bir tuhaftı! Sanki darbecilerle, karşıtları halkla ilişkiler etkinliğini de düşünerek davranıyordu. Kimilerinin sandığı gibi 15 Temmuz bir kurgu değildir. Gülen Cemaati’nin açık bir kalkışmasıdır. Ancak pek çok yönü karanlıkta kalan, gizemli bir gündür. Sonucunda Gülen darbesi gerçekleşmediyse de, başka bir karşıdevrim süreci yaşanmakta. Dahası bizim ülkemiz her zaman, yazık ki darbe riski altındadır.
Doğan Grubu’na RTE kini Hürriyet’in; “Muhtar Bile Olamaz” manşetinden kalmadır. Bana sorarsanız Aydın Doğan’ı hâkim karşısına çıkarıp, içeri tıkmadan da bu nefreti dinmeyecektir RTE’nin. Hürriyet’i ele geçirmeden de kendini zafer kazanmış saymayacaktır Cumhurbaşkanı. Başka türlü söylersek, “Eski Türkiye” simgesi saydığı bu amiral gemiyi batırmaya yemin etmiş RTE. Onca basın gücüne, memleketin tüm kurumlarını ele geçirmiş olmasına karşın bunu unutmaz, unutamaz RTE. İnsan böyle bir varlıktır çünkü. Dünyayı verseniz ille de Hürriyet diyecek!
Aydın Doğan sırasıyla gazetecileri kurban olarak verdi iktidara. Bir konuşmada kendisine de söyledim, sizinle paylaşayım: “Biz RTE için önemli bir hedef değiliz. Bizim kovulmamız asla ona yetmeyecektir. Hedefi sizsiniz, kurban vererek kurtulamazsınız. O tüm Doğan Grubu’nu istiyor” demiştim. Kısa süre sonra Aykırı Sorular yayından kaldırıldı, ben de kapı önüne kondum. Tıpkı diğer arkadaşlarım gibi. Kelle verilmeyle sonuç alınacak bir durum değildir içinde bulunulan.
Damat Mehmet Ali Yalçındağ iktidara müjdeyi veriyor bir iletiyle. Hakan Çelik, Hande Fırat göreve gelecek, diyor. O gün göstermelik biçimde görevinden istifa etti Yalçındağ ama dediği oldu. RTE’nin damadı Albayrak’a ne dendiyse yapıldı. Artık Doğan Ankara temsilcileri, genel yayın yönetmenleri AKP halkla ilişkilerini yapmakta. Bir tek Hürriyet yayın yönetmeni kalmıştı, o da geçici olarak şimdilik Milliyet’te iktidar ilişkisi deneyimi edinen Fikret Bila’da! Hakiki genel yayın yönetmeni ne zaman gelir, göreceğiz. Fatih Çekirge ilk bayrak sallayan oldu ama bu işler aceleye gelmez.
Gelelim ortalığı sarsan habere. Haber içeriğinde iktidarı rahatsız edecek bir şeycik yok. Asıl mesele başlıkta. Bu tür bir başlığın nelere yol açacağını Sedat Ergin bilir elbet. Lâkin onun izniyle olduğunu düşünmek saflık olur. Hande Fırat doğrudan Aydın Doğan’a bağlıdır ve bu iki isim de deneyimlidir. O halde şu tez yanlış olmaz: Büyük sıkıntı içinde olan AKP’ye bir can suyu vermek gerekiyordu, üstelik 28 Şubat öncesi buna ayrıca gereksinim duymaktaydı iktidar. Yani? Güçlü bir “evet” kampanyasına başlamak için uygun zemin hazırlanmış oldu böylece…
Yalnız bir konuya dikkat etmek gerek. Bu bir yalan haber değildir. Hande Fırat gibi bir isim kafadan atarak bir metni kaleme almaz. Yani? Genelkurmay muhalefetle Hürriyet üzerinden hesaplaşırken, Doğan Grubu’nu da bitirmiştir. Anlayacağınız bir taşla tüm kuşlar vuruldu. Bu denkleme baktığımızda “Hande Fırat gazeteci midir?” sorusu yanıtlanmış oluyor. Geçmişte öyle idiyse bile artık değildir. Dikkatinizi çekerim, Sedat Ergin görevden alındı, lâkin Hande görevde. Bu ne anlama geliyor peki?
Artık bu ülkede temsili olarak bile basından söz edemeyiz. Hürriyet’e iyi bir gazeteydi diyecek halim yok. Lâkin artık o kadarına bile tahammülü olmayan bir iktidar var. Meslektaşları(!) hapiste, işsiz, sanık olarak mücadele verirken, konforlu koltuklarında yalancı kahramanlığa soyunan bir takım isimlere de ‘gazeteci’ diyecek halimiz yok! Sonunda utanacaklar hepsi… Bedeli tüm halk ödeyecek…
Neden mi hayır diyeceğiz sorusunun yanıtı bu işte!
Çürümüşlüğe hayır!