Engin Noyan'dan ilginç çıkış: Cumhuriyet Gazetesi'nde yazı yazmak istiyorum!

Münib Engin Noyan, Ülke TV'de katıldığı Arafta Sorular'da ilk kez paylaştığı bir arzusunu dile getirdi

Araştırmacı yazar Münib Engin Noyan, Ülke TV'de Esra Elönü'nün sunduğu 'Arafta Sorular' programında ilginç saptamalarda bulundu.

Noyan, düğün ve evlilik kurumuna yönelik bakışını ve İslamla, Müslüman yaşamı ile bağdaşmayan noktaları anlattı.

Noyan programda bir ukdesini de paylaştı.

O da Cumhuriyet Gazetesi'nde yazma arzusu.

M. Engin Noyan, bu arzusunu ise şu sözlerle anlattı:

"Ben iki gazetede yazmak istiyorum diyordum. Bir tanesi Cumhuriyet Gazetesi'nde yazmak istiyorum, öbürü de Akit Gazetesi'nde yazmak istiyorum dedi. 'Nasıl ulen'dediler. Arkadaş, Akit'te yazmak istiyorum çünkü delikanlı gazete. Ben beş yıldır ne gazete okuyorum, ne radyo dinliyorum, ne televizyon seyrediyorum. Hiçbir şeyden haberim yok. Bir şey bilmiyorum. Ama benim bahsettiğim dönem delikanlı gazete, doğruya doğru, eğriye eğri, duruşunu bozmayan aslanlar gibi dimdik duran mümin müslüman gazete. 'Peki Cumhuriyet'te neden yazmak istiyorsun?'Cumhuriyet demokrat ve çağdaş ya, görelim bakalım ne kadar demokratsınız? Mümin bir Müslümanın görüşlerini sizin sayfalarınızda beyan etmesine dayanabilecek kadar demokrat mısınız? Yoksa sizin demokrasiniz faşizmin kılık değiştirmiş şekli mi? Evet hala yazmak istiyorum. Ama onların düdüğüne dansederek değil. Mümin bir Müslüman olarak ben orada yazmak istiyorum. Yazıma öyle başlamak istiyorum ve yazımda mübarek Kur'an'ın perspektifi ile baktığım olayları değerlendirmek istiyorum. Hadi demokratsınız mümin bir Müslümana yer ayır. Bi de o konuşsun senle beraber"

Noyan evlilik, nikah ve düğüne bakışıyla ilgili de çok çarpıcı açıklamalar yapıyor.

"Nikah çok önemli bir kurumdur. Toplum hayatının sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesi, neslin belirgin bir şekilde ilerleyebilmesi için Allah C.C.'nun koyduğu bir hukuki sistemdir. Evlilik kutsal mutsal değildir birtakım beyni sulanmışların uydurdukları gibi. O kafirlerin, hristiyanların dininde öyledir.Allah'ın dininde evlilik toplumsal bir kurumdur.Hukuki bir kurumdur."

Düğün yaparak paraları havaya savuran aileleri de eleştiren Noyan, "Genç insanları en güzel şekilde, genç yaşta evlendirip çoluk çocuğa karışmalarını sağlamak ve en rahat edebilecekleri imkanları onlara vermek. Düğün dedikleri o kepazeliklere yaptıkları harcamalarla evlenmeye imkan bulamayan genci evlendirebilir insanlar. Bir de kına gecesi denen bir kepazelik var. Çıldıracağım. Allah izin verse basacağım. Allah izin vermiyor. Verse neler yapacağım ben. İnsanlara söylüyorum şükredin ben müslümanım diye. Olmasaydım neler yapardım duman ederdim ortalığı yani. Oralara harcanan, havaya atılan, çöpe atılan sırf gösterişten ibaret olan şeylere harcanan paralarla şu çocukların evleri daha düzgün hale gelse, bir başlangıç sermayesi olsa? Mehir diye üç tane altın bilezik takıyor, bilmem kaç yüz milyon liralık düğün yapıyor. Gözün kör olmasın o yüz milyonu kıza versene. Mehirini kullansın, ekonomik bağımsızlığı elinde olsun şahsiyetini ortaya koyabilsin. Daha bir imkanı olabilsin. İmkanı olan da desin ki, baba bak biz düğün müğün istemiyoruz, bizim her günümüz zaten düğün dernek bak burada evlenemeyen 3 arkadaşımız var gel onlara ev yapalım bu düğün parasıyla. Biz nikah akdimizi imzalarız herkesi de şahit tutarız herkes de bilir. İşte bu kadar basittir."

Gelinlik ve damatlıkla ilgili uygulamaları da eleştiriyor Noyan, "Gelinlik diye bir kepazeliği satan dükkanlar var. Hem de bir tane değil. Bizim medeniyetimizde beyaz gelinlik diye bir şey var mı? Bizim medeniyetimizde gelinlik rengarenk olur, pırıl pırıl olur. Birbirini seven iki insanın bir hayat için bir araya geldiği bir bayram günüdür. Niye batıl batı beyaz gelinlik giyiyor? Damat niye siyah giyiyor? Sen niye siyah giyiyorsun arkadaş neyin matemini tutuyorsun? O batıl batının o rezil dünyanın ilk gece hakkı diye bir ölçüsü vardır. Nesebi gayri sahih çocukların dünyaya gelmesi bundandır. Sevdiği kızla evleniyor ancak ilk gecenin hakkı oradaki firavunundur. Onun en güzel günü yas günü haline geliyor."

Noyan eleştirilerini şu sözlerle sürdürdü:

"Sen giysene yerel kıyafetini. Nereden geliyorsan, hangi coğrafyanın adamıysan. Geçen bir düğüne gitmek zorunda kaldım ölüyorum zannettim. Bişey yapmam lazım dedim ama Allah izin vermiyor ki.

Müslümanlardan bahsediyorum. Orkestra ne çalıyor? Mikis Theodorakis'in devrimci şarkılarından birini çalıyor. Komünist Mikis Theodorakis'in. Tabi kimse ne olduğunu bilmiyor, müslümanlarda her tarafları şıkır şıkır altın ve cam parçaları ile orada oturuyorlar.Kah kah kah. kendi kendimize gülüyoruz. Bu şarkı diyor ki, devrim geliyor ezecek hepinizi sömürülen sınıflar diye. Arkasından Arjantin tangosu çalıyor. Arkasından laz türküsü çalıyor. Arkasından İnleyen Nağmeler çalıyor. Ulan bu ne çorba niye yapıyoruz abi bi kendimize gelelim. Bu nasıl bir kültürsüzlük, bir görgüsüzlüktür. Bizde bir şey kalmadı mı?

Sistem yanlış. Bizim düğünümüzün bir farkı olması lazım.Bir güzellik, bir ağırlık , bir asalet olması lazım."