ENGİN ARDIÇ'TAN "KOYUN MEHMET"E: "YAZI YAZMAK ONALTI KERE EKRANDA MADARA OLMAYA BENZEMEZ!..YAZDIKLARINA DİKKAT ET, SONRA UYARMADIN DEME!.."

Sabah'ın sivri dilli yazarı Engin Ardıç ile Milliyet köşe yazarı Mehmet Tezkan Cumhurbaşkanının görev süresi nedeniyle polemik yaşıyor.

Al sana beş yedi geyiği


Batakta olan Vatan gazetesinden patron emriyle Milliyet gazetesine aktarılan ve de piyasada "Koyun Mehmet" namıyla maruf arkadaş bana bulaşmış...
Önce, Mustafa Sarıgül ve Numan Kurtulmuş'u "tutmadığım" için kızmış. Haklıdır, bu adamlar iktidara karşı büyük bir tehlike teşkil edecekler(!), bu nedenle vakit geçirmeden baltalanmaları gerekiyor!...
Belki de onlardan korkuyorum, bir başka aklıevvelin dediği gibi... İktidara gelirlerse beni mahvedecekler...
Gerçi "gösteri yürüyüşü yapana terörist muamelesi çekmek" ya da "gariban Tekel işçilerine küfür etmek" gibi fiilleri hangi yazımda işlediğimi hatırlayamadım ama, herhalde arkadaşın yalanları benim yazılardan daha gerçektir.
"Muhalefete muhalefet etmekten başka hiçbir konuda kalem oynatamadığım" iddiasına da, herhalde yirmi beş yıldır dokuz kitabımı ve yirmi bin küsur yazımı okumuş olan okuyucularım ağızlarıyla gülmeyeceklerdir...
Arkadaşın okuması da kıt olmalı ki, beni iktidara "hiç dokunmamakla" suçluyor, buradan milli eğitim bakanına, sağlık bakanına neler dediğimi görmemiş.
Olabilir, bu ülkede bazı kişiler yalnızca görmek istediklerini, yalnızca görmek istedikleri şekilde görürler.
Örneğin, cumhuriyet mitingine katılan beş yüz bin kişiyi beş milyon kişi olarak görmek gibi...
Neyse, arkadaşın beni bitirdiği, beni yıktığı nokta aslında başka!
Cumhurbaşkanının görev süresinin yedi yıl olduğunu yazdım ya, işte bu sefer baltayı taşa vurmuşum!
Çünkü başbakan "beş yıldan" yanaymış... Buna yatkınmış... Yakın çevresi de beş yıl diyormuş...
Bu konuda bir daha yazarsam diye beni uyarmak istemiş, araştırmam gerekiyormuş.
Açıkça yazmamış ama "şimdi ayvayı yedin, başbakan seni kabak gibi oyacak" falan demek istiyor herhalde...
Bak koçum... Ben bir konuda yazı yazarken başbakanın ya da yakın çevresinin o konuda ne düşündüğünü araştırmam.
Çünkü bu beni hiç ırgalamaz.
Ben kendi düşündüğümü yazarım, başbakanın düşündüğünü değil.
İki düşünce çakışıyorsa, senin gibilere bana saldırma fırsatı çıkar. Yeni ve eski çalıştığın yerlerde böyleleri çoktur, bilirsin.
Çakışmadığı zaman da, görüyorum ki, bu kez ters açıdan yeni bir kamış atma vesilesi doğuyor.
Tekrar söylüyorum: Cumhurbaşkanının görev süresi yedi yıldır, kim ne derse desin...
Cumhurbaşkanı istese de istemese de, başbakan beğense de beğenmese de...
Yaptığınız saçmalıkların eleştirilmesini hazmedemiyorsunuz, böyle kulplar takıp bana vurmaya kalkıyorsunuz. Kuyruk acınızı böyle mi dindirmek istiyorsunuz?
Yaa koçum... Yazı yazmak, Ufuk Güldemir'in ayakçılığını yaptığın dönemde, yeni girdiğin televizyonun yorumcusunun ayağını kaydırmak ve yerine geçmek için kumpaslar kurup, tam on altı kere deneme bantı çekip on altı kere madara olmaya ve yorumculuk sevdasından kös kös vazgeçmeye de benzemez.
Aman sen de bundan böyle yazdıklarına dikkat et, Numan Kurtulmuş'un reklamını yaparsan Deniz Baykal bozulmaz ama, Mustafa Sarıgül pompacılığı başını ciddi olarak derde sokabilir. Temel'in Fadime'ye söylediği gibi: Sonra uyarmadın deme!


Engin Ardıç/SABAH