"EN İYİSİ KISA YOLDAN GAZETEYİ KAPATSINLAR...!" TARAF NEDEN KRİZE GİRDİ,ORAY EĞİN NE TAVSİYE ETTİ?..

"Psikologlar bu durumla ilgili daha açıklayıcı olabilir ama ben de bir okur olarak gözlemimi ileteyim..." Oray Eğin Taraf gazetesinin neden zor duruma düştüğünü yazdı...


Militan gazeteciliğinin duvara tosladığı andır

Pazar günü Taraf gazetesi sürmanşetinden artık sona yaklaştıklarını duyurdu. Ekonomik kriz bütün medya kuruluşlarını vuruyor, satışı birkaç binle sınırlı kalan ve birkaç eş-dost dışında hiçbir yerden reklam alamayan Taraf'ın durumu daha da zor. Daha da ilginci, yazıda Sabah tarafından aktarılacak yardımın da kesileceğini beyan etmişler. Taraf'ın sahibi Alkım Kitabevi, Sabah'a promosyon olarak versin diye kitap satmıştı. Bu sipariş iptal edildi.

Nasıl oldu da büyük umutla çıkan bu gazete sürmanşetinden iflasını beyan edecek hale geldi? Kuşkusuz militan gazetecilik çizgisi bu sonu hazırladı. Akıldan uzak, sadece duygularla yapılan gazetecilik duvara tosladı. Sabah'ın siparişini iptalinden de anlıyoruz ki artık yandaş medya bile kendi içinde görmek istemiyor Taraf'ı.

"Ne İsa'ya ne Musa'ya" da diyebiliriz kısaca.

En başta gazete okuru Taraf'ı reddetti. Sadece halkı galeyana getirmek için yaptıkları sansasyonel yayıncılık, kendilerine servis edilen belgeleri hiçbir filtreden geçirmeden basmaları, asılsız haberleri ters tepti.

Her şeyden nefret etmeyi, değerlere küfretmeyi, Cumhuriyet'in değerlerini kötülemeyi, askere saldırmayı benimsediler sadece. Darbe kışkırtıcılığını gizlemediler bile.

Açıkçası, bugün yaşanan Türk-Kürt gerginliğini körükleyenlerin başında da Taraf gazetesi vardı. Birinci sayfaları ortamı germe, insanları kışkırtıp çatışmayı alevlendirme amacı güdüyordu.

Bir misyon uğruna çıkıyordu Taraf, şimdi o misyonun parçası olan insanlardan bile eleştiri alıyor, kendinden soğutuyor. Sadece intikam alma duygusuyla habercilik yapılınca herhangi bir denge sağlamak da mümkün olmuyor.

Zaten toplasalar birkaç bin kişiler. Parti kursalar bu kadar bile varlık göstermeyecekler. Anlamadıkları galiba bu oldu: Birden kendilerini her şeyi yapacak kadar güçlü zannettiler galiba. Oysa değillerdi.

Bunu hükümet de gördü. Doğrusu, Sabah'ın siparişini iptal etmesi kimin güçlü olduğunun Taraf'a bir anlamda bildirilmesi gibi. Başbakan'ın damadının Sabah'ı yönettiği unutulmasın.

Onun ötesinde, Genelkurmay Başkanı'nı ve Başbakan'ı bile ayrı ayrı kızdırmayı bile başardılar.

Özünde Taraf'ın benimsediği türden yayıncılık herkes için zararlı. Bir ateş topu gibi dokunanı yakıyor. Plansız ve hedefsiz bir gazetecilik terörü yaratıyorlar. Bu yüzden de güvenirliklerini zedelediler her şeyden önce.

Ama tanıdık bir üslup bu. Altan ailesinin yapısı bu konuda açıklayıcı: İki kardeş Altan'ın babalarının gözüne girme çabasından başka bir şey değil.

Psikologlar bu durumla ilgili daha açıklayıcı olabilir ama ben de bir okur olarak gözlemimi ileteyim...

Taraf'ın bugünkü yayın çizgisi, Çetin Altan'ın 60'lardaki yazılarına fazlasıyla benziyor. Arşivleri tarayınca Altan'ın o dönemde köşesini, Meclis kürsüsünü, ifade alanı bulduğu her ortamı halkı galeyana getirmek için kullandığını görebiliriz. Çok sert, çok provokatif bir üslup takınmıştı.

Kimse düşündüklerinden geri kalmalı, demiyorum. Sakın yanlış anlaşılmasın. Ama Altan ailesinin ciddi bir üslup problemi var. Düşündüklerini ifade biçimi öylesine şiddet yüklü ki o niyetle yola çıkmasalar bile eninde sonunda provokasyona varıyor. Kaldı ki, ben ailece onların provokasyondan beslendiklerini, bunu niyetlediklerini de düşünüyorum.

Çetin Altan'ın o dönem yaptıklarının sonuçları ne oldu dersiniz? Maalesef, halkın Türk Solu'ndan soğumasına, uzaklaşmasına sebep oldu. Bu üslup karşısında kitleler "