EN FAZLA İMTİYAZA MAZHAR DEĞİL ARTIK! TARAF'TAN AHMET ÇALIK BOMBASI!

Taraf Gazetesi, Çalık Holding'in patronu Ahmet Çalık'ın Wikileaks'deki enerji sektörü ile ilgili belgelerini yayınladı, medya için ise "arkası yarın" dedi!

Türk fakirinden Türkmen zenginine

ABD telgraflarına göre Çalık, 1990’larda meteliksiz halde gittiği söylenen Türkmenistan’da servet yaptı. Niyazov’un oğlu gibiydi. Türkmenistan’ın ikinci en kuvvetli adamıydı.

Başbakan Erdoğan’ın “çılgın” projesinin makul bir yönü varsa, o da çıkış noktası. Kanalİstanbul’un öncelikli amacı, İstanbul Boğazı’nın “bypass” edilmesi. Başka deyişle, Karadeniz-Akdeniz hattında devam eden deniz taşımacılığı, özellikle de petrol tankerleri için Boğaz yerine, başka bir yol açılması hedefleniyor. Bu “yeni” bir hedef değil. Güzergâhının, Ünye-Yumurtalık olarak değiştirilmesi –dolayısıyla da 100 km kadar kısalması– gündemde olmasına rağmen bugün hâlâ “Samsun-Ceyhan” diye anılan boru hattı projesi de yine “bypass” mantığıyla, hem de sadece İstanbul değil, Çanakkale Boğazı’nın da petrol nakliyatında devredışı bırakılıp, Rus ve belki de Kazak petrolünün Karadeniz kıyısından boru hattıyla Türkiye’nin Akdeniz’deki bir limanına taşınıp burada tankerlere yüklenmesi hedeflenerek projelendirildi. Samsun-Ceyhan’ın son beş yıllık hikâyesi ise projenin, teknik zorluklarını da aşan karmaşıklıkta siyasi engelleri olduğunu ortaya koydu. 550 km. uzunluğunda, yılda 60-70 milyon ton petrol sevkiyatı kapasiteli ve 4 milyar dolar maliyetli olarak projelendirilen Samsun-Ceyhan hattında Türkiye’den Çalık Enerji ile İtalya’dan ENI ortak. Proje, Rus şirketlerinin yılda en az 25 milyon tonluk sevkiyat garantisi vermesiyle fizibilitesini sağlıyor. Ancak Başbakan Erdoğan’ın mart ayındaki son Moskova ziyareti öncesinde de gündeme geldiği üzere, Rusya’nın boru hattının sahiplik yapısında çoğunluk hissesi istemesi sıkıntı yaratıyor; Türkiye, bu konudaki kontrolü elinden bırakmaya niyetli değil. Bununla birlikte, Samsun- Ceyhan’a alternatif olarak sunulan Yunan-Bulgar projesi Burgaz-Dedeağaç Hattı’ndan Rus şirketlerinin çekildiğinin açıklanması, Samsun- Ceyhan’ı ufku açık bir proje olarak hâlâ gündemde tutuyor.

“WikiLeaks Türkiye Belgeleri” kapsamında, son on yılın enerji projelerine çok geniş yer ayıran yüzlerce gizli telgraf var. Samsun- Ceyhan projesi de, bu Amerikan ilgisinden payını alıyor. Biraz da bu ilgi vesilesiyle, Çalık Enerji’nin ve bu grubun patronu Ahmet Çalık’ın da ismi kriptolarda sıkça geçiyor.

1958 Malatya doğumlu işadamı Ahmet Çalık, malum, sadece Çalık Enerji’nin patronu değil; inşaat, tekstil, finans, telekomünikasyon dahil birçok alanda yatırımı olan, Sabah-ATV’nin sahibi Çalık Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı. Çalık’ın adı dün yine büyük bir projeyle haberlere yansıdı. Irak’ın en büyük elektrik yatırımı olacak olan Kerbelâ’daki El Hayrat Santralı’nın temeline ilk harç, Irak Başbakan Yardımcısı Hüseyin Şehristani ve Ahmet Çalık tarafından atıldı. Biz de bugün, Çalık Grubu’nun, özel olarak da Ahmet Çalık’ın adının Amerikan kriptolarında nasıl geçtiğine bir bakalım dedik.


AKP’ye çok yakın olması eleştiriliyor
8Mayıs 2006 tarihli ve “HASSAS” kodlu telgraf “Türkiye, Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı için Çalık’ı Seçer” başlığını taşıyor. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson’ın onayıyla Washington’a gönderilen telgrafın başlangıcındaki “ÖZET” bölümünde, Türk hükümetinin, boğazlardan tanker trafiğini azaltma amaçlı “petrol bypass” projesi için Çalık Enerji’yi seçtiği ve bu gruba altı aylık bir şartlı lisans sunduğunu duyuran cümleden hemen sonra şu çekince not düşülmüş:

Bizim irtibatta olduğumuz kişilerden birçoğu, AKP’li siyasetçilere yakın Ahmet Çalık’ın Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Çalık Grubu’nun nakliyatçıları ve finansörleri bu projeye getirecek kapasiteye sahip olup olmadığını sorguluyor.

Telgrafın devamında, Samsun-Ceyhan boru hattının fizibilite çalışmasında İtalyan ENI şirketi ile işbirliği yapan Çalık Enerji’nin, projeyi üstlenmesiyle ilgili şu eleştiriye de yer verilmiş:

İrtibatta olduğumuz kişilerden bazıları Çalık’a rekabete dayanmayan bir süreçte lisans verilmesini sorgulamaktadır. Enerji Bakanı (Hilmi) Güler, bu sürecin Baku-Tiflis-Ceyhan hattı gibi diğer büyük projelerde izlenen yolla tutarlılık arzettiği savunusunda bulundu ancak Cumhurbaşkanı (Ahmet Necdet Sezer kastediliyor), mahkemeler ya da başka çevreler hâlâ itirazda bulunabilirler.

Telgrafın bundan sonraki bölümü ise, Çalık Enerji’nin patronu Ahmet Çalık’ın Amerikan merceğinden yazılmış bir portresini içeriyor. Aynen aktarıyoruz:

AHMET ÇALIK KİMDİR?

Çalık Grubu, Türkiye’de, asıl işi olan tekstilden enerjiye, telekoma, inşaata ve bankacılığa yayılmış orta büyüklükte bir holding şirketidir. Ankara’daki muazzam yeni ofisinde, Çalık’ın CFO’su Semih Ergür (Çalık’ta 2004-2007 döneminde yöneticilik yapan Ergür, şu anda Gama Enerji’nin Genel Müdürü) bize kısa bir süre önce şirketin ilgi alanını çeşitlendirdiğini, özellikle de enerji ve telekom sektörlerini hedef aldığını söyledi. Çalık, Bursa Belediyesi doğalgaz dağıtım şebekesi özelleştirme ihalesini ve Çankırı kömür madeni/enerji tesisi projesini kazandı.

India Oil Şirketi (Hindistan’ın en büyük ticari kuruluşu olan India Oil, Asya kıtasının en eski enerji şirketi olarak da biliniyor) ile ittifak kuran ve aynı zamanda Ceyhan’da bir rafineri için de planlarını açıklayan Çalık, TÜPRAŞ devlet rafinerisi için yapılan ihalede başarısız oldu. Etilsat (Birleşik Arap Emirlikleri) ile ekip kurarak girdiği Türk Telekom özelleştirilmesinde de teklifi kabul görmedi. Çalık şimdi İtalyan Banca IMI Sanpaolo ile ortak olarak, Türk Şekerbank’ın özelleştirilmesi için yarışıyor.

Şirketin kurucusu Ahmet Çalık, 1990’ların başında, o zamanlar SSCB’den bağımsızlıklarını yeni kazanan “Türki Cumhuriyetlerle” Türkiye’nin bağlarını geliştirmek için nüfuz kullanan Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın referansıyla ve meteliksiz bir halde gittiği anlatılan Türkmenistan’da servet yaptı. Çalık, hızla Türkmen Devlet Başkanı (Saparmurad) Niyazov (sonradan kendisi “Saparmurad Türkmenbaşı” adını aldı) ile yakın ve verimli bir ilişki geliştirdi, hatta kendine bir bakanlık pozisyonu ve Türkmen pasaportu bile elde etti ve kendisini, yabancı iş çevreleri için Türkmenistan’da geçilmesi gereken en önemli kanal haline getirdi. Çalık, EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası) tarafından finanse edilen tesislerde Batılı şirketlere hizmet sunmayı da kapsayan ziyadesiyle başarılı bir tekstil işi kurdu. Daha sonra, inşaat ve enerji/doğalgaz alanına yayıldı. Çalık birkaç doğalgaz santralı inşa etti ve bunları halen işletiyor. Çalık bu santrallar için 16 adet GE (General Electric) türbünü satın aldı ve GE Power şirketinin bölgedeki en iyi müşterilerinden biri oldu.

Ancak son yıllarda, Çalık’ın Niyazov’un gözündeki yıldızının sönmeye başladığı anlatılırken, Çalık ve grubu da bilinçli bir şekilde Türkiye’deki işlerini çeşitlendirmeye başladılar. Ahmet Çalık’ın, Türkiye’de iktidardaki parti olan AKP’ye çok yakın olduğu düşünülüyor, ancak onun aynı zamanda hâlihazırda ABD’de yaşayan alternatif bir İslamcı şahsiyet olan Fethullah Gülen’le de yakın bağları var. İrtibatta olduğumuz kişilerden birçoğu, Çalık’ın AKP’ye yakınlığının onun Bursa gaz dağıtım şebekesi gibi kazançlı hükümet ihalelerini almasına yardım ettiğine inanıyor. Ancak Çalık, Özelleştirme İdaresi’nin yönettiği ve yakın gözetimde tutulan özelleştirmeleri kazanamadı. Esasen, bu boru hattı işinin açık ve rekabetçi bir ihale süreci yaşanmaksızın münhasıran Çalık’a verilmesi konusunda başlangıçta bakanlar arasında tartışma yaşandı. (NOT: Çalık Genel Müdürü Erdal Çelik, Mali Müsteşarlara –büyükelçilik personeli kastediliyor– kendilerinin iktidardaki partiyle iyi ilişkiler sürdürmek yönündeki normal iş uygulamasını devam ettirdiklerini söyledi. NOTUN SONU.)


Türkmenistan’ın iki numarasıydı ama...
Bu telgrafın Samsun-Ceyhan Projesi’yle ilgili ayrıntılara ve Çalık Grubu’nun tercih edilmesine ilişkin benzer eleştirilere yer veren devam bölümünü, Taraf’ın internet sitesindeki orijinal metinden okuyabilirsiniz. Biz şimdilik, 12 Şubat 2007’de ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Deborah Jones’un kaleme alarak Washington’daki adreslerin yanı sıra, ABD’nin Aşkabat, Bakü, Moskova, Pekin ve Paris büyükelçiliklerine de gönderdiği bir telgraftan Ahmet Çalık’la ilgili bazı notlar aktarmakla yetineceğiz.

Bu telgrafın başlığı, “Çalık’la Aşkabat’ın Liderliği Üzerine.” Telgraftan öğreniyoruz ki, metnin girişinde “Türk oligark ve Aşkabat’ı uzun zamandır içinden bilen bir kişi” olarak tanıtılan Ahmet Çalık, 11 Şubat 2007 tarihinde Türkiye’yi ziyaret eden ABD Güney ve Orta Asya’dan sorumlu Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Steven Mann ile buluşarak, Amerikalı yetkiliye Türkmenistan’la ilgili bilgiler aktarmış. Amerikalıların Türkmenistan konusunda “içeriden bilgi” ihtiyacı kadar, Çalık’ın Ankara ve Aşkabat üzerindeki nüfuzundan yararlanma arayışı hakkında da bir fikir veren bu telgrafta, Çalık’ın, Türkmenistan’ın üçüncü devlet başkanının kim olacağından Aşkabat’taki siyasi şahsiyetlerin muhtelif ilişkilerine, Çin ve Rusya’nın bu başkentteki her türlü bağlantılarına kadar birçok konu hakkındaki bilgi ve izlenimlerini Amerikalılara aktardığını görüyoruz.

Orijinal metni yine Taraf ’ın internet sitesinde okunabilecek olan bu telgraftan, bugün buraya, Ahmet Çalık’ın Aşkabat’taki konumuna ilişkin birkaç not aktaralım:

Çalık, geçici Devlet Başkanı (Gurbanguli) Berdimuhammedov’u (Türkmenistan’ın Niyazov’dan sonraki ikinci cumhurbaşkanıdır ve 24 Aralık 2006’dan beri bu görevdedir) 1997’de, onun Sağlık Bakanı olarak ilk yurtdışı gezisini Türkiye üzerinden İsrail’e yaptığı dönemden beri tanımaktadır. Çalık kendisine İstanbul’da refakat etti ve Berdimuhammedov bu esnada yazılı konuşma notları dışında tek bir kelime bile etmedi. Çalık bunun ya çok zekice ya da çok aptalca olduğunu düşündü ama şimdi ilk fikrine (zekice olduğu fikrine) daha meyyal. Daha sonraki yıllarda, ikisi de (Çalık ve Berdimuhammedov) Aşkabat’ta aynı apartmanda oturdular (binayı Çalık’ın inşaat şirketi yapmıştı) ve daha yakın bir ahbaplık geliştirdiler. Çalık, Berdimuhammedov’u çok akıllı ve ayrıntılara hâkim biri olarak görüyor.

(...) Çalık devlet başkanlığı yemin töreni için Erdoğan’ın heyetinde Aşkabat’a gidecek. Mann, Türk heyetinin Berdimuhammedov’u, mevcut gaz satış düzenlemelerinde değişikliğe gitmesini beklemediğimiz konusunda temin etmesini ama Türkmenistan’ın bu meseleleri tam ve doğru olarak Türkiye ve ABD ile konuşma fırsatı bulmadan önce üretim ve ihracat için yeni taahhütler altına girmemesi gerektiğini de söylemesini istedi. Çalık bu mesajı onayladı ve Berdimuhammedov’u bu erken aşamada somut bazı taahhütlere zorlamanın akıllıca olmayacağını söyledi.

(...) Çalık, bağımsızlığını kazanmasından beri Türkmenistan’daki oyunculardan biri ve Niyazov’un saltanatı sırasında bir aşamada ülkedeki en kudretli ikinci adam olduğu söyleniyordu. Yeni rejim altında enerji, inşaat ve tekstil alanındaki fırsatları konusunda kaygılandığı aşikâr ve Rus nüfuzuna karşı çıkmakta ve (Türkmenistan’daki) yeni liderliğe Türk ve Amerikan hükümetleri üzerinde nüfuza sahip olduğunu göstermekte güçlü bir çıkarı var. Çalık, Niyazov’lu yıllar boyunca ağzını kapalı tutmasıyla ün yapmıştı, dolayısıyla da Aşkabat’taki gelişmeler konusunda uzun uzadıya ve ayrıntılı biçimde konuşması bile kaygısının bir göstergesidir.


En fazla imtiyaza mazhar değil artık
Amerikalı diplomatların, Çalık’ın bu kaygısından ve bu kaygıdan kaynaklanan konuşma isteğinden yararlandıklarını gösteren başka telgraflar da mevcut. Bu konudaki en ilginç örneklerden biri, ABD’nin Aşkabat Büyükelçiliği Maslahatgüzârı Richard Hoagland’ın 24 Eylül 2007’de yazdığı “KİŞİYE ÖZEL” telgraf. “Türkmenistan: Bir Türk İşadamı Kaygılanıyor” başlıklı kripto, Hoagland’ın Çalık’la yediği dört saatlik özel yemek boyunca konuşulanlara ayrılmış. Kriptonun girişindeki “ÖZET” bölümü, ABD’nin Çalık’a bakışı hakkında da bir fikir veriyor:

Türk işadamı ve Türkmenistan’ı içinden bilen Ahmet Çalık (metin boyunca koruyun) Devlet Başkanı Berdimuhammedov’u zayıf diye nitelendiriyor çünkü kendisi yabancıların, özellikle de Rusların çıkarlarına tabi. Çalık, Türk Başbakanı Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Gül’ün Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan arasında üçlü bir enerji zirvesi düzenlemeye istekli olduklarını söylüyor. Çalık, Türkmenistan’ın nispeten normal, bağımsız bir ülke olarak ayakta kalabilmesi için demokrasi, açık ekonomi ve hukuk düzenini kurması gerektiğini söylüyor. Çalık’ın Berdimuhammedov’la ilgili görüşleri kendi özel durumunu yansıtsa da, onun 15 yıldır Türkmenistan’ın içyüzünü bilen bir kişi olması nedeniyle, yine de bu görüşler dikkate almaya değer. Ancak Çalık’ın Devlet Başkanı Niyazov’un ölümünden sonra “en fazla imtiyaza mazhar” statüsünü yitirmiş olması, onun görüşlerine rengini veriyor da olabilir.

Telgrafın devamında Çalık’la ilgili şu not da var:

Çalık, Türkmenistan’da yatırım yapmaya (önce tekstil ve inşaat alanında, şimdi aynı zamanda enerjide) 1992’de başladı. Bir Türk vatandaşı olmasına rağmen, kendisine oğlu gibi davranan eski Devlet Başkanı Niyazov’un sırdaşıydı; Niyazov ona Türkmen vatandaşlığı verdi ve Başbakan Yardımcısı yaptı.

Daha sonraki bölümlerde ise, mesela Hoagland’ın Çalık’a “Berdimuhammedov kim? Devlet başkanlığına nasıl seçildi? Onu iktidara kim getirdi” diye sorduğunu, Çalık’ın da bu sorulardan üçüncüsüne “Silahlı adamlar” diye bir çırpıda cevap verdiğini öğreniyoruz. Türkmenistan’daki iktidar ilişkilerini, Rus nüfuzunu ve muhtelif çekişmeleri konu alan uzun telgrafın en sonunda, ABD’nin Aşkabat’taki Maslahatgüzârı Hoagland’ın “Çalık’ın bir dereceye kadar komplo teorilerine inandığı aşikâr” notunu düştüğünü de belirterek bitirelim.

Taraf