EMRE USLU'DAN AKŞAM GAZETESİ'NE SERT TEPKİ! HRANT'A YAPILAN BANA YAPILIYOR!

Taraf yazarı Emre Uslu, Akşam gazetesinin kendisi hakkında yaptığı yayınları Hrant Dink suikastı üzerinden yorumladı

İşte Emre Uslu’nun bugün köşe yazısı...

Hrant’a yapılan bana yapılıyor

Akşam gazetesi iki gündür benim PKK’nın hedefi olduğumu yazıyor. Akşam gazetesi beni bir istihbaratçı olarak tanımlayıp “Kimi kalemi, kimi aktif göreviyle PKK’nın şehir için bel bağladığı KCK’ya vurulan darbede rol oynadı” diye yazmış. Bir de uzman uydurup görüş almış: “Uzmanlar, bu isimlerin hedef seçilmesinde PKK’nın eylemsizlik sürecinde sigorta gibi gördüğü KCK’yı deşifre edip kilit isimlerin cezaevine girmelerine neden olmalarına bağlıyor.”

Bu yazının anlamı şu: Emniyet uzmanları da KCK yapılanmasındaki kilit isimlerin tutuklanmasında benim rolüm olduğunu kabul ediyor. İş uzman görüşü olunca tabii ki, PKK’ya, “Bakın, KCK’nın kilit isimlerinin tutuklanmasında bu kişiler rol oynadı dolayısıyla icabına bakın” mesajı veriliyor. Peki, bu bilgiler doğru mu? Elbette hayır, alçakça bir yalan bu. Üstelik sadece ben değil orada ismi geçen kişilerden Diyarbakır Emniyet Müdürü hariç diğerlerinin hiçbirinin KCK operasyonunda kilit rolü yok. Örneğin Fatih Balcı, Emniyet’in Eğitim Daire Başkanlığı’nda Polis Dergisi’ni çıkaran bir kişi. Ne terör eğitimi verir ne de terörle mücadelede bir rolü vardır. Yine Samih Teymur Pasaport Şube gibi geri hizmet kabul edilen bürolardan sorumludur ve KCK operasyonları ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Önder Aytaç’ı zaten hepiniz bilirsiniz. Polisle bütün bağı Polis Akademisi Başkanlığı’nda hoca olmaktan ibarettir.

Zaten Akşam gazetesinin fotoğraflarımızı basıp üzerine numaralar yerleştirmesi de işin KCK operasyonu ile ilgili olmadığını gösteriyor. Eğer böyle olsaydı benim o listede 1 numara olmamam gerekirdi. KCK operasyonunu yapan Diyarbakır Emniyet Müdürü’nün numara sırası en azından benden önce olmalıydı. Oysa Akşam gazetesi benim ismimim üstüne 1 numara işareti koymuş. Peki, beni öldürmek isteyen PKK’lının listesinde 1 numara mıyım ben? Elbette orada da 1 numara değilim. En azından 2 numarayım. İsmail Küçükkaya ve Akşam gazetesi beni neden 1 numara yazmışlar belli değil. Bu soruya izahat getiremiyorlar.

Akşam gazetesi benim KCK operasyonunda kritik rol oynadığımı iddia ediyor ama yazdığım yazıyı bile okumamış. Oysa ben 26 Aralık 2009 tarihinde “KCK: Açılım’ı tufaya düşürme operasyonu” diye yazdım. Öncelikle KCK’nın bir illegal örgüt olduğunu hep yazdım. Üstelik bunun illegal bir örgüt olduğunu sadece ben değil bizzat Abdullah Öcalan söylüyor. Bu örgütün Yürütme Kurulu başkanlığını da Murat Karayılan yapıyor. İsterseniz o yazımdan bir alıntı yapayım.

“KCK, Abdullah Öcalan tarafından post-PKK dönemi için hazırlanmış bir örgüt. KCK’ya yapılan son operasyonları destekleyen güvenlik analistlerinin temel bir bakış açısı var: Derin devlet ile irtibatlı Sabri OK’un yönetimindeki KCK’nın varlığı, derin devletin Açılım sürecini baltalamasına imkân tanıyor ve risk oluşturuyor. Açılımda ilerleme sağlandığında, KCK devreye sokularak süreç baltalanıyor. Dolayısıyla KCK’nın bitirilmesi Açılım sürecinin sağlıklı ilerlemesiyle doğrudan ilgili.

Sabri OK’un derin devlet yapılanmasıyla Bursa Cezaevi’nden başlayan ilişkisinin olduğunu, 1997 yılında 28 Şubatçıların Sabri OK üzerinden Öcalan’a haber gönderdiğini, Sabri OK’un Öcalan ve derin devlet arasında ulaklık yapan bir kişi olduğunu ilk yazanlardan biriyim. Ancak bu durum KCK’ya en azınsan şu konjonktürde operasyon yapılmasını haklı kılmıyor.

Son KCK operasyonları aslında son iki yıldır hazırlıkları yapılan çalışmaların bir sonucu. Bu canlı bir süreç ve zaman zaman bu yapılanmaya yönelik operasyonlar yapılacak ve yapılmalı da. Ancak son operasyonun zamanlaması dikkat çekiyor. ...Ayrıca, önceki operasyonların aksine, bu seferki KCK operasyonları beklenen bir KCK eylemini önlemek için yapılmadı. Sadece ellerindeki mevcut delilleri savcıların önüne koyarak, bir anlamda kabaran dosyaların temizlenmesi için yapılan bir operasyondu son KCK operasyonu. ...KCK operasyonlarını başlatan motivasyon her ne olursa olsun sonuç Açılım’a vurulmuş bir darbedir. Sonuçları açısından bakıldığında KCK operasyonlarından zararlı çıkan Açılım süreci olmuştur. Bu süreçten kârlı çıkanlar ise, gündemin kayması nedeniyle, adları çetelerle anılan Emniyet Genel Müdür yardımcıları ile Arınç suikastı iddialarına komik bir açıklama yapan TSK yönetimi olmuştur. Son KCK operasyonuyla, Açılım, hükümetin bürokratlarınca silkelendi. Geriye ‘meyveleri’ toplamak kalıyor. Bürokrat için sorun çözmek önemli değildir. O, zor kaptığı koltuğunu nasıl muhafaza edeceğinin hesabını yapar. Gücünü de bu prensibe göre kullanır. Tam da bu nedenle ‘Açılım süreci bürokrata güvenilerek götürülemez’ değerlendirmesinde bulunmuştum. Bu arada belirtmeliyim ki Emniyet teşkilatının hemen büyük çoğunluğu KCK operasyonlarının yapılması gerektiğini hatta geç kalındığını belirtiyor. Ancak onlar, doğal olarak, süreci polis gözüyle okuyor. Bu noktada siyasi iradenin de –belki de yönlendirilerek- sürece polis gözüyle bakması, Açılım sürecini tıkamıştır. Ülkeye ve hükümete geçmiş olsun...”

KCK operasyonunda yazdıklarım bunlarken Akşam gazetesinin bunları görmeyip beni hedef listesinin 1. sırasına koymasının bir nedeni olmalı. Ben o nedenin ne olduğunu açıkçası bilmiyorum. Akşam’da görüştüğüm İsmail Küçükkaya da diğer iki editör de tatmin edici bir açıklama getiremiyorlar. Bu haberde bir dönem “bu iş Kanla çözülür” yazan ulusalcı Serdar Akinan’ın birden bire Kandil’e gidip Murat Karayılan’ın sözcüsü gibi konuşmasının bir rolü var mıdır merak ediyorum. Küçükkaya Akinan’ın yazı işlerine brifing verdiğini söylüyor. Akinan’da 15 haziran sonrasında PKK eski PKK gibi saldırmayacak diye sopa gösteriyor. O halde KCK operasyonları ile hiçbir ilişkim olmadığı halde beni bununla ilişkili gösteren Akşam’ın Ergenekon çevrelerinin yönlendirmesi ile bu haberi yapıp yapmadığından emin olamıyorum. Zira bu haberde hedef gösterilenlerin tek ortak noktası var Serdar Akinan’ın da yakın olduğu Odatv tarafından hedef gösterilmiş olmak. Akşam’da görüştüğüm Küçükkaya ve diğer iki editör de adlarının Ergenekon ile yan yana anılmasından yakınıyorlar. Hoş Ergenekoncu ve Odatv’nin bütün kadrolarını muhafaza edip bir yandan da Ergenekoncu yayınlara geçit vermediklerini iddia ediyorlar. Hiç inanansım gelmiyor ama onların en azından kasten değil ama Ergenekoncu bir yapının yanıltması ile bu haberi yaptığını düşünmek istiyorum. Yapılmaya çalışılan açık. Hürriyet ve Ergenekoncu medyanın Hrant Dink’e yaptığını Akşam bana ve diğer dört isme yapıyor. Yaptıkları havayı zehirleyip Kürt Ogün Samastları üzerimize salmak.