"EMİNE HANIM'A YALVARIYORUM!.... NE OLUR EŞİNİZE SAHİP ÇIKIN!....." ORAY EĞİN EMİNE ERDOĞAN'A NEDEN YALVARDI?....
Bir tek Emine Erdoğan´ın yardımıyla Başbakan kendine gelebilir. Türkiye için önemli bir görev bu; Emine Hanım lütfen eşinize sahip çıkın, onun yorulmasına izin vermeyin.
Esprisini yaptık, işi şakaya vurduk ama Başbakan´ın "üç çocuk" açıklamasının hakikaten de üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir tarafı var. Fazlasıyla çağdışı, çok ilkel bir açıklama bu. Günümüz siyasetinde, güç hesaplarında artık yeri olmayan bir mantığın ürünü: Ne olur ki Türkiye´de nüfus 150 milyon olsa, önemli olan artık günümüzde nitelikli insan yetiştirmiş olmak. İsviçre gibi az nüfusa sahip bir ülkeyle kalabalık Türkiye güç terazisinde aynı durmuyor ki? Hızla azalan Yahudi nüfusu hâlâ çalışkanlıkları ve zekâlarıyla dünyaya yön veriyor.
İNSAN GÜCÜYLE SAVAŞ ESKİDENDİ
Eskidenmiş çok çocuk yapıp, insan gücüyle başka ülkeler üzerinde tehdit savurmak, nüfusu caydırıcı unsur olarak kullanmak. Günümüzde savaşın biçimleri bile değişti; karadan birebir çatışma yerini bilgisayar destekli saldırı planlarına, savaş odalarında izlenen Hollywood filmi tarzı istilalara bıraktı. Başbakan Erdoğan da bu açıklamasıyla belki de en olmak istemediği şeyin kıyısında geziniyor: Çağdışı bir siyasetçinin söyleyeceği sözler bunlar... Hem dünya neleri tartışıyor, biz neredeyiz demek de yerinde. Tipkı türban tartışmalarında olduğu gibi. Biraz da üç çocukla vakit harcayacağız.
YALNIZ BIRAKILMIŞ BİR ADAM
Peki Başbakan neden böyle şeyler söylüyor? Düşünmeden konuşuyor da ondan. Aklına her geleni hemen söylüyor, hiç kimse de onu uyarmıyor, bunun yanlış yerlere çekilebileceğini, iyi niyetle de söylemiş olsa bir Başbakan üslubuna yakışmadını ona anlatamıyor. Tek başına bırakılmış bir adam Başbakan. Etrafında sözüne güvenilecek, onu yönlendirecek, akıl verecek ve dahası iyi bir ülke lideri görüntüsü çizmesini sağlayacak bir kişi bile yok.
HER KURDELEYİ KENDİSİ Mİ KESMELİ
Her yere kendisi yetişiyor, her konuyla kendisi ilgileniyor, her söze cevap veriyor, her açılışa gidiyor. Kafanızı nereye çevirseniz Tayyip Erdoğan´ı görüyorsunuz; bu kadar her yere yetişen, bu kadar her aradığınızda bulunan, ulaşılabilir, her dem hazır bir Başbakan olur mu? Başbakan çalışacağı zamanları hep vakit öldüren işlere harcıyor. Bu kadar gezide, bu kadar çok açılşta ne işi var? Kurdeleleri o kesmiş, bir başkası kesmiş ne fark eder... Bütün bunlar Başbakan´ı yoruyor. Bu yorgunluktan dolayı da çoğu zaman düşümeden konuşabiliyor, yaptığı açıklamaların nereye varacağını hesaplayamıyor.
BAŞBAKAN DAHA ÜSTTEN BAKMALI
Birilerinin onun yükünü alması gerek, onu doğru yönlendirmesi, bu kadar yormayacak bir formül bulmaları şart. Maalesef, bugüne kadar danışmanlarından bu konuda olumlu bir adım göremedik. Sanırım, danışmanlarının yetersizliği de Başbakan´ı yoruyor. Nasıl ki zaman zaman demeçleriyle çağdışı bir mantığı savuyorsa, her açılışa giden, her tartışmaya giren, herkese cevap veren bir lider profili de hayli çağdışı. Eskinin, bitmiş bir siyasetin ürünü bu. Başbakan daha üstten bakmalı, mesafeyi korumalı; böylece zihni dinç kalsın, Türkiye´ye yoğulaşabilsin...
EMİNE ERDOĞAN'A YALVARIYORUM
Ben Emine Erdoğan´a sesleniyorum. Hatta ona yalvarıyorum. Türkiye için Başbak