EMİN ÇÖLAŞAN'A BENZETİLMEK BENİM İÇİN HAKARETTİR!..MURAT BELGE'DEN İLGİNÇ İTİRAFLAR!..
Gazeteci Tûba Çandar'ın,Murat Belge'yle yaptığı söyleşiler "Bir Hayat" adıyla çıkıyor.Kitapta Belge, 12 Eylül darbesini nasıl öğrendiğini, Edip Cansever'in THKP-C'ye yaptığı mali yardımları, Emin Çölaşan'a benzetilmekten nefret ettiğini anlatıyor.
'Darbe oluyor giyin de gidelim'
Gazeteci Tûba Çandar'ın, Murat Belge'yle yaptığı nehir söyleşiler bu hafta Doğan Kitap'tan "Bir Hayat" adıyla çıkıyor. Kitapta Belge, 12 Eylül darbesini nasıl öğrendiğini, Edip Cansever'in THKP-C'ye yaptığı mali yardımları, Emin Çölaşan'a benzetilmekten nefret ettiğini anlatıyor.
Fatin Rüştü de eleştirdi ama hiç söylemedi.
Çok gergin günlerden birinde, belki de 28 Nisan olayları yaşanmış artık, babam (Burhan Belge) ve arkadaşları bir adamdan son derece olumsuz bir şekilde bahsediyorlar. "Hayvan" gibisinden ağır lakırdılarla... Meğer Fatin Rüştü'den bahsediyorlarmış. Çünkü Fatin Rüştü o sıralar "Bu böyle gitmez" diye onları eleştirmeye başlamışmış...
İşte onun arkasından verip veriştirirlerdi. Fakat ilginçtir; Fatin Rüştü Yassıada Duruşmaları sırasında böyle bir tavır aldığından hiç bahsetmedi. Ve o da diğerleri gibi asıldı gitti sonunda... Buna mukabil Ethem Menderes ve Şemi Ergin gibileri hatıra defterlerini gösterip "Biz muhaliftik" falan dediler ve hafif cezalarla kurtuldular.
Kontrgerilladaki Çevik Bir olabilir
Bana işkence uygulayanları bu saatten sonra tanımam, ama o zamanlar tanırdım. Çok adam geldi gitti... General Memduh Ünlütürk vardı Kontrgerilla'nın başında. Bir defasında o da geldi odama, yanında üniformalı bir albay, bir de sivil biri, binbaşı...
O bana mekanik bir sesle "Nasılsın?" falan diye sordu. Daha önce de yalnız gelmişti. İyi adam rolünü üstlenen o kişi, Çevik Bir olabilir. Sonradan gördüğüm resimlerine benzettim. Sonradan Kontrgerilla'da dolandığı çok söylenmişti. Bu söylenti işitildiği için "Acaba" diye düşünüyorum, yoksa "Oydu" falan diyemem. Ünlütürk de "Bak sana üniformamla geldim" falan dedi. Ne demek olduğunu hâlâ çözebilmiş değilim.
Sonra da "Babanın yazılarını okurduk, istifade ederdik, beğenirdik" falan dedi. Numara olduğunu da sanmıyorum söylediklerinin...
Edip Cansever'den THKP-C'ye yardım
...Sağlam adamdı Edip (Cansever). Benim siyasete fazla bulaştığımı düşünür, buna karşı çıkardı. Ama sağlam adamdı. 12 Mart oldu. Ben de THKP-C (Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi) için çalışmaya başladım. Her şey için olduğu gibi bu iş için de para lazım. Ben de Edip'e gittim ve "Adı lazım değil, bir siyasi direniş örgütlenmesi işinin içindeyim. Para da lazım. Sen bana her ay belli bir miktar verebilir misin?" dedim. Olur dedi ve verdi. Bizim kanunlarımıza göre, böyle bir şey bile ben içeri alınıp da öttüğüm takdirde, onun da örgüt üyeliğinden içeri alınması için yeterliydi. Ayrıca Mina'dan (Urgan) ayda 50 lira alırdım. Rasih Güran'dan, Murat Sarıca'dan da alıyordum...
Midnight Express'teki Hamido gerçekti
...Şerafettin ile birbirimize kelepçeleyip gönderdiler bizi Sağmalcılar'a... O arada korkunç bir gardiyan dolanıyor etrafta. Yaşı da ileri. Hamido diye bir başgardiyan. Bana da bir kükredi... O arada bu Midnight Express'e konu olan velet de yakalanmış esrardan. Sağmalcılar'da yatıyordu. Orada malını da buluyor olmalı ki rüyada geziyor gibiydi. İşte Midnight Express'teki sadist Hamido bu gardiyandı. Yani hayattan alınma bir adamdı filmdeki... Filmdeki, tip olarak, sahicisine hiç benzemiyordu. Ama ilham kaynağı bu. Aftan 2-3 gün sonra salıverilenlerden biri gidip bu Hamido'yu öldürdü. Kim bilir ne çekmiş ki! "Bu film yalan" diye bağırmak kolay da...
Darbeyi bir gün önce öğrendim
12 Eylül'den bir gün önce, sabah karanlığında
Gazeteci Tûba Çandar'ın, Murat Belge'yle yaptığı nehir söyleşiler bu hafta Doğan Kitap'tan "Bir Hayat" adıyla çıkıyor. Kitapta Belge, 12 Eylül darbesini nasıl öğrendiğini, Edip Cansever'in THKP-C'ye yaptığı mali yardımları, Emin Çölaşan'a benzetilmekten nefret ettiğini anlatıyor.
Fatin Rüştü de eleştirdi ama hiç söylemedi.
Çok gergin günlerden birinde, belki de 28 Nisan olayları yaşanmış artık, babam (Burhan Belge) ve arkadaşları bir adamdan son derece olumsuz bir şekilde bahsediyorlar. "Hayvan" gibisinden ağır lakırdılarla... Meğer Fatin Rüştü'den bahsediyorlarmış. Çünkü Fatin Rüştü o sıralar "Bu böyle gitmez" diye onları eleştirmeye başlamışmış...
İşte onun arkasından verip veriştirirlerdi. Fakat ilginçtir; Fatin Rüştü Yassıada Duruşmaları sırasında böyle bir tavır aldığından hiç bahsetmedi. Ve o da diğerleri gibi asıldı gitti sonunda... Buna mukabil Ethem Menderes ve Şemi Ergin gibileri hatıra defterlerini gösterip "Biz muhaliftik" falan dediler ve hafif cezalarla kurtuldular.
Kontrgerilladaki Çevik Bir olabilir
Bana işkence uygulayanları bu saatten sonra tanımam, ama o zamanlar tanırdım. Çok adam geldi gitti... General Memduh Ünlütürk vardı Kontrgerilla'nın başında. Bir defasında o da geldi odama, yanında üniformalı bir albay, bir de sivil biri, binbaşı...
O bana mekanik bir sesle "Nasılsın?" falan diye sordu. Daha önce de yalnız gelmişti. İyi adam rolünü üstlenen o kişi, Çevik Bir olabilir. Sonradan gördüğüm resimlerine benzettim. Sonradan Kontrgerilla'da dolandığı çok söylenmişti. Bu söylenti işitildiği için "Acaba" diye düşünüyorum, yoksa "Oydu" falan diyemem. Ünlütürk de "Bak sana üniformamla geldim" falan dedi. Ne demek olduğunu hâlâ çözebilmiş değilim.
Sonra da "Babanın yazılarını okurduk, istifade ederdik, beğenirdik" falan dedi. Numara olduğunu da sanmıyorum söylediklerinin...
Edip Cansever'den THKP-C'ye yardım
...Sağlam adamdı Edip (Cansever). Benim siyasete fazla bulaştığımı düşünür, buna karşı çıkardı. Ama sağlam adamdı. 12 Mart oldu. Ben de THKP-C (Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi) için çalışmaya başladım. Her şey için olduğu gibi bu iş için de para lazım. Ben de Edip'e gittim ve "Adı lazım değil, bir siyasi direniş örgütlenmesi işinin içindeyim. Para da lazım. Sen bana her ay belli bir miktar verebilir misin?" dedim. Olur dedi ve verdi. Bizim kanunlarımıza göre, böyle bir şey bile ben içeri alınıp da öttüğüm takdirde, onun da örgüt üyeliğinden içeri alınması için yeterliydi. Ayrıca Mina'dan (Urgan) ayda 50 lira alırdım. Rasih Güran'dan, Murat Sarıca'dan da alıyordum...
Midnight Express'teki Hamido gerçekti
...Şerafettin ile birbirimize kelepçeleyip gönderdiler bizi Sağmalcılar'a... O arada korkunç bir gardiyan dolanıyor etrafta. Yaşı da ileri. Hamido diye bir başgardiyan. Bana da bir kükredi... O arada bu Midnight Express'e konu olan velet de yakalanmış esrardan. Sağmalcılar'da yatıyordu. Orada malını da buluyor olmalı ki rüyada geziyor gibiydi. İşte Midnight Express'teki sadist Hamido bu gardiyandı. Yani hayattan alınma bir adamdı filmdeki... Filmdeki, tip olarak, sahicisine hiç benzemiyordu. Ama ilham kaynağı bu. Aftan 2-3 gün sonra salıverilenlerden biri gidip bu Hamido'yu öldürdü. Kim bilir ne çekmiş ki! "Bu film yalan" diye bağırmak kolay da...
Darbeyi bir gün önce öğrendim
12 Eylül'den bir gün önce, sabah karanlığında