"EMEKÇİ HALKIMIN GAZETESİ PATRONLARDAN YANA TAVIR ALMIŞ"

Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner'i yerden yere vurduğu yazısında hangi gazeteyi işaret etti?

Güzel kadından çirkin sözler

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner şayet "malum medya"nın canını çok sıkan laflar etseydi, (en fazla) başlığa çektiğimiz ifadeyle eleştirilirdi.

Rüşveti kelam eşliğinde bir sitem işte: "Güzelsin, hoşsun neden bizi üzüyorsun..." manasında.

Gerçi herhangi bir TÜSİAD Başkanı'nın malum medyanın canını sıkan laflar etmesi eşyanın doğasına aykırıdır.

Malum medyadan TÜSİAD'ı takbih etmesini beklemek de hepten abesle iştigal etmektir.

Lafın düzünü edecek olursak, TÜSİAD demek "malum medya" demektir.

Dolayısıyla, 28 Şubat sürecinde medya nerde durmuşsa, TÜSİAD da orada durmuştur.

Bakmayın siz Ümit Boyner'in "Arşive baktım, 28 Şubat'ı destek vermemişiz..." falan demesine.

O dönemde kimin ne yaptığını bilmek için arşive gerek yok. Hepimiz yürüyen "arşiv"lere döndük.

Her söz, her manşet ezberimizde...

İmam Hatip Liselerinin kapatılmasını "öneren" raporlarını da unutmadık; TÜSİAD üyesi işadamlarının (4 Aralık 1997'de) Genelkurmay karargahında cuntacı generallere "ekonomi" konulu brifing vermesini de!

Sonuç itibariyle ekonomi de gayet "tıkırında" gitmiş; Türkiye, tarihinin en büyük soygununu "idrak" etmişti.

Gelgelelim diğer "darbesevici" eşhastan farklı davrandılar.

E'ee o kadar da olacak tabii. Kimi medya mensupları ve savcılar garnizonda brifing alırken, TÜSİAD brifing vermişti.

Tevekkeli sorup durmuyoruz ya, kim kimi kullandı diye: "İstanbul sermayesi" mi cuntayı, cunta mı "İstanbul sermayesini?"

Hem kız öğrencilerin eğitim hakkından dem vuracaksınız, hem sırf başörtüsünden dolayı okullarından atılan kız öğrenciler için ağzınızı açmayacaksınız.

Hem kadın haklarından bahsedeceksiniz, hem Merve Kavakçı'nın linç edilmesine kulak tıkayacaksınız.

Postmodern darbe marifetiyle REFAHYOL Hükümeti devrildikten sonra kurulan "vesayet hükümetinden" yana "taraf" olduğunuzu ortaya koyacaksınız.

Darbelerle hesaplaşma mesabesindeki 12 Eylül referandumunda, "Biz taraf değiliz" açıklamasını yapacaksınız.

Doğrusunu isterseniz çelişki değil bu; TÜSİAD'ın her halükarda kimlerden yana durduğunun kanıtı.

"27 Nisan e-muhtıra"ya karşı da son derece "anlayışlıydılar."

O dönemdeki başkanları Arzuhan Doğan Yalçındağ, "AKP toplumda git gide artan ve TÜSİAD'ın da paylaştığı laik rejimi koruma kaygısını yeterince dikkate almıyor..." demişti.

"Eğer Ertuğrul Özkök böyle bir şey söylediyse şerefsizdir..." diyecek kadar bile 28 Şubat süreciyle yüzleşmeyecek, sıra "4 + 4 + 4"e gelince bülbül gibi şakıyacaksınız.

Olmaz böyle Ümit Hanım, "olabilemez."

İşin garip yanı, mahut "şakımayla" coşan CHP yandaşı "Yurt" gazetesi de, "TÜSİAD-Hükümet sertleşiyor" manşeti atıyor.

Neymiş efendim; yeni eğitim sistemini eleştiren TÜSİAD Başkanı Boyner'in de katılacağı "8 Mart Kadınlar Günü" toplantısına gitmeyi Sayın Başbakan iptal etmiş.

Valla çok iyi etmiş.

Cuntacıların eğitim politikasına ağzını açma; hatta destekle, hatta yönlendir; sıra halktan yetki alan hükümete gelince mangalda kül bırakma!

O değil de, "emekçi halkımın" gazetesi o kadar heyecanlanmış ki, dillendirdikleri "kavgada" patronlar kulübünden yana olduklarını gizleyememişler.

Boşuna "heyecan" yapmasınlar.

Dün (12 Eylül 1980 öncesinde) gazete ilanlarıyla hükümet deviren TÜSİAD'ın karşısında bugün Ecevit yok:

"Herkes işine baksın!.."

Salih TUNA / YENİ ŞAFAK