EL ÖPEN BİR GAZETECİ NASIL OLMALI? AKİF BEKİ'YE FENA ÇAKTI!

El öpen rektörün farkını yazarak rektörlere yol gösteren Radikal yazarı Akif Beki'ye Birgün yazarı Ümit Alan'dan misilleme geldi...

El öpen gazetecinin farkı

Efsanevi “The Godfather” serisinin ilk filminin sonlarına sonlarına doğru, filmin başında ailenin en uysal üyesi olarak tanıdığımız, savaş kahramanı Don Corleone’nin şaşırtıcı dönüşümüne tanık oluruz. Ailede baba Vito’nun veliahtı olmasına en son ihtimal verdiğimiz bu karakter, yaşadığı dönüşümle bayrağı devralmıştır. Filmin yönetmeni Francis Ford Coppola bu dönüşümü, filmin sonuna koyduğu meşhur el öptürme sahnesiyle sinema diline tercüme eder. Bu sahnede Don Corleone sırayla elini öptürürken adamlarından biri kapıyı yüzümüze kapatıverir. Biz naif izleyenler, Corleone’nin gözü yaşlı karısıyla beraber kapının ardında kalırız. Bu klasik sahne aslında temel bir insanlık durumuna işaret eder. Arada el öpenlerle, öptürenler yer değiştirir sadece. Mafya orada sadece bir anlatma aracıdır. Yani el öptürenlerin illa ki mafya olması gerekmez. The Godfather’ın bu unutulmaz sahnesi en son geçen cumartesi aklıma geldi. Aklıma getiren de sağolsun Akif Beki’ydi. Beki, filmin o son sahnesinde Don Corleone ile birlikte içeride kalan adamların dilinden konuşuyor, bir üniversite rektörünün, bir iş adamının elini öpüşünü öve öve bitiremiyordu. Yazının başlığı “El öpen rektörün farkı” diye atılmış, el öpüp para koparan ve işini gören rektör yeni dönemin müjdecisi olarak örnek gösterilmiş, göklere çıkarılmıştı. Madem Akif Beki, el öpen rektörün farkını yazdı ve rektörlere yol gösterdi. Ben de oradan ilhamla, el öpen gazetecinin farkını ve nasıl olması gerektiğini yazmak istedim bu haftaki Köşe Vuruşu’nda; belki kapının dışında kalanlara yol gösterir diye...

PİŞKİN OLMALI
El öpen gazeteci pişkin olmalı bir defa. Örneğin; Uludere’de çocuk ve gençlerden oluşan 34 sivilin hayatını kaybetmesine yol açan bir katliam mı yaşandı? El öpen gazeteci böyle şeyleri hiç kurcalamamalıdır. Devletimiz özür dilemese de, kapı gibi tazminatı vermiştir acılı ailelere. El öpen gazetecimiz, “o aileler de kendilerine uzatılan eli öpüp, bahşedilen tazminatı almalı, gerisini kurcalamamalı” gibi şeyler yazmak suretiyle süreci desteklemelidir. El öpen gazeteci asıl gazeteciliğin “olayın asıl sorumlularını araştırıp, ortaya çıkarmak” olduğunu hemen unutmalıdır. İlla ki, ortaya çıkacaksa da başkaları çıkarmalı ve bedelini ödemelidir. Onlar bedel öderken, el öpen gazeteci, boş kalan eliyle kendisine bahşedilenleri toplamalıdır.

GÜCÜNÜN FARKINDA OLMALI
El öpen gazeteci, kalemin gücüne, kalem tutan ellerin hünerine değil de, öptüğü ellere güvenmelidir. O cesaretle gazeteciliğin kurallarını yeniden yazmalı, kimin gazetecilik yapıp, kimin yapmadığının hükmünü bir çırpıda vermelidir. Yeri gelince birilerini tasfiye etmeli, başkalarını göğe çıkarmalıdır. Ne de olsa güç ondan yanadır. Kendi mahallesinin Don Corleone’si, Tony Soprano’su olduğunu unutmamalı, kurallarını koymalıdır. Güç, iktidar belasına birilerinin elini öpüyorsa da, başka birilerine öptürmeyi unutmamalıdır.

ESNEK OLMALI
El öpen gazeteci esnek olmalı, öyle gerçeğe sadık kalayım filan gibi naif düşüncelere kapılmamalıdır. Naifleşirse, mazallah yazının girişinde bahsi geçen film sahnesinde olduğu gibi dışarıda kalacağını unutmamalıdır. Bu esnekliğin derecesi, yaptığının tam tersini savunuyormuş gibi görünmeye kadar uzanmalıdır. Örneğin; bir taraftan yaşasın demokrasi, nihayet askeri vesayet bitti derken, en basit demokrasi ihlallerini görmezden gelmeli, biten askeri vesayetin rehavetiyle savaş şakşakçılığını bile göze almalıdır. Hem askeri vesayet bittikten sonra, savaşa filan sürüklenmekte bir beis yoktur. Vesayeti biten asker, sınır ötesine çıkıp biraz stres atsa fena mı olur?

ÖPÜLECEK EL DOĞRU SEÇİLMELİ
Şunu da unutmamak lazım, günümüz Türkiye’sinde el öpen gazeteci “normal” gazetecidir. Öteki türlüsünün marjinal kaldığına şüphe yoktur. Öpülecek eli doğru seçmek de önemlidir. Doğru zamanda, doğru eli seçmek için havayı iyi koklamak gerekir. Yanlış eller seçilirse bir çuval incir barbat oluverir. Böyle durumlarda hemen özür dilenmeli, af beklenmelidir. El öpen gazeteci, bu el öpme mevzuları için de daha şık sözcük ve betimlemeler bulsa iyi olur. Bu kadar açık dillendirirse, kimilerinin kafasında “sadece el öptürenler değişti, vesayet aynı kaldı” gibi gereksiz yargılar oluşabilir. El öpen gazeteci “normal” olduğu kadar akıllı da olmalı, bu gereksiz yargıları yok edecek kıvraklığı göstermelidir. El öpen bir gazetecinin, burnundan kıl aldırmayan gazetecilerden farkı budur işte.

AKİF BEKİ NE YAZMIŞTI? OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ





Konuta KDV zammı geliyor

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kentleri İzleyecek

Kentsel Dönüşümün İlk Hedefi 6 Milyon Konut

Bülent Arınç: TOKİ’nin Alanını Daraltmamız Lazım Çok Açıldı

Dome Residence’da teslimler Eylül 2012’de

Sarphan Finans Park Ataşehir’e değer katıyor!

Bir Sene Sonraki Evinizi Şimdiden Görmek İster Misiniz?

Ilıksu Yaşamkent Zonguldak’ın Çehresini Değiştiriyor

Canan Evleri’nde Hemen Teslim Konutlar

14 Özel Eğitim Alanı Açık Artırmada

TOKİ kentsel dönüşümü nasıl gerçekleştiriyor?

İnşaat sektörü KDV için ortak öneri sunacak!

Gayrimenkul Zirvesi sektörün nabzını tuttu!