"EKRANDA ÖLÜ SEVİCİ,TV ELEŞTİRİSİNDE AHLAK PARAVANCISI"!... STAR TV'NİN İKİ ÖNEMLİ İSMİ NİÇİN BİRBİRİNE GİRDİ?...
Star TV Haber Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş,Star'da sabahları yayınlanan aktüel haber programı "Mesut Yar'la Uyan Türkiye" programının yapımcısı ve tv eleştirmeni Mesut Yar'ı "dürüst olmaya" çağırdı.
Star TV Haber Genel Yayın Yönetmeni ve Posta yazarı Erdoğan Aktaş,Saddam Hüseyin'in idam görüntülerinin yayınlanmasını dün Posta'daki köşesinde eleştiren Mesut Yar'ı topa tuttu.İşte o yazı:
Medyanın sonu mu, başlangıcı mı?
İnternet aldı başını gidiyor. Artık dünyadaki en küçük hareketi bile, internet üzerinden izleyebiliyoruz. Üstelik sınır tanımadan.
Bu baş döndürücü gelişmeyi Prof. Dr. Haluk Şahin, Radikal´deki köşesinde değerlendirmiş. Haluk Hoca Saddam Hüseyin´in idamının ardından Avrupa ve ABD medyasında yapılan yorumları köşesinde aktarıyor: "Editoryal kontrolün sonu."
Ardından da kendi yorumunu ekliyor: "İsterseniz bunu `medya iktidarının sonu´ şeklinde de okuyabilirsiniz."
Haluk Hoca bir de Wall Street Journal´ın bir yorumunu da aktarıyor bizlere: "İyisi mi görsel sınırları olmayan bir dünyada yaşamaya hazırlanalım."
Tartışmaların başlama noktası, Saddam Hüseyin´in idam görüntülerinin, internette en ince ayrıntısına kadar yayınlanması. Geldiğimiz noktayı da yine Haluk Şahin, medyanın, tek kanallı ve siyah beyaz günlerden, günümüze gelişi değerlendiriyor, nihayetinde de görüntülü cep telefonlarının etkisini. Bu gelişmeleri de Saddam Hüseyin´in idam görüntülerinin yayınlanmasına bağlıyor.
Bir çok analize katılmakla beraber, karşı olduğum noktalar da var. Her şeyden önce, "Görsel sınırları olmayan bir dünyada yaşamaya başlayalı" epey oldu. Ayrıca `editoryal yetki kaybına da inanmıyorum.´ Çünkü yaşadığımız süreç medyanın sonu değil, başlangıcıdır. Yeni dönem başlıyor.
Bu yeni dönemin ipucunu da Milliyet Gazetesi´nin internet sayfasında görebiliriz. Türkiye´nin en iyi kanalları, Star TV, Kanal D ve CNN, aynı zamanda milliyet.com.tr üzerinden yayın yapıyor. Hem gazete, hem haber sitesi hem de internet televizyonu.
Ben Haluk Hoca´nın analizini tartışmak isterken, gözüm Mesut Yar´ın dünkü yazısına takıldı. Haluk Şahin´in yazısına, o da atıfta bulunmuş. Posta Gazetesi´ndeki köşesinde "Habercilikte son nokta; ölü seviciliği" gibi saçma sapan bir başlık kullanmış. Hatta akıl dışı.
Mesut Yar yazısında, Türkiye´deki tüm haber yöneticilerini suçlayarak şöyle yazıyor: "İnternet kontrolü kullanıcıda olan bir güç. Bu tamam. Peki ya haber yöneticilerinin bu kontrolsüzlüğü? Hız ile yarışmak için ahlaki değerleri sonuna kadar eşeleme hakkını kim veriyor bu meslektaşlara."
Mesut Yar, bu görüntülerin çocuklar üzerindeki etkisi olduğunu söylüyor. Doğru bir şeyi yanlış ifade ediyor. Türkiye´deki tüm haber yöneticilerini ahlaksızlıkla ve ölü sevicilikle suçlayarak.
Sözünü ettiği de, dünyayı sarsan bir haber. Tüm dünya televizyonlarının kullandığı bir görüntü. Ama bizler ölü seviciyiz(!)
Ne gariptir ki aynı Mesut Yar, aynı görüntüleri kendi programında da yayınladı. Aynı haberleri kullandı. Peki söylem ve eylemi arasındaki bu derin çelişkiyi nasıl açıklayacak acaba? `Ekranda ölü sevici, tv eleştirisinde ahlak paravancısı.´
Evet tartışalım. Evet konuşalım. Ama her şeyden önce dürüst olalım. Mesut Yar, Saddam´ın idamını tüm dünya ve Türkiye açısından önemini ve haber değerini anlayamamış olabilir. Peki bunu anlayamadıysa, neden herkesi itham ediyor? Neden suçluyor? Anlamak mümkün değil.
Üstelik o görüntüleri, Türkiye´deki tüm kanallar, sansürleyerek yayınladı. Bazı görüntüleri ya ekrana getirmedi, ya da üzerine kapadı. Ama Mesut Yar bunu bile görmemiş.
Yani sen yap. Kafana gö
Medyanın sonu mu, başlangıcı mı?
İnternet aldı başını gidiyor. Artık dünyadaki en küçük hareketi bile, internet üzerinden izleyebiliyoruz. Üstelik sınır tanımadan.
Bu baş döndürücü gelişmeyi Prof. Dr. Haluk Şahin, Radikal´deki köşesinde değerlendirmiş. Haluk Hoca Saddam Hüseyin´in idamının ardından Avrupa ve ABD medyasında yapılan yorumları köşesinde aktarıyor: "Editoryal kontrolün sonu."
Ardından da kendi yorumunu ekliyor: "İsterseniz bunu `medya iktidarının sonu´ şeklinde de okuyabilirsiniz."
Haluk Hoca bir de Wall Street Journal´ın bir yorumunu da aktarıyor bizlere: "İyisi mi görsel sınırları olmayan bir dünyada yaşamaya hazırlanalım."
Tartışmaların başlama noktası, Saddam Hüseyin´in idam görüntülerinin, internette en ince ayrıntısına kadar yayınlanması. Geldiğimiz noktayı da yine Haluk Şahin, medyanın, tek kanallı ve siyah beyaz günlerden, günümüze gelişi değerlendiriyor, nihayetinde de görüntülü cep telefonlarının etkisini. Bu gelişmeleri de Saddam Hüseyin´in idam görüntülerinin yayınlanmasına bağlıyor.
Bir çok analize katılmakla beraber, karşı olduğum noktalar da var. Her şeyden önce, "Görsel sınırları olmayan bir dünyada yaşamaya başlayalı" epey oldu. Ayrıca `editoryal yetki kaybına da inanmıyorum.´ Çünkü yaşadığımız süreç medyanın sonu değil, başlangıcıdır. Yeni dönem başlıyor.
Bu yeni dönemin ipucunu da Milliyet Gazetesi´nin internet sayfasında görebiliriz. Türkiye´nin en iyi kanalları, Star TV, Kanal D ve CNN, aynı zamanda milliyet.com.tr üzerinden yayın yapıyor. Hem gazete, hem haber sitesi hem de internet televizyonu.
Ben Haluk Hoca´nın analizini tartışmak isterken, gözüm Mesut Yar´ın dünkü yazısına takıldı. Haluk Şahin´in yazısına, o da atıfta bulunmuş. Posta Gazetesi´ndeki köşesinde "Habercilikte son nokta; ölü seviciliği" gibi saçma sapan bir başlık kullanmış. Hatta akıl dışı.
Mesut Yar yazısında, Türkiye´deki tüm haber yöneticilerini suçlayarak şöyle yazıyor: "İnternet kontrolü kullanıcıda olan bir güç. Bu tamam. Peki ya haber yöneticilerinin bu kontrolsüzlüğü? Hız ile yarışmak için ahlaki değerleri sonuna kadar eşeleme hakkını kim veriyor bu meslektaşlara."
Mesut Yar, bu görüntülerin çocuklar üzerindeki etkisi olduğunu söylüyor. Doğru bir şeyi yanlış ifade ediyor. Türkiye´deki tüm haber yöneticilerini ahlaksızlıkla ve ölü sevicilikle suçlayarak.
Sözünü ettiği de, dünyayı sarsan bir haber. Tüm dünya televizyonlarının kullandığı bir görüntü. Ama bizler ölü seviciyiz(!)
Ne gariptir ki aynı Mesut Yar, aynı görüntüleri kendi programında da yayınladı. Aynı haberleri kullandı. Peki söylem ve eylemi arasındaki bu derin çelişkiyi nasıl açıklayacak acaba? `Ekranda ölü sevici, tv eleştirisinde ahlak paravancısı.´
Evet tartışalım. Evet konuşalım. Ama her şeyden önce dürüst olalım. Mesut Yar, Saddam´ın idamını tüm dünya ve Türkiye açısından önemini ve haber değerini anlayamamış olabilir. Peki bunu anlayamadıysa, neden herkesi itham ediyor? Neden suçluyor? Anlamak mümkün değil.
Üstelik o görüntüleri, Türkiye´deki tüm kanallar, sansürleyerek yayınladı. Bazı görüntüleri ya ekrana getirmedi, ya da üzerine kapadı. Ama Mesut Yar bunu bile görmemiş.
Yani sen yap. Kafana gö