EKONOMİK KRİZ MEDYAYI VURDU!. PEKİ MEDYA ÇALIŞANLARI NELERİ YAPAMAZ!.. AKŞAM YAZARI SEVİM GÖZAY'DAN BİRKAÇ ÖRNEK...
Gelir mi, gelmez mi? Vurur mu, vurmaz mı? Bize bir şey olur mu, olmaz mı?" soruları kapanın elinde kalırken gelenek bozulmadı ve ekonomik kriz, medyayı vurdu.
Gelir mi, gelmez mi? Vurur mu, vurmaz mı? Bize bir şey olur mu, olmaz mı?" soruları kapanın elinde kalırken gelenek bozulmadı ve ekonomik kriz, medyayı vurdu.
Bizim gazetede ve başka yayın kuruluşlarında çalışan 100'lerce arkadaşımızın işine son verildi geçtiğimiz günlerde. Mutsuzluk, umutsuzluk, endişe, kızgınlık ve üzüntü kol geziyor gene... Sayısız defa gördük biz bu filmi... Gördük ama senaryo hiç değişmiyor.
Bir medya çalışanı her an işsiz kalma tehdidi altındadır zaten. Krizler yakasını bırakmaz medyanın. Ekonomik kriz olmadığında da kriz üretir durur medya... Yönetim değişir, yöneticiler değişir ve hooop insanlar kapıya konur. Kadrolar değişir. Birilerinin gün batımı, başkalarına gün doğurur ve transfer haberleri yayılır. Geleceğe ait bir plan yapamaz bir medya çalışanı. "Her an her şey olabilir"dir onun makus talihi...
Bir sabah bir uyanır ki, gazete/televizyon satılmış! El değiştirmiş. Herkesi, her yeri alır bir endişe. Borçlar, kredi kartları gelir akla...
"Kaç işsiz ay geçirebilirim?" hesapları yapılır kafalarda. Yeni patron, yeni yönetim derken hooop, insanlar kapının önüne!
Kira öder gibi taksitlerle ev sahibi olmak... Mortgage. İlk, medya çalışanları öğrendi bu sözün anlamını. Öğrendiler ve halka anlattılar. Saatler/sayfalar dolusu haber yaptılar bununla ilgili. ABD'de nasılmış, Avrupa'da nasılmış, bizde nasıl olacakmış? Didik didik ettiler. Sormadık soru, almadık bilgi bırakmadılar. Mortgage uzmanı oldular.
Oysa sıradan bir medya çalışanı, hiçbir zaman "mortgage" kredisi almaz. Böyle bir cürete hiç kapılmaz. Kapılamaz. Hayal dahi kuramaz.
Taksitle ev sahibi olmayı bırakın, taksitle buzdolabı sahibi olmaya bile cesaret edemez medya çalışanı. "Her an her şey olabilir"dir çünkü onun makus talihi... Bir sabah bir uyanır ki; gazete/televizyon satılmış. Ya da yönetim değişmiş. Veya ekonomik kriz patlamış. Hooop kapıya koyarlar insanı... Evin barkın, çoluğun çocuğun, hastalığın sağlığın, bilgin emeğin nedir, ne değildir sormaz kimse. Türkiye'nin büyümesi küçülmüş ya, senin de büyümen küçülür. Küçücük olur. Sıfır olur.
İş araman gerektiğini düşünürsün. Bilirsin. Hatta mecbursun... Ama gidecek yer yoktur. Kriz medyayı bir kez daha vurmuştur. Zaten her yer adam çıkartmaktadır. Çıkartmayanlar ise durmak... Öylece durmak ve aileyi korumak zorundadır. Hak verirsin. Durur ve düşünürsün.
Bol zaman vardır artık düşünmeye... Daha birkaç gün önce senin yerinde olmak isteyen, senden iş için yardım-aracılık isteyen tanıdık tanımadık "vah vah"lara boğulursun.
Daha birkaç gün önce çalıştığın gazeteyi alırsın büfeden...
Televizyonun karşısına geçer, daha geçen hafta çalıştığın kanalı açarsın... Çarklar dönmeye, gazeten her gün çıkmaya devam eder... Sinyaller gitmeye, yayın her an yayılmaya devam eder... Sensiz de yapabiliyorlardır işte! Gözlerin dolar...
* * *
Sessiz, mutsuz, umutsuz ve işsiz bırakılan tüm medya çalışanı arkadaşlarıma geçmiş olsun diyor, bu krizin bir an önce aşılmasını diliyorum.
Sevim Gözay/ Akşam