EBOLA VİRÜSÜ MAYMUNLARDAN YAYILIR!..BENİM İŞİM;TERBİYESİZ MAYMUNLARA,TOPLUMA EBOLA VİRÜSÜ YAYMAMALARI İÇİN KALEMİMLE AŞI YAPMAK,DİLİMLE KARANTİNA UYGULAMAKTIR!..

Profesyonel yarışmasında sivri dilli yarışmacı Ela ile söz düellosuna giren ünlü tv eleştirmeni Yüksel Aytuğ,kendisini karşısında "terbiyeli maymun" görmek istemekle suçlayan Hıncal Uluç için neler yazdı neler!..

Hıncal Ağabey'i ilk kez bir konuda bu kadar çok "ikna" yazısı yazarken görüyorum. Yarışmalarda saygısızca jüri üyelerine saldıranları "susturulmaya çalışılan günahsız gençler" gibi göstermeye çalışan beyhude yazılarından birini daha cumartesi günü üzüntüyle okudum. Üstat ne yazık ki, "konuşmak" ile "saldırmak", "dik durmak" ile "diklenmek", "itiraz etmek" ile "çemkirmek" arasındaki nüansı kabul etmekte zorlanıyor. Bu konuda ne kadar çok yazarsa, "kendisini o kadar fazla inandırabileceğini" umuyor. Ama nafile... Eminim ki cumartesi günkü yazısının ardından yardımcısı Yasemin yine e-mail kutusuna düşen isyankâr okurların eleştirileriyle boğuşmak zorunda kalmıştır... Hıncal Ağabey'in kendisini inandırmakta bile güçlük çektiği yazılarında hedef yine benim. Ben zamanında susturulmuşum. Bu kültürden yetiştiğim için karşımda "terbiyeli maymun" görmek istiyormuşum. Kendimden 20 yaş küçük, ne dediğini bilmeyen, SMS toplamak uğruna en ucuz şovlara soyunan ve bu haliyle ekran karşısındaki milyonlarca gence kötü örnek oluşturan birinden "terbiye ve saygı beklemek" ne zamandır suç oldu Hıncal Ağabey?.. Bir de benim hangi kültürde yetiştiğimi nereden biliyorsun ki? Ben hukukçu bir ailenin içinde, son derece demokratik bir anlayışla, hiçbir yasağa uğramadan, her türlü seçimimde tamamen özgür bırakılarak yetiştirildim. Söyleyecek sözüm varsa bunu "terbiye kuralları içinde" ifade etmeyi, büyüklerime saygı duymayı, nezaket kurallarına bağlı kalmayı, ahlaklı ve adil olmayı önce ailemden sonra öğretmenlerimden öğrendim. Kim bilir belki de ekranda bu kadar kontrollü, saygılı, terbiyeli olabilmem bundandır. Ama görüyorum ki, bunların karşılığı Hıncal"ın lügatinde Maymun Terbiyeciliği olmuş!.. Sevgili Hıncal Ağabey, tıpkı daha önce Tuğba Ekinci vakasında olduğu gibi Ela'yı da "izlemediğini" yazmış, ne olup bittiğini benim yazılarımdan "tahmin ettiğini" söylemişsin. Keşke olan biteni izleseydin. Eminim bir özür yazısı da bunun için yazardın. İzlemediğin bir olayla ilgili olarak bu kadar keskin yorumlar kaleme almana şaşırdım. Sen de iyi bilirsin ki, üç çeşit dolma vardır. Hakiki dolma, yalancı dolma ve kulaktan dolma... En lezzetsiz olanı, sonuncusudur. Ne yazık ki bu gözler senin Super Lady yarışmasındaki üç haftalık jüriliğine de şahit oldu Hıncal Ağabey... Engin tecrübelerinden genç kızları yararlandırmak yerine, gelene 10 gidene 10 verip, durdun. Sonra da bir bahane ile yarışmayı bırakıp, gittin. Şimdi soruyorum: Senin iddia ettiğin gibi "tanrıcılık oynamak" hangisidir? Bilgi, görgü, birikim ve deneyimlerinden gençleri yararlandırmak için ekranda ter akıtmak mı, yoksa "Olimpos Dağı'ndan inmeden" harici gazeller atmak mı? Sevgili Hıncal Ağabey, her ne amaç uğruna olursa olsun terbiyesizliği, saygısızlığı, üstü örtülü şiddeti, sahte oyunlarla oy avcılığını savunmak, kalemine yakışmıyor. Belli ki bunu çok sayıda okurun da sana yakıştıramıyor. Ama "azmettiriciliğinin faturasını" ne yazık ki canlı yayınlarda ben ödemek zorunda kalıyorum. Şimdi biri çıkıp da jürisi olduğun bir yarışmada sana şöyle dese, onu "özgüveninden dolayı" kutlar ve kutsar mıydın? "Bak Hıncal Uluç, sen zaten bana takmış durumdasın. Sen kim oluyorsun ki? 50 yıllık gazetecisin diye bana saldırman gerekmiyor. Zaten sen bugüne kömürün beyazlığını savunarak, herkesin söylediğinin tersini yaparak, ona buna saldırarak gelmedin mi? Sen giyimden kuşamdan ne anlarsın? Gazetelerde çarşaf çarşaf Pizzazz sayfaları yazıyorsun. Ama beyaz fanil