"DÜNYAYI KURTARDIM KENDİMİ KURTARAMADIM"

Yeşilçam'ın usta ismi Cüneyt Arkın: 'Dünyayı Kurtaran Adamı' hatırladıkça içim yanıyor.

Türk sinemasının unutulmaz ismi Cüneyt Arkın, Koton markasının kendi adını kullanarak yarattığı: 'Bir Yeşilçam Efsanesi Cüneyt Arkın' adlı koleksiyonunun tanıtımında; sinemadan, Türkan Şoray'a kadar pek çok konuda samimi açıklamalarda bulundu.

Süpermen ve Batman'in tişörtleri hatta çantaları bile var. Niye bir Türk gencinin tişörtünde Türk kahramanının fotoğrafı olmasın? Bu koleksiyonla bu eksiği kapatmaya çalışacağız.

Tişörtlerin üretim sürecine dahil olmadım ama satış iyi olursa yemesine dahil olmayı düşünüyorum.

Ben gençliğimin tadını çıkaramadım. Şöhretmiş, paraymış... Sonunda gele gele kendinle kalıyorsun.

GÖZ DEĞİL GÖZİSTAN

24 yaşında, dört nala hayata koşacak, sevecek, sevdalanacak, sevişecek, oburca yiyecek bir çocukken, gelip sinemaya mahkum oldum.

Sabah erken kalk, akşama kadar çalış... 12-13 saat çalışıyorduk. Cumartesi-pazar da dahil oluyordu bazen. Türk halkı sevmişse hepsine değer.

Bizim zamanımızda şiir vardı. Ben sevgilime şiir yazardım; şimdi karıma yazıyorum, çiçek alıyorum... O zamanlar sevdiğinin elini tutmak bile zaman alırdı.

Şimdi bakıyorum gençler çok hızlı yaşıyorlar. Fast food gibi hep ayaküstü yiyorlar, ayaküstü sevişiyorlar, ayak üstü çocuk yapıyorlar. Her şey o kadar hızlı ki!

Türkan Şoray için 'Bu kadına kim sultanlık sıfatı verdi' demişim. Olur mu öyle şey! Türkan hakkında asla konuşmam. Türkan Şoray benim yoldaşım. Şoray'ın gözleri göz değil, 'gözistan' onlar.

KAHRAMAN KALMADI

Bir kitap çıkarıyorum. En geç iki ay içinde çıkması lazım. Şiir yazıyorum, resim yapıyorum. Yüzmem var, yürümem var. Daha top oynayacak hale gelemedim ama...

Türk halkı, kahramanı sever, kahraman ister. 'Muhteşem Yüzyıl'da kahraman yok ama, 1453'te de yoktu. Kahraman insanidir ama kahramanlık bir vuruşta 10 insanı devirmek değildir.

'Dünyayı Kurtaran Adam'ı hatırladıkça içim yanıyor. Dünyayı kurtardım kendimi kurtaramadım.

'Malkoçoğlu' karakterini canlandıran çocuğu seviyorum, çok iyi fiziği var. Müthiş biri. Yüzü de çok iyi. Sadece çok sert. Çalışması lazım. Eskrim yapacak, o vücudu yumuşatacak. Yumuşamadan iyi rol yapamaz. Onun hakkında geçen gün biri bir şey söyledi, çok kızdım; 'Genleriyle oynanmış 'Malkoçoğlu' dedi.

Ben param varken Marlon Brando'nun mezun olduğu okula gittim. Üç gün, kameranın önünde nasıl durulur onu öğrettiler. Her yerin yumuşamadan rol yapılmazmış.

KENDİMİ SAKIP AĞA'DAN DAHA ZENGİN HİSSETTİM

Sakıp Ağa bir gün bana; "Ben çok zenginim, sen değilsin" dedi. Ben de; "Hadi sokağa çıkalım" dedim ve çıktık. Onun yanına beş kişi gitti. Benim yanıma ise sokakta ne kadar insan varsa geldi. Ağa'ya dönüp; "Ağa bak, ben daha zenginim" dedim.

Erol Taş'ın bacağını kestikleri dönem tanıdığımız bir rejisör onu bir diziye aldı. Sete geldi garibim. Valizini de kendi taşıyor. Bir muhabir gitti yanına konuşmaya başladı. Çok da acıdı haline... "Dünyaya bir daha gelsen ne olarak gelmek isterdin" Erol Abi diye sordu, o da; 'Kırkayak' diye yanıtladı.

Ben kılıbığım derdim ama benim çocuklarım benden daha kılıbık çıktı. Bizim ailede bir gariplik var. Ben tıp okudum, sinema Oyuncusu oldum... Oğlum bilgisayarda çok başarılıydı. Bir İngiliz şirketinde çalışıyor ve orada bölüm başkanlığı yapıyordu. Kalktı o işi bıraktı. Geldi burada 'Pis 7'li'de oyuncu oldu.