DÜNYANIN GÖZÜ TÜRKİYE'DE! İŞTE DIŞ BASINDAKİ SEÇİM ANALİZLERİ!

Türkiye 12 Haziran'da yapılacak seçimlere kilitlenmişken, dünya basınının gözü de Türkiye'de... İşte son analizler...

İşte dış basında son zamanlarda yer alan Türkiye analizleri;

Boğaziçi'ndeki Mahathir
Sayın Erdoğan, bölgesinde lider olmayı ve küresel düzeyde saygı görmeyi arzuluyor. Ancak her köşede Yahudi komploları gördüğünü iddia eden liderler bu statüyü elde edemezler. Sayın Erdoğan'a yönelik bir korku, kendisinin gizlice İslamcı ve otoriter bir proje tasarlaması. Biz bu yargıya direndik. Ancak Türkiye Başbakanı, eski Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed'in Yahudi karşıtı çılgın medya teorilerini canlandırdıkça, bu tip endişeleri gidermeyecektir. (Mahathir Muhammed 1981-2003 yılları arasında Malezya'yı yönetmişti. Muhammed 'Dünyayı birkaç milyon Yahudi yönetiyor' sözleriyle tanınıyordu.)

Erdoğan için çöküşün başlangıcı olabilir
Seçimlerde Erdoğan'ın kazanıp kazanamayacağı merak edilmiyor. Heyecanla beklenen, anayasayı tek başına yazabilmesini sağlayacak üçte ikilik çoğunluğu sağlayıp sağlayamayacağı. Erdoğan'ın Türkiye'nin başkanlık sistemine geçmesi talebi nedeniyle, bu çoğunluğu elde etmesi temenni edilmiyor. Bu, aslında ülkenin ihtiyacı olan en son şey... Erdoğan bir zafer kazanacak ve bunu kutlayacaktır. Ancak bu seçimler onun çöküşünün başlangıcı olabilir.

Tek adam-tek sistem korkusu
Türkiye'nin İslami kökenli iktidar partisinin kolayca üçüncü kez iktidara gelmesi bekleniyor. Ancak AKP daha geniş demokratik haklar sözü verirken, eleştirenler büyük bir zaferin 'tek adam-tek parti' sistemine neden olmasından korkuyor.

Gelecek dönem son ikisi gibi olmayacak
Seçimler Türkiye için dönüm noktası olacak. Türkiye'de laikler ve dindarlar arasındaki gerilim hiç olmadığı kadar arttı. Gerilim AKP'nin girişimleriyle yükseldi. Erdoğan kendi hükümetinde medya baskısı ve soruşturmalarla güç dengesini görmezden geldi. Anayasayı değiştirmek istiyor ancak burada amacı başkanlık sistemi getirmek ki buna aday olacağı varsayılıyor. Ankara Moskova'yı mı taklit edecek? AKP çok popüler ve bunun iyi gerekçeleri var ancak demokrasinin güçlü bir muhalefete de ihtiyacı var. Türkiye tek parti yönetiminden kaçınmalı. Türk seçmenler bunu unutmamalı ve gelecek dönemin son ikisi gibi olacağını düşünmemeli.

Blair ve Thatcher da böyleydi
Türkiye'nin çok başarılı ve kendine güvenen Başbakanına ilişkin kaygıları anlamak mümkün. Eleştiriler karşısında sabırsız. Generaller ve amiralleri cezaevine koymak için getirilen önlemler, son dönemde hükümete karşı çıkan ve yolsuzluklarını araştıran yazar ve gazetecilere uygulandı. Fakat Batı demokrasilerinde de iktidarda bir 10 yıl kaldıktan sonra aynı semptomları gösteren liderler oldu. Tony Blair ve Margaret Thatcher gibi...Erdoğan'ı eleştiriken, Türk demokrasisinin ordu tarafından ne kadar sık devrildiğini unutmak kolay. Başbakan'ın değiştirmek istediği anayasa ordu tarafından 1980 darbesi sonrasında yazılmış bir anayasa. Ülkenin gerçekten modern dünyada yeni bir çerçeveye ihtiyacı var.

Gençler belirleyici rol oynayacak
Türkiye'de gençler önemli bir seçmen kitlesi oluşturuyor. Geçtiğimiz hafta Avcılar'ın AKP adayını sokakta başörtülü bir genç kız tanıtıyordu. Genç kız, "Adayımız Mehmet Muş ve 29 yaşında" dedi. Muş, "Türkiye nüfusunun yarısı 30 yaş altında" diye konuştu. Muş'un tanıtımını yapan genç kız Zehra Altıntaş ise, "Genç adaşların bizi daha iyi temsil edeceğini düşünüyoruz" dedi. Pazar günü seçime gidecek Türkiye'de AKP'nin kazanması bekleniyor. AKP adaylarının yüzde 4'ü, CHP'nin ise yüzde 4.5'i 30 yaş altında. 1980 darbesinden sonra oy verme yaşı 21'e çıkarılmış ve üniversite öğrencisi politik katılımlardan men edilmişti. 1995'te ise oy verme yaşı 18'e indirildi.