Çocukken minik bir radyom vardı...
Kara yollarındaki son durum,
Erzurum radyosunda türküler,
Arkası Yarın,
Gece Ajansı,
Ve unutamadığınız o jingle.
Evet Radyo candır o vakitlerde öyle idi benim gibi orta gelirli bir memur çocuğunun muhteşem gazinosu belki...
Evet radyoda ne saçma sapan insanların hayatını anlatan programlar var ne de canlı yayında yapılan DNA testleri... Radyoda sadece yayın var.
Şimdi nereden çıktı bu radyo muhabbeti Cezmi abi demeyin.
Size insanlık ölmemiş dedirtecek bir hikayeden bahsedeceğim...
Radyo aşkından vazgeçemedim sık sık dinlerim...Sık dinlediğim bir arkadaş KAFA Radyo'da Zeki Kayahan Coşkun nam-ı diğer Zekirdek....
3 Aralık gecesi Ankara Sincan'dan bir çöp kamyonu şoförü kendisini tanıtıp canlı yayına bağlanır, arkadaşlarının ve kendisinin aç olduğunu ve her yerin kapalı olduğunu söyler canlı yayında...
Malum pandemi, yasaklar var ve her yer kapalıdır...
Ama yayını dinleyen o bölgede güzel yürekli biri vardır hemen yazar Zeki'ye...Sincan'dayım lütfen arkadaşların mevkisini bildirin...Zeki hemen koordinasyonu sağlar...
Gecenin o saatinde Sevil hanım mutfağa girer, Allah ne verdiyse hazırlamaya başlar...Dolabında pirzola biftek olacak hali yok...
Mütevazı bir ev haliyle Sincan'da...Tost yapar, ekmek arası peynir...Ne bulduysa evde.
Meyvesine varana kadar..
Ve çıkar balkona uzatır sepeti aşağıya.
Olur size kral sofrası...
Ne meşhur etçi binmem kim
Ne kebapçı şu abi
Ne de meşhur çorbacı...
Hiçbiri hiçbirinin yerini tutmaz...Alır kardeşlerim nevaleyi otururlar bir parka...O an orası Ankara'nın en lüks restoranı olur. Afiyet ile yerler...
Evet bir Radyo programı Ankara'nın o ayaz soğuk gecesinde birkaç güzel insanı bir araya getirir ve insanlık ölmemiş dedirtir...Hiç tanımam Sevil hanımı. O kadar büyük bir yüreğin varmış ki ne yazsam ne söylesem boş...
Böyle bir insanlık dersine vesile oldugun için binlerce teşekkürler....
Böyle yüreği güzel insanlar hep olsun...
Ve işte o geceden kareler: