İYİP’te bir süredir bir şeyler oluyor. Ayrılıp istifa edenler, toplu kopuşlar, ihraç edilenler, tartışmalar gırla gidiyor. Üstelik bütün bunlar İYİP’in seçimlere “hür ve müstakil” olarak girme kararı sonrasına denk geliyor. Bu durum belli ölçüde normal. Partide bir damar belli ki alınan karardan pek memnun değildi. Tepkisini ortaya koyuyor. Bu yüzden İYİP biraz hasar almış gibi duruyor.
Ancak yaşananlar ilk anda CHP’yi etkiliyor. Bilhassa da İstanbul’da. (Bir miktar da Ankara’da) Özellikle de İmamoğlu’nu doğrudan ilgilendiriyor. O yüzden İYİP’i ikna edemedik bari “Ne koparırsak kârdır” moduna girilmiş olabilir mi?
İfadeler Giderek Sertleşiyor!..
İYİP’in ortak girmeme kararı sonrası parti sözcüleri arasında ufak tefek atışmalar hissedilse de direkt Meral Akşener’in olaya dahil olduğuna şahit olunmamıştı. Fakat sonunda o da olacaktı. Akşener’in “büyükşehirlerdeki ulaşım”a yönelik eleştirileri”ni Ekrem İmamoğlu garip bir pişkinlikle "Hiç üstüme alınmadım. Belki başka bir şehri kastetmiştir" diye geçiştirecekti.
Lakin eleştirilerin dozu giderek artmaktaydı. En son Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a da "Korktular cumhurbaşkanı adayı olmayı kabul etmediler" diyerek sert sözlerle yüklenecekti.
Onun öncesinde de İYİP Grup Toplantısı’nda Akşener, kürsüde Hüseyin Nihal Atsız'ın "Kopunca bir büyük savaş / Er tez gider, korkak yavaş / Yüreksize akçayla aş / Erlere meydan görünür.” şiirini okuyup Yavaş’ı korkaklıkla suçladığı hatırlanırsa gerilimin epeydir tırmanmakta olduğu daha iyi anlaşılacaktı. Artık doğrudan ima yollu da olsa isimler hedefteydi.
Açıktan Savaş İlanı!..
Anlaşılan ipler zaten kopmuştu. Şimdi artık kişisel, hatır gönül ilişkileri de kopma noktasına gelmişti. O kadar ki artık ilk kez açıktan “Savaş” tabiri kullanılacaktı. Nitekim İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Uşak İl Başkanlığı’na yaptığı ziyarette gündeme ilişkin soruları yanıtlarken Partisinden istifa eden İBB Meclisi Grup Başkanvekili İbrahim Özkan’ın CHP ile yürüttüğü görüşmelere ve bazı isimlerin CHP’den aday olacaklarına dair duyumları işaret ederek “Partimize kurumsal operasyon olduğu ortaya çıktı. Bu, bir siyasi partinin içişlerine karışmak demektir. Şu an itibarıyla bunu bir savaş ilanı olarak kabul ediyorum. Varım, buyursunlar. Ben idmanlıyım” diyecekti.
Akşener’in “İYİP’e Operasyon” teşhisini tamamlayan bir açıklamada İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu’dan gelecekti. Parti içinde “operasyon siyaseti” düzenlendiğine işaret eden Zorlu şöyle konuşacaktı : “Kamuoyunca bazı kesimlerde, bilhassa sosyal medyada köpürtülen haliyle, partimize yönelik çok ciddi manipülatif, yer yer planlı bir saldırı var.”
İmamoğlu benzeri laflara gene alttan alır bir cevabı Kurtköy Yaşam Merkezi'nin temel atma töreninde verecekti: “Sayıları az da olsa bir kısım dostlar oyuna geliyorlar, bazen hadlerini aşan cümleler kurabiliyorlar. Başından beri biz ne dedik eski dosttan düşman olmaz. Kulaklarımızı kötü sözlere tıkayacağız. Benim Allah'ın bir lütfu, kötü sözleri kulağım hiç duymuyor." Ancak bu aşamadan sonra yumuşak yaklaşımlar işe yaramaz görünüyordu. Belki yakında o da sertleşebilir!
Öyle ki, İYİP-GİK üyesi Aslıhan Elibol’un bunlara tepkisi belki de hepsinden ilginç ve İmamoğlu’nu aşağılayıcıydı: "Hata bizde ki Beylikdüzü sınırları dışına çıkamayacak adamın, kendi genel başkanı bile sahip çıkmazken elinden tuttuk. Nice falsosuna rağmen. Defalarca, defaatle…”
İYİP’lilere Çengel mi atılıyor?..
Peki iddialar öyle kolayca geçiştirilebilinir miydi? Hiç sanmıyorum. Ben Akşener’in o kadar afaki konuşmadığını, belli bilgiler dahilinde bunları dile getirdiğini zannediyorum. Eğer durum abartılı yorumlanmıyorsa “Arka kapı diplomasisi yürütülüyor” , “partisinin iç işlerine karışıldığı”nı söylemesi boşuna olmamalı. Zaten bütün bunları alt alta topladığımızda daha başka bir tablo da ortaya çıkmıyor. Bir şekilde “müdahale” var belli ki…
Burada sorun bu gibi davranışları siyasetin “normal” oyunları mı göreceğimiz yoksa “Etik dışı tavırlar” olarak mı değerlendireceğimiz noktasında düğümleniyor. İçeriğini nasıl tanımlayacağız? (Hatta “Oh olsun madem AKP’nin ekmeğine yağ sürüyor” diye düşünenler bile var.) Siyasetle etiğin her zaman kolay kolay yan yana gelmediğini düşündüğümüzde elbette şaşırmıyoruz. “Kazanmak için her şey mubah” olduğunda olaylar kendiliğinden normalleşiyor zaten. Yahut “biz size teklifte bulunduk, elimizden geleni yaptık. Siz yanaşmadınız. Günah bizden gitti” mi oldu acaba?
Elbette seçimlere zaten tek başına ve bağımsız girme kararı almış bir partiye ısrarla “Bizimle ol” demek, onu buna zorlayacak atraksiyonlar içine girmek, içlerinden birilerini ayartmaya çalışmak –eğer geçerli ise- ne derece doğru bir tavır olur. Şayet durum bu minvalde ise Akşener’in öfkesi haklı ve anlaşılır olmaz mı?
Operasyonu Kim Çekiyor?..
Sanırım temel soru iddia edildiği gibi şayet bir “Operasyon” varsa (Ki, flu da olsa bazı emareler onu gösteriyor gibi) bunu kimin yaptığı veya yaptırdığı sorusudur. Burada “sathi”, görünen nedenlerin ötesinde daha “derin” nedenler veya hesaplar da bulunabilir. Şimdi ihtimallere veya iddialara bir göz atalım. Ancak bunların sadece birer varsayım ya da soru olduğunu hatırlatırım:
Dünün Kankaları Bugünün Savaşçıları!..
Öyle veya böyle… Şu siyaset ne ilginç. Dün içtikleri su ayrı gitmeyenler, birbirlerini aday gösterenler, sevinç içinde kucaklaşanlar birdenbire sanki 40 yıllık düşman olabiliyor. Daha da ilginci dünün “Kankalar”ı bugün birbirlerini çelmeleme peşinde.
İşte şayet çekişme daha da keskinleşirse bilhassa İstanbul seçimlerini etkileyecek bir boyut kazanabilir. (Özellikle İYİP’te İmamoğlu nefreti tavan yapmış görünüyor) Belli ki Akşener her şeyi göze almış. Artık geri dönüş yok.
Ok yaydan çıktı bir kere!..
20.12. 2023