"DÜN HINCAL'IN BÖĞRÜNE KALEM SOKTUK BUGÜN ACUN'U LİNÇ EDİYORUZ!"

"Geçtiğimiz hafta Hıncal Uluç'u linç ediyorduk hep beraber, şimdi de hep birlikte Acun Ilıcalı'yı!"

"Linç" hastası olduk

Fenerbahçe muhabiri olarak başladım mesleğe.
Spor, gerçekten müthiş bir okul.
Bugün televizyonların, gazetelerin üst düzey yönetiminde çok sayıda sporcu var.
Fatih Altaylı sporla başladı mesela.
Radikal'den İsmet Berkan da öyle… Cumhuriyet Gazetesi'nde spor muhabiriydi kapıdan ilk girdiğinde… Merhum Abdi İpekçi de mesleğe spor muhabiri olarak girenlerden.
Can Tanrıyar da Fenerbahçe muhabiriydi bir zamanlar. Kenan Erçetingöz de kale arkasında fotoğraf çekiyordu.
Bu isimleri artırmak mümkün.

Acun Ilıcalı örneğin. Onunla da rekabete girdiğimiz günler oldu statlarda… Ellerimizde fotoğraf makinesi, topçu kovaladık… İlginç günler, zor anlar da yaşadık hepimiz.
Örneğin bir gün Başkan aleyhine yazdım diye on tane amigo çevirdi etrafımı.
Başkan geldi, kurtardı beni bir araba sopa yemekten… Belki de bıçağı yiyecektim o gün kim bilir?...

Fenerbahçe ile bir gün de bir şehrimize kampa gitmiştik.
Kamp yeri ve otel diye gittiğimiz yere bakınca buranın bir havaalanı olduğunu gördüm.
Çalışmadığı için hava limanını otele çevirmişler. "Fenerbahçe 15 gün havaalanında kamp yapacak, futbolcular gözetleme kulesinde uyuyacak" cinsinden bir haber yazdım. Biraz dalga geçtim olayla.
Şehirle ilgili tek satır yoktu.
Sadece kamp yapılan yeri eleştirdim.
Ancak yerel medya olayı büyüttü.
Hain, şehrin baş düşmanı ilan edildim yerel manşetlerde… Kamp yerine geldi öfke dolu insanlar.
Biri üzerime saldırdı bıçakla… Linç ediliyordum, gazeteci arkadaşlar kurtardı.

Geçtiğimiz hafta Hıncal Uluç'u da linç ediyorduk hep beraber.
Bıçak çekmedik ama kalem üzerine kalem batırdık böğrüne böğrüne… Acun da son programında "Defne Joy Foster"in ölümünden dolayı "Yok Böyle Dans"ı erken bitirdiklerini anlattı.
Ağzından "Bundan dolayı kanal 1 trilyon kaybetti" cümlesi çıktı.
Vaay efendim bunu nasıl söylersin?... "Ölümün ardından para konuşulur mu" diye twitlerde ortalık ayağa kalkmış.
Bana göre de bu para konusuna girmese daha iyi olurdu.
Ancak canlı yayın bu. Ağızdan bir şeyler çıkar.
Doğru olur… Yanlış olur.

Amma velakin bu kimsenin linç edilmesini gerektirmez… Ben de bir diziyi eleştirdim sert bir şekilde.
Ancak bu sadece bir eleştiriydi.

Senaristine tehditler yağmış… Oyunculara da… Bakınca adamın asabı bozuluyor.
Eleştirelim hep beraber buna eyvallah… Eleştirilelim de… Ancak eleştiri gazından sonra neden "Linç-Vinç" ine biniyoruz.
Çekelim yahu şu elleri boğazlardan… 14 Şubat Sevgililer Günü'ydü dün.

Düşüncelerimize kızsak da birbirimizi sevelim diye iç geçirdim bu satırları kaleme alırken… "İnsanız şaşarız, beşeriz ama birbirimiz de severiz" diyebildiğimiz, hangi düşüncede olursa olsun kucaklaşabildiğimiz gün bu ülkenin sırtını kimse yere getiremez.

Bekir HAZAR / TAKVİM