DUMANLI DA SERT VURDU! O KORKUNÇ FOTOĞRAFIN HESABINI SORACAKSINIZ!
Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı o fotoğrafla ilgili köşesinde bir yazı kaleme aldı.
İşte Ekrem Dumanlı’nın o yazısı...
O korkunç fotoğrafın hesabını soracaksanız
Habertürk Gazetesi, cuma günü korkunç bir fotoğraf yayınladı. Zalim bir koca tarafından sırtından bıçaklanarak öldürülen bir annenin o vahşi cinayet fotoğrafını bastılar. Keşke öyle yapmasalardı. Güya kadına şiddet meselesinde bir ürperti hâsıl edilecek ve sorunun çözümüne katkı sağlanacak. Eleştiriler yoğunlaşınca Fatih Altaylı bu fotoğrafı savundu. Vallahi hiç kusura bakma Fatih; hiçbir izah bu manşetteki büyük hatayı meşru hale getirmez. "Annem de olsa basardım" demek, makul bir izah şekli olamaz. O anne izin verir miydi bu yapılana. Ya onların çocukları, yakınları? Aslında hiçbir kimse, annesinin, kardeşinin, eşinin, yakınlarının sırtındaki bıçakla (üstelik çıplak bir halde) fotoğrafının basılmasına müsaade etmez; edemez. Buna vicdanlar dayanmaz. Meslek ilkelerine aykırı ve insan vicdanına ters (en azından meslek ilkeleri açısından çok tartışmalı) konulara genelde küçük gazeteler yer verir. Maksat tartışılmak, gündeme gelmek, konuşulmaktır. Habertürk’ün bu tarz bir ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. Zaten Habertürk yazarları (başta Umur Talu ve Balçiçek İlter) gazetelerinin yaptığı hataya itiraz etti ve gazeteciliğin evrensel standartlarını hatırlatmış oldu.
Fotoğrafın basılması gazetecilik açısından tartışıldı. Esas başka bir konuyu ciddi tartışmak zorundayız. Bu fotoğrafı kim çekti, kime servis etti, bu işler yapılırken devlet uyuyor muydu? Neden bunları soruyorum? Belli ki fotoğraf sokak ortasında çekilmiş. Arka planda sokak ve ambulans görünüyor. İç sayfadaki fotoğrafta ise ambulansın içi, hatta araçtaki sağlık görevlilerini net bir şekilde teşhis edebiliyoruz. O zaman Sağlık Bakanlığı’na yöneltmem gereken önemli bir soru var: Bir cinayet mağduru ambulansa konulurken böyle çıplak ve sırtında bıçakla mı taşınıyor? Normal hayatında başörtülü dolaşan bir kadını kim böyle çıplak ve sırtından bıçaklanmış bir şekilde servis etti? Foto muhabiri bile çekseydi, ona bu imkânı kim verdi diye sormak gerekmiyor mu? Kaldı ki foto muhabiri ortada yok...
Daha kötü bir ihtimal var: Cenazenin üstü kapalıydı da bir rica (bir talep, bir ilişki vs.) üzerine mi maktulün üzeri açıldı ve o vahşi fotoğraf basıldı? Habertürk’ün manşetinde muhabirin imzası var; ancak foto muhabirinin imzası yok. İnsanın içine şüphe düşüyor; acaba bu fotoğrafları olay yerinde görev yapan bir kişi mi çekti? İlgili ve sorumlu insanlar bu işlem yapılırken olaya neden müdahale etmediler? Hem İçişleri Bakanlığı hem de Sağlık Bakanlığı olayı kendi sorumluluk alanlarına giren şekliyle araştırmak zorunda.
O korkunç fotoğrafın hesabını soracaksanız
Habertürk Gazetesi, cuma günü korkunç bir fotoğraf yayınladı. Zalim bir koca tarafından sırtından bıçaklanarak öldürülen bir annenin o vahşi cinayet fotoğrafını bastılar. Keşke öyle yapmasalardı. Güya kadına şiddet meselesinde bir ürperti hâsıl edilecek ve sorunun çözümüne katkı sağlanacak. Eleştiriler yoğunlaşınca Fatih Altaylı bu fotoğrafı savundu. Vallahi hiç kusura bakma Fatih; hiçbir izah bu manşetteki büyük hatayı meşru hale getirmez. "Annem de olsa basardım" demek, makul bir izah şekli olamaz. O anne izin verir miydi bu yapılana. Ya onların çocukları, yakınları? Aslında hiçbir kimse, annesinin, kardeşinin, eşinin, yakınlarının sırtındaki bıçakla (üstelik çıplak bir halde) fotoğrafının basılmasına müsaade etmez; edemez. Buna vicdanlar dayanmaz. Meslek ilkelerine aykırı ve insan vicdanına ters (en azından meslek ilkeleri açısından çok tartışmalı) konulara genelde küçük gazeteler yer verir. Maksat tartışılmak, gündeme gelmek, konuşulmaktır. Habertürk’ün bu tarz bir ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. Zaten Habertürk yazarları (başta Umur Talu ve Balçiçek İlter) gazetelerinin yaptığı hataya itiraz etti ve gazeteciliğin evrensel standartlarını hatırlatmış oldu.
Fotoğrafın basılması gazetecilik açısından tartışıldı. Esas başka bir konuyu ciddi tartışmak zorundayız. Bu fotoğrafı kim çekti, kime servis etti, bu işler yapılırken devlet uyuyor muydu? Neden bunları soruyorum? Belli ki fotoğraf sokak ortasında çekilmiş. Arka planda sokak ve ambulans görünüyor. İç sayfadaki fotoğrafta ise ambulansın içi, hatta araçtaki sağlık görevlilerini net bir şekilde teşhis edebiliyoruz. O zaman Sağlık Bakanlığı’na yöneltmem gereken önemli bir soru var: Bir cinayet mağduru ambulansa konulurken böyle çıplak ve sırtında bıçakla mı taşınıyor? Normal hayatında başörtülü dolaşan bir kadını kim böyle çıplak ve sırtından bıçaklanmış bir şekilde servis etti? Foto muhabiri bile çekseydi, ona bu imkânı kim verdi diye sormak gerekmiyor mu? Kaldı ki foto muhabiri ortada yok...
Daha kötü bir ihtimal var: Cenazenin üstü kapalıydı da bir rica (bir talep, bir ilişki vs.) üzerine mi maktulün üzeri açıldı ve o vahşi fotoğraf basıldı? Habertürk’ün manşetinde muhabirin imzası var; ancak foto muhabirinin imzası yok. İnsanın içine şüphe düşüyor; acaba bu fotoğrafları olay yerinde görev yapan bir kişi mi çekti? İlgili ve sorumlu insanlar bu işlem yapılırken olaya neden müdahale etmediler? Hem İçişleri Bakanlığı hem de Sağlık Bakanlığı olayı kendi sorumluluk alanlarına giren şekliyle araştırmak zorunda.