''DÖRT GÜNDE HAYATIM DEĞİŞTİ!'' HÜRREM'DEN DOBRA AÇIKLAMALAR!
Meryem Uzerli sadece üç aydır Türkiye'de fakat canlandırdığı karakter sayesinde ülkenin en çok konuşulan, tartışılan isimlerden biri.
Neden mi? Osmanlı tarihinin en iddialı kadınlarından Hürrem Sultan, her hafta onunla yeniden can buluyor çünkü! Bana da “Muhteşem Yüzyıl” fırtınasının estiği şu günlerde Hürrem Sultan’la biraz hasbıhal etme görevi düştü.
Nerelerdeydiniz bu zamana kadar?
- Neredeydim? Almanya’daydım.
Orada mı oyunculuk yapıyordunuz?
- Tabii. Ben Almanya’da oyunculuk okudum. Almanya’da çocukların yeteneklerine göre gittikleri okullar var. Kimi spor, kimi sanat ağırlıklı. Benim eğitimim de sanat ağırlıklıydı. Oyunculuk eğitiminden sonra da tiyatro yapmaya başladım.
Neden Türkiye’ye gelmeyi düşündünüz? Almanya’da oyunculuk konusunda ilerleyemez miydiniz?
- Bundan birkaç sene önce “Acaba Türkiye’de oyunculuk yapabilir miyim? Nasıl olur” diye düşünüyordum. Ben zaten yarı Türk’üm. Babam Türk, annem Alman. Almanya’da tabii ki iş yapıyordum. Ama ben oyuncuyum ve bu mesleği yapacaksam başka ülkelerde de şansımı değerlendirmem gerekiyordu. Düşündüm, benim için en yakın ülke neresiydi; Türkiye! Ben de buraya geldim.
HÜRREM’LE BİRLİKTE TÜRKÇE ÖĞRENİYORUZ
Niye Hollywood düşünmediniz, bütün oyuncuların hayali değil midir Hollywood?
- Ben hiç öyle büyük düşünmedim. Buraya gelmeden önce de tek endişem Türkçe’ydi. Maalesef benim Türkçe’m çok kötü. Bu yüzden bu hayalimin gerçekleşmeyeceğini düşünüyordum.
Ama şansınıza Hürrem de Türçe’yi iyi bilmiyor!
- Hürrem’le birlikte Türkçe öğreniyoruz. Senaryoyu ilk okuduğum zaman ne yazdığını tam olarak anlamıyordum. Anlayabilmek için düşünüp duruyordum. Ama artık anladım ki ben bu senaryolar sayesinde Türkçe öğreniyorum. Türkçe’min yavaş yavaş daha iyi olacağını biliyorum. Üç aydır buradayım. Önceden her zaman tercüme etmek gerekiyordu. şimdi bak seninle konuşabiliyorum!
İŞİN NE OLDUĞUNU SORMADAN BAVULUMU TOPLAYIP GELDİM
“Muhteşem Yüzyıl”dan nasıl haberdar oldunuz?
- Frankfurt’ta bir TV filmi çevirdim. Sonra tekrar Berlin’e, eve döndüm. “Acaba yeni işim ne olacak” diye düşünürken telefon çaldı. “Yarın İstanbul’da deneme çekimi var, gelir misin?” dendi. ış büyük mü, küçük mü, insanlar beğenir mi, beğenmez mi gibi şeyleri düşünmek için hiç vaktim yoktu. Bavulumu topladım ve geldim.
Arada bağlantıyı sağlayan kim? Ekibin sizden nasıl haberi olmuş?
- Oyuncu Ünal Silver benim arkadaşım. Almanya’da birkaç sene önce birlikte oynamıştık. Münih’te bir film setinde yeniden karşılaştık. “Türkiye’de çalışmak ister misin?” diye sordu. Türkçe’me güvenmiyordum ama “Evet çalışabilirim” dedim. Hürrem rolüne birini ararlarken, o diyor ki “Meryem film çekmiyor, belki oynayabilir”... Bunun üzerine beni İstanbul’a deneme çekimine çağırdılar.
Şanslı mısınızdır hep?
- Hayatta mutlu olduğum da, üzüldüğüm de zamanlar oldu. Normal bir insanım ve ben de herkes gibi ağlıyorum. Ama ben çok inançlı bir insanım ve hep her şey iyi olacak diye düşünüyorum. Ama “Ben şanslı biriym” demem, çünkü hayat inişli çıkışlı.
İSTANBUL’A GELECEĞİMİ BABAMA SÖYLEMEDİM
İstanbul’a geleceğinizi öğrenince babanız ne dedi?
- Söylemedim ki! Sürpriz olsun istedim. Çünkü oyuncusun ve birçok deneme çekimine katılıyorsun. 100 tane deneme çekiminden ancak birkaç tanesine seçiliyorsun. Aileme işin olmadığını anlatmak çok can sıkıcı. O yüzden ben “Olursa anlatırım” diye düşündüm.
Ve oldu!
- Role seçildiğim halde evdekilere söylemedim. Türkiye’de Hürrem kim oluyor kimse bilmiyordu. ılk fragmandan sonra söyledim. Babama gerçekten büyük bir sürpriz oldu. Çok şaşırdı. “Benim kızım Hürrem Sultan oluyor” diye.
HAYATIN EN CESUR KARARI TÜRKİYE’YE GELMEK OLDU
Zorluyor mu Hürrem sizi?
- Hürrem çok kuvvetli bir kadın ve çok cesur. Çok değişken. Ne zaman kızacağı, nasıl tepki vereceği belli değil. Her zaman bomba gibi ve patlamaya hazır! Böyle bir kadını oynamak kuvvet gerektiriyor.
Hayattaki en cesur kararınız ne?
- Türkiye’ye gelme kararım bugüne dek aldığım en cesur karar.
Hürrem Sultan’la ilgili nasıl bir araştırma yaptınız?
- İnternetten ve kitaplardan yararlandım. Bir de dizinin senaristi Meral Okay’la çok konuştum. O çok entelektüel bir kadın.
Peki Hürrem ruhunuza girdi mi, Hürrem’leştiniz mi?
- Setteyken evet. Ama tabii ki aralarda yine bir nefes alıp Meryem oluyorum.
AŞK ACI DEĞİL MUTLULUK VERMELİ
Peki aşkta Hürrem gibi aklınıza koyduğunuzu yapar mısınız?
- Eğer bir yerlerde kaderimdeki insan varsa, bir gün çıkıp gelecek ve her şey çok güzel olacak diye düşünüyorum. Aşk mutluluk veren bir şey olmalı. Zor bir şey olmasını istemiyorum. Kavga değil aşk gelsin gelecekse.
O zaman Hürrem gibi tutku beklemeyelim sizden; daha romantik, yumuşak yaşıyorsunuz değil mi?
- Her insan, içimizdeki farklı bir şeyi ortaya çıkarır. Annenle başka türlü konuşursun, arkadaşınla başka, kardeşinle başka... Kim bilir belki karşıma bir insan çıkacak ve çok tutkulu bir aşk yaşayacağım. şimdi bilemiyorum tabii çünkü kimse yok hayatımda.
EN KÜÇÜK BEN OLDUĞUM İÇİN AİLEM ÇOK ÜSTÜME DÜŞÜYOR
İstanbul’da evde mi yoksa otelde mi kalıyorsunuz?
- Evde kalıyorum ve çok mutluyum. Normal bir hayat yaşıyorum.
Nedir sizin normaliniz?
- Uzanıp caz müzik dinliyorum. Caz beni rahatlatıyor ve biraz kafam dağılıyor.
Aileniz Türkiye’ye dönmeyi düşünüyor mu?
- Hayır. Annem ve babam orada çalışıyor. Ama senede bir iki kere Türkiye’ye geliyorlar.
Kardeşleriniz var mı?
- İki ağabey ve bir ablam var. Ben en küçüğüm.
En küçük çocuk olmak nasıl?
- Büyükler benim yolumu açtılar, bu yüzden rahatım. Ama hayatta bir de madalyonun öteki yüzü var. Beni hep korumaya çalışıyorlar, çok üstüme düşüyorlar.
HÜRREM SADECE ÖLÜMÜN DURDURABİLECEĞİ BİR KADIN
Siz de gerçek hayatta Hürrem kadar hırslı mısınızdır?
- Kafama bir şey koyduğum zaman önce bir yol çizerim kendime. O yol doğrultusunda hareket ederim. Bu yolu kat ettikçe de çok daha fazla çalışırım. Hürrem’le aramdaki farklardan biri de sanırım bu. Ben daha kaderci biriyim ama, akışına bırakırım. Hürrem’i ise ancak ölüm durdurur.
BANA “LOKUM GİBİ KIZSIN” DEDİKLERİNDE ÇOK ŞAŞIRDIM
Dizinin reytingleri çok iyi ama bir grup insan tarafından da çok eleştiriliyor. Rahatsız oluyor musunuz bu durumdan?
- Ben sadece “Muhteşem Yüzyıl” izleyicilerine önem veriyorum, diğerleri benim için önemli değil. Dışarıya çıktığımda insanlar bana çok iyi davranıyorlar, benimle konuşuyorlar. Geçen gün restoranda kadınlar yanıma gelip “Yüzüğün niye parmağında değil? Çalındı mı, bulunmadı mı hâlâ” gibi sorular sordular. “Muhteşem Yüzyıl” seyircisi çok tatlı. Bu arada Türkçe’de ilk zamanlar çok şaşırıyordum bir insana tatlı, lokum denilmesine. Bana “Lokum gibi kızsın” dediler çünkü. Yiyecek ismi diye çok şaşırdım.
DÖRT GÜNDE HAYATIM TAMAMEN DEĞİŞTİ
Böyle bir karar için çok erken ama dizi bittikten sonra yeni teklifler doğrultusunda Türkiye’de kalmayı, burada yaşamayı düşünür müsünüz?
- Bu konuda hiçbir şey düşünmedim. Çünkü sadece üç aydır buradayım. Her şey dört günde oldu ve dört günde hayatım komple değişti. Deneme çekimine çağırdılar, role seçildim ve çekimler başladı! Her şey çok çabuk gelişti. şu an sadece işe konsantre oluyorum. Zaten set saatleri çok uzun, devamlı çalışıyoruz.
Pınar Yılmazerler/Hürriyet
Nerelerdeydiniz bu zamana kadar?
- Neredeydim? Almanya’daydım.
Orada mı oyunculuk yapıyordunuz?
- Tabii. Ben Almanya’da oyunculuk okudum. Almanya’da çocukların yeteneklerine göre gittikleri okullar var. Kimi spor, kimi sanat ağırlıklı. Benim eğitimim de sanat ağırlıklıydı. Oyunculuk eğitiminden sonra da tiyatro yapmaya başladım.
Neden Türkiye’ye gelmeyi düşündünüz? Almanya’da oyunculuk konusunda ilerleyemez miydiniz?
- Bundan birkaç sene önce “Acaba Türkiye’de oyunculuk yapabilir miyim? Nasıl olur” diye düşünüyordum. Ben zaten yarı Türk’üm. Babam Türk, annem Alman. Almanya’da tabii ki iş yapıyordum. Ama ben oyuncuyum ve bu mesleği yapacaksam başka ülkelerde de şansımı değerlendirmem gerekiyordu. Düşündüm, benim için en yakın ülke neresiydi; Türkiye! Ben de buraya geldim.
HÜRREM’LE BİRLİKTE TÜRKÇE ÖĞRENİYORUZ
Niye Hollywood düşünmediniz, bütün oyuncuların hayali değil midir Hollywood?
- Ben hiç öyle büyük düşünmedim. Buraya gelmeden önce de tek endişem Türkçe’ydi. Maalesef benim Türkçe’m çok kötü. Bu yüzden bu hayalimin gerçekleşmeyeceğini düşünüyordum.
Ama şansınıza Hürrem de Türçe’yi iyi bilmiyor!
- Hürrem’le birlikte Türkçe öğreniyoruz. Senaryoyu ilk okuduğum zaman ne yazdığını tam olarak anlamıyordum. Anlayabilmek için düşünüp duruyordum. Ama artık anladım ki ben bu senaryolar sayesinde Türkçe öğreniyorum. Türkçe’min yavaş yavaş daha iyi olacağını biliyorum. Üç aydır buradayım. Önceden her zaman tercüme etmek gerekiyordu. şimdi bak seninle konuşabiliyorum!
İŞİN NE OLDUĞUNU SORMADAN BAVULUMU TOPLAYIP GELDİM
“Muhteşem Yüzyıl”dan nasıl haberdar oldunuz?
- Frankfurt’ta bir TV filmi çevirdim. Sonra tekrar Berlin’e, eve döndüm. “Acaba yeni işim ne olacak” diye düşünürken telefon çaldı. “Yarın İstanbul’da deneme çekimi var, gelir misin?” dendi. ış büyük mü, küçük mü, insanlar beğenir mi, beğenmez mi gibi şeyleri düşünmek için hiç vaktim yoktu. Bavulumu topladım ve geldim.
Arada bağlantıyı sağlayan kim? Ekibin sizden nasıl haberi olmuş?
- Oyuncu Ünal Silver benim arkadaşım. Almanya’da birkaç sene önce birlikte oynamıştık. Münih’te bir film setinde yeniden karşılaştık. “Türkiye’de çalışmak ister misin?” diye sordu. Türkçe’me güvenmiyordum ama “Evet çalışabilirim” dedim. Hürrem rolüne birini ararlarken, o diyor ki “Meryem film çekmiyor, belki oynayabilir”... Bunun üzerine beni İstanbul’a deneme çekimine çağırdılar.
Şanslı mısınızdır hep?
- Hayatta mutlu olduğum da, üzüldüğüm de zamanlar oldu. Normal bir insanım ve ben de herkes gibi ağlıyorum. Ama ben çok inançlı bir insanım ve hep her şey iyi olacak diye düşünüyorum. Ama “Ben şanslı biriym” demem, çünkü hayat inişli çıkışlı.
İSTANBUL’A GELECEĞİMİ BABAMA SÖYLEMEDİM
İstanbul’a geleceğinizi öğrenince babanız ne dedi?
- Söylemedim ki! Sürpriz olsun istedim. Çünkü oyuncusun ve birçok deneme çekimine katılıyorsun. 100 tane deneme çekiminden ancak birkaç tanesine seçiliyorsun. Aileme işin olmadığını anlatmak çok can sıkıcı. O yüzden ben “Olursa anlatırım” diye düşündüm.
Ve oldu!
- Role seçildiğim halde evdekilere söylemedim. Türkiye’de Hürrem kim oluyor kimse bilmiyordu. ılk fragmandan sonra söyledim. Babama gerçekten büyük bir sürpriz oldu. Çok şaşırdı. “Benim kızım Hürrem Sultan oluyor” diye.
HAYATIN EN CESUR KARARI TÜRKİYE’YE GELMEK OLDU
Zorluyor mu Hürrem sizi?
- Hürrem çok kuvvetli bir kadın ve çok cesur. Çok değişken. Ne zaman kızacağı, nasıl tepki vereceği belli değil. Her zaman bomba gibi ve patlamaya hazır! Böyle bir kadını oynamak kuvvet gerektiriyor.
Hayattaki en cesur kararınız ne?
- Türkiye’ye gelme kararım bugüne dek aldığım en cesur karar.
Hürrem Sultan’la ilgili nasıl bir araştırma yaptınız?
- İnternetten ve kitaplardan yararlandım. Bir de dizinin senaristi Meral Okay’la çok konuştum. O çok entelektüel bir kadın.
Peki Hürrem ruhunuza girdi mi, Hürrem’leştiniz mi?
- Setteyken evet. Ama tabii ki aralarda yine bir nefes alıp Meryem oluyorum.
AŞK ACI DEĞİL MUTLULUK VERMELİ
Peki aşkta Hürrem gibi aklınıza koyduğunuzu yapar mısınız?
- Eğer bir yerlerde kaderimdeki insan varsa, bir gün çıkıp gelecek ve her şey çok güzel olacak diye düşünüyorum. Aşk mutluluk veren bir şey olmalı. Zor bir şey olmasını istemiyorum. Kavga değil aşk gelsin gelecekse.
O zaman Hürrem gibi tutku beklemeyelim sizden; daha romantik, yumuşak yaşıyorsunuz değil mi?
- Her insan, içimizdeki farklı bir şeyi ortaya çıkarır. Annenle başka türlü konuşursun, arkadaşınla başka, kardeşinle başka... Kim bilir belki karşıma bir insan çıkacak ve çok tutkulu bir aşk yaşayacağım. şimdi bilemiyorum tabii çünkü kimse yok hayatımda.
EN KÜÇÜK BEN OLDUĞUM İÇİN AİLEM ÇOK ÜSTÜME DÜŞÜYOR
İstanbul’da evde mi yoksa otelde mi kalıyorsunuz?
- Evde kalıyorum ve çok mutluyum. Normal bir hayat yaşıyorum.
Nedir sizin normaliniz?
- Uzanıp caz müzik dinliyorum. Caz beni rahatlatıyor ve biraz kafam dağılıyor.
Aileniz Türkiye’ye dönmeyi düşünüyor mu?
- Hayır. Annem ve babam orada çalışıyor. Ama senede bir iki kere Türkiye’ye geliyorlar.
Kardeşleriniz var mı?
- İki ağabey ve bir ablam var. Ben en küçüğüm.
En küçük çocuk olmak nasıl?
- Büyükler benim yolumu açtılar, bu yüzden rahatım. Ama hayatta bir de madalyonun öteki yüzü var. Beni hep korumaya çalışıyorlar, çok üstüme düşüyorlar.
HÜRREM SADECE ÖLÜMÜN DURDURABİLECEĞİ BİR KADIN
Siz de gerçek hayatta Hürrem kadar hırslı mısınızdır?
- Kafama bir şey koyduğum zaman önce bir yol çizerim kendime. O yol doğrultusunda hareket ederim. Bu yolu kat ettikçe de çok daha fazla çalışırım. Hürrem’le aramdaki farklardan biri de sanırım bu. Ben daha kaderci biriyim ama, akışına bırakırım. Hürrem’i ise ancak ölüm durdurur.
BANA “LOKUM GİBİ KIZSIN” DEDİKLERİNDE ÇOK ŞAŞIRDIM
Dizinin reytingleri çok iyi ama bir grup insan tarafından da çok eleştiriliyor. Rahatsız oluyor musunuz bu durumdan?
- Ben sadece “Muhteşem Yüzyıl” izleyicilerine önem veriyorum, diğerleri benim için önemli değil. Dışarıya çıktığımda insanlar bana çok iyi davranıyorlar, benimle konuşuyorlar. Geçen gün restoranda kadınlar yanıma gelip “Yüzüğün niye parmağında değil? Çalındı mı, bulunmadı mı hâlâ” gibi sorular sordular. “Muhteşem Yüzyıl” seyircisi çok tatlı. Bu arada Türkçe’de ilk zamanlar çok şaşırıyordum bir insana tatlı, lokum denilmesine. Bana “Lokum gibi kızsın” dediler çünkü. Yiyecek ismi diye çok şaşırdım.
DÖRT GÜNDE HAYATIM TAMAMEN DEĞİŞTİ
Böyle bir karar için çok erken ama dizi bittikten sonra yeni teklifler doğrultusunda Türkiye’de kalmayı, burada yaşamayı düşünür müsünüz?
- Bu konuda hiçbir şey düşünmedim. Çünkü sadece üç aydır buradayım. Her şey dört günde oldu ve dört günde hayatım komple değişti. Deneme çekimine çağırdılar, role seçildim ve çekimler başladı! Her şey çok çabuk gelişti. şu an sadece işe konsantre oluyorum. Zaten set saatleri çok uzun, devamlı çalışıyoruz.
Pınar Yılmazerler/Hürriyet