DOĞAN GRUBU YAZARLARINI YAZMAZSAK, "DENEY FARELERİ"Nİ YAZARIZ!..YENİ ŞAFAK YAZARI SALİH TUNA'DAN KIZDIRACAK SÖZLER!..
Muhterem Ahmet Arsan'ın, "Eğer Doğan Grubu batarsa, mütemadiyen Hürriyet yazarlarına çakan Salih Tuna ne yazacak?.." mealindeki sorusuna naçizane cevabımdır.
Şayet reenkarnasyon batıl inanç olmasaydı, farelere musallat olan bilim insanlarını "deney faresi" şeklinde yaratmasını Cenabı Allah'tan niyaz ederdim.
Ah o zaman ben bir bilim adamı olacaktım ki; önceki hayatlarında farelere yaptıklarının hesabını bir bir soracaktım!
Çünkü...
Cehenneme direk olası bu "bilim insanları" zavallı farecikleri öyle hallere sokmuşlardır ki; içlerinde hapçısı, eroinmanı, kalp hastası, obezi, veremi, kanseri, manyağı, psikopatı, homoseksüeli, velhasıl, ne ararsanız vardır.
Pardon, duyamadım Şinasi? "Fareler homoseksüel olmaz mı..." dedin?
Olur, niye olmasın, da, hassaten bunu merak etmen biraz enteresan.
Lakin mademki sordun izah etmeye çalışayım.
Diyelim ki, akşam eşiyle kavga etmiş bir bilim adamının "Bu kadınlar niye böyle?.." sorusu zihninde canlanmış!
Ne yapacak?
Sorusuna cevap arayacak tabii.
Peki nerde?
Laboratuarda elbette. Zira ampirik bilgiye ulaşmanın yolu bu!
Unutma: Soruyu bilim adamları sorar, kabak (genellikle) farelerin başına patlar; kaide budur.
Hayır Şinasi "olay" zannettiğin gibi değil; farenin genleriyle filan oynanıyor hepsi bu, heyecanlanma! ( Hadi şimdi git yat Şinasi; normal okurları daha fazla bekletemem. )
Sıkı durun: Farelere yapılan fenalıklar arasında en müstekreh olanına geldi sıra.
Geçenlerde NASA'da yerçekimsiz simülatörle yapılan deneyde, farelerin havada asılı durmaları sağlanmış.
Hani, "Fareler yerçekimine meydan okudu..." manşetleriyle medyada yer almıştı.
Şu hale bakın:
Havada asılı kaldığı için zavallı farecik kafayı yemiş, bizim aklıevvel medyamız "meydan okumaktan" bahsediyor!
Ne meydan okuması lan!
İlk denemede oryantasyonunu yitiren fare, havada dönme dolap olmuş da, sakinleştirici verilerek ancak ikinci deneme yapılabilmiş.
Hey kurban olduğum Allah, medyadaki bu arkadaşlarımıza ne kadar akıl verdiyse, mahut bilim adamlarına da o kadar insaf vermiş.
Zavallı fareciğe "Allah öldürür dünyadan alır, sen beni öldürdün hayatta bıraktın..." çaresizliği yaşatmak nasıl bir gavurluktur yahu?
Hayır yani, "yerçekimsiz ortam deneyi" için fareye ne gerek var? Herhangi bir cisim işlerini görmez mi?
Görür elbet, görür de, keyfini çıkaramazlar ki!
Nasıl ki, elektrik verdiklerinde, mikrop zerk ettiklerinde, labirentlere soktuklarında farelerin yaşadığı çaresizliğin keyfini çıkarıyorlar aynen öyle!
Farelere yapmadıkları eziyet kalmadı!
Bilim dünyasında, önce "ilaç" üretip, sonra da bu "ilaca" uygun hastalık bulmak gibi hiç umulmadık "gelişmeler" yaşandığında da, yine "deney farelerine" işbaşı yaptırırlar.
Bunca eziyete rağmen sadra şifa bir şey buldukları da yok!
Mesela, bir çare bulsalar ya şu sigaraya; hem içelim, hem de sağlığımıza zarar vermesin.
Olmaz değil mi?
Zavallı farecikleri havada tutmaya gelince oluyor ama!
İmdi, diyeceksiniz ki, bu yazının Ahmet Hakan'la alakası ne?
Şudur:
Muhterem Ahmet Arsan'ın, "Eğer Doğan Grubu batarsa, mütemadiyen Hürriyet yazarlarına çakan Salih Tuna ne yazacak?.." mealindeki sorusuna naçizane cevabımdır. ( Pazartesi günkü yazımı Başbakanın kongre konuşmasına ayırdığım için haliyle bugüne kaldı. )
Demem o ki; Ahmet Hakan kardeşimin sevimli müstearı müsterih olsun; Doğan Grubu yazarlarını yazmazsak, "deney fareleri"ni yazarız.
Mahut bilim adamlarının manyaklıkları bitmeyeceği için bir hayli münbit olan "deney fareleri" mevzuu tükense de, Allah'a çok şükür mahlûkat çok.
Ha, derseniz ki, "Ahmet Hakan mı, deney faresi mi daha çok rating getirir?..", orasını bilemem.
Zira elimizde veri yok.
Başlığını "Ahmet Hakan" koyup "deney faresi"ni anlattığımız bu yazının, başlığına "Deney faresi" atıp Ahmet Hakan'ı anlatacağımız yazıdan farkını "ölçebilirsek" bir veri elde edebiliriz belki.
Salih Tuna/YENİ ŞAFAK