DOĞAN GRUBU YAZARLARI ''AYDIN DOĞAN'IN KÖPEKLERİ'' LAFINI YALAYIP YUTTU MU?

Adamın teki, bizim için “Aydın Doğan'ın köpekleri” diye yazmış. Ertuğrul Özkök yakınıyordu geçen günkü yazısında.

Yalayıp yuttuk mu?

ADAMIN teki, bizim için “Aydın Doğan’ın köpekleri” diye yazmış.

Ertuğrul Özkök yakınıyordu geçen günkü yazısında.
“Hiçbirimiz buna bir cevap vermedik” diyordu.
“Yalayıp yuttuk” diyordu.

Peki ne yapacaktık Ertuğrul Bey?
“Köpek” diyenle, “puşt” diyenle, “şişman” diyenle, “karı kız peşinde koşuyor” diyenle, “cinsel sapık” diyenle laf mı yarıştırılır?
Ne yani?
“Laf ebeliğiyse, al sana laf ebeliği” diyerek edepsizlik karşısında edepsizlik mi yapacağız?
O “eşek” diyecek, biz lafın altında kalmamak için “sensin eşek” mi diyeceğiz?
İyi de o, “eşek oğlu eşek” dediğinde biz lafın altında kalmamak için ne diyeceğiz?
Sürekli el mi yükselteceğiz?
“Edep” ve “seviye” diye bir eşik bellemek, “laf altında kalmak” ya da yalayıp yutmak anlamına mı gelir?

Ertuğrul Bey, siz şimdi diyeceksin ki:
“Ama adam bize her gün sövüyor. Bizse susuyoruz. Bir sustuk, iki sustuk, üç sustuk... Dördüncüde de susacak mıyız?”
Evet, susacağız.
Adamların, bizim ölçüyü kaçırmamız için yaptıkları tahriklere gelmeyeceğiz.
Bir noktadan sonra muhatap almayacağız.
Laf çarpıtmalarını, söylemediklerimizi söylemişiz gibi yazmalarını, küfürlerini, hakaretlerini yok sayacağız.
“Adam her gün bize küfrediyor, susacak mıyız?” sorusunun içerdiği tuzağa düşmeyeceğiz.
Susacağız ve bu durumu bir “Yeni Türkiye gerçeği” olarak kayda geçireceğiz.

“İyi ama o zaman Oktay Ekşi neden istifa etti?” diye sorabilirsiniz.
Cevabım şudur:
Biz “Yeni Türkiye gerçeği” dediğimiz bu çarpık olguya teslim olmadık ki.
Bunu “veri” olarak kabul etmedik ki.
Görmüyor musunuz?
“Yeni Türkiye”nin adamları, “yeni Türkiye’nin icapları”nı yerine getiriyorlar.
Küfrediyorlar, hakaret ediyorlar, seviye düşüklüğü örnekleri veriyorlar.
Bu devir, böyle bir devir...
Bizim buna karşı...
Edep kıstasını, seviye ölçüsünü, adap eşiğini aşmamamız gerekiyor.
Çünkü bu devir bittiğinde elimizde bunlar kalacak.

Ahmet Hakan/Hürriyet