''DOĞAN GRUBU OTURUP İYİ DÜŞÜNSÜN..ASIL YANDAŞ KİM? ÇÜNKÜ O GRUPTA 40 HASAN CEMAL VAR!''
Hıncal Uluç'tan Hasan Cemal'e şok yazı. Uluç'un zehir zemberek kaleme aldığı bu yazıya neden olan olay ne? İşte o yazı.
Bizim medyadan açık mektup!..
Sevgili Hasan Cemal, Ben Doğan Medya Gurubu tarafından ısrarla, ama ne ısrarla "Yandaş" diye ilan edilen Sabah gazetesinden Hıncal Uluçum.. Sen, tarafsız da değil, muhalif, muhalif olduğu için de milyarlarca lira vergi ile cezalandırılan medyadan Hasan Cemalsin ..
40 yıllık dostuz ve meslektaşız aslında.. 40ıncı meslek yılına katılmış ve oradaki kısa konuşmamda "Keşke yazar olacağına futbolcu kalsaydı" demiştim hani.. Son zamanlarda bu inancım kuvvetleniyor..
Şimdi ben "Yandaş" gazetenin yazarı "Bu Anayasa oylaması önüme gelirse, tereddüt etmez Hayır derim" diye yazdım. Ayni gün senin yazın yayınlandı.. "Matbaaya direnir gibi direniyorlar" diye..
İktidar bir tasarı hazırlıyor.. Ben, Yandaş "Hayır" diyorum.. Sen, hadi muhalif demiyeyim, "Tarafsız" Hasan Cemal "Hayır" diyenleri, bu ülkeye matbaayı getirenlere direnenler kadar geri kafalı ve tutucu ilan ediyor, iktidar tasarısına alkış tutuyorsun. Vay anasını Sayın Seyirciler..
Sevgili Hasan Cemal,
Yazında dünyadan örnekler getirerek, Türkiyeye getirilmesi düşünülen sistemi savunuyorsun..
Bir örneğin şöyle..
"Amerikada anayasal yargıyı temsil eden Yüksek Mahkeme üyelerinin tamamı, Başkan tarafından Senatonun onayıyla ömür boyu seçilir.
Ve aklı başında hiçbir kul çıkıp da, bu seçim modelleri yüzünden bu ülkelerde yargının bağımsız olmadığını ya da yargının siyasallaştırıldığını, yargının hükümetlerce kullanıldığını öne sürmez."
Şimdi aklı başında olmayan bir "Kul" olarak, senden akıl rica ediyorum Sevgili ve Akıllı Kul Hasan Cemal..
Örnek verdiğin Amerikada Yüksek Mahkeme Üyesi tayin eden Başkan ile, Türkiyede ayni seçimi yapacak Cumhurbaşkanı, o makamlara nasıl seçildiler?..
Obamayı kim seçti?.
Gösterilen adaylar arasından Amerikan halkı..
Adayları kim seçti?.
Onları aday gösteren partinin bütün eyaletlerdeki bütün üyeleri, hem de ayrı ayrı günlerde sandık başına gittiler ve oy kullandılar. Aday seçimi aylar süren titiz bir seçim sonucu oldu.
Yani Sevgili Hasan Cemal,
Adayları da halk belirledi, Başkanı da, Amerikada..
Peki Türkiyede, Abdullah Gülü kim aday gösterdi?.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan!.. Kim seçti?.
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekilleri..
Onları kim seçti?..
Halk!..
Peki kim aday gösterdi?. Partileri..
Nasıl gösterdi?.
Parti liderleri bir odaya kapandılar ve tek başlarına listeleri hazırladılar.. Tek başlarına.
Yani kimin milletvekili olacağına üç kişi karar verdi.. Recep Tayyip Erdoğan, Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli..
Gül iktidar partisi oyları ile seçildi.
Yani Sevgili Hasan Cemal..
Aday gösteren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.. Oy veren vekilleri teker teker seçen de AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan..
Sakın yanlış anlama..
Erdoğan ve Gül güncel de ondan.. Yoksa aslında benim konuştuğum sistem..
Ahmet Necdet Sezer nasıl seçildi hatırla.. Ne dedi Bülent Ecevit?..
"Vakit daralıyordu. Beş dakika kalmıştı, birden aklıma Ahmet Necdet Sezer adı geldi.."
Beş dakka kala, Ecevitin aklına geldi diye Sezer Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı oldu. Benim adım aklına gelse, ben olacaktım..
Ecevitin adayı Sezeri kimler seçti?..
Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz tarafından teker teker seçilip Meclise adeta atanan milletvekilleri..
Şimdi, hem de Siyasal Bilgiler okumuş, hem de bu ülkede Cumhuriyet, Sabah ve Milliyet gibi gazeteleri yönetmiş ve başyazarlığını yapmış senin gibi deneyimli bir gazeteci, bu Türkiyenin önüne o Amerika örneğini nasıl koyar?.
Üstelik Sevgili Hasan Cemal,
Örneğinde "Senatonun onayıyla" diyorsun.. Bizde Senato var mı?. Diyelim Meclis var.. Peki Amerika Kongresinde yüzde 10 diye bir baraj var mı?. Halkın çöpe atılan oyu var mı?.
Yüzde 10 barajın gerekçesi "Türkiye henüz hazır değil" diye açıklanıyor ve sen ses çıkarmıyor "Matbaaya direnir gibi direniyorlar, barajı kaldırmamak için" demiyorsun.. O zaman Türkiyenin hazır olmaması, demokrasinin temel ilkesi seçimlerde bile ödün vermek için geçerli oluyor da, Bağımsız Yargı üyelerinin en bağımsız seçiminde niye geçerli olmuyor peki? Ve sen önümüze "Amerika" örneği koyup "Matbaaya direnir gibi" diyorsun bir de..
Şu "Demokrasi" denen şeyi, senin istediğin gibi tepeden, senin istediğin konularda ve koşullarda tartışmak yerine, en temelinden, Adan Zye konuşmaya ve savunmaya var mısın, Sevgili Dostum!..
Türkiyede Temsili Demokrasi sistemi geçerli olduğuna göre, şu Temsilcilerin seçiminden başlasak, Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimine gelmeden önce..
Var mısın, söyle bakalım..
Yoksan, Doğan Gurubu oturup iyi düşünsün..
Asıl yandaş kim?.. Çünkü o gurupta 40 Hasan Cemal daha var, biliyorsun!..
Hıncal Uluç/Sabah
Sevgili Hasan Cemal, Ben Doğan Medya Gurubu tarafından ısrarla, ama ne ısrarla "Yandaş" diye ilan edilen Sabah gazetesinden Hıncal Uluçum.. Sen, tarafsız da değil, muhalif, muhalif olduğu için de milyarlarca lira vergi ile cezalandırılan medyadan Hasan Cemalsin ..
40 yıllık dostuz ve meslektaşız aslında.. 40ıncı meslek yılına katılmış ve oradaki kısa konuşmamda "Keşke yazar olacağına futbolcu kalsaydı" demiştim hani.. Son zamanlarda bu inancım kuvvetleniyor..
Şimdi ben "Yandaş" gazetenin yazarı "Bu Anayasa oylaması önüme gelirse, tereddüt etmez Hayır derim" diye yazdım. Ayni gün senin yazın yayınlandı.. "Matbaaya direnir gibi direniyorlar" diye..
İktidar bir tasarı hazırlıyor.. Ben, Yandaş "Hayır" diyorum.. Sen, hadi muhalif demiyeyim, "Tarafsız" Hasan Cemal "Hayır" diyenleri, bu ülkeye matbaayı getirenlere direnenler kadar geri kafalı ve tutucu ilan ediyor, iktidar tasarısına alkış tutuyorsun. Vay anasını Sayın Seyirciler..
Sevgili Hasan Cemal,
Yazında dünyadan örnekler getirerek, Türkiyeye getirilmesi düşünülen sistemi savunuyorsun..
Bir örneğin şöyle..
"Amerikada anayasal yargıyı temsil eden Yüksek Mahkeme üyelerinin tamamı, Başkan tarafından Senatonun onayıyla ömür boyu seçilir.
Ve aklı başında hiçbir kul çıkıp da, bu seçim modelleri yüzünden bu ülkelerde yargının bağımsız olmadığını ya da yargının siyasallaştırıldığını, yargının hükümetlerce kullanıldığını öne sürmez."
Şimdi aklı başında olmayan bir "Kul" olarak, senden akıl rica ediyorum Sevgili ve Akıllı Kul Hasan Cemal..
Örnek verdiğin Amerikada Yüksek Mahkeme Üyesi tayin eden Başkan ile, Türkiyede ayni seçimi yapacak Cumhurbaşkanı, o makamlara nasıl seçildiler?..
Obamayı kim seçti?.
Gösterilen adaylar arasından Amerikan halkı..
Adayları kim seçti?.
Onları aday gösteren partinin bütün eyaletlerdeki bütün üyeleri, hem de ayrı ayrı günlerde sandık başına gittiler ve oy kullandılar. Aday seçimi aylar süren titiz bir seçim sonucu oldu.
Yani Sevgili Hasan Cemal,
Adayları da halk belirledi, Başkanı da, Amerikada..
Peki Türkiyede, Abdullah Gülü kim aday gösterdi?.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan!.. Kim seçti?.
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekilleri..
Onları kim seçti?..
Halk!..
Peki kim aday gösterdi?. Partileri..
Nasıl gösterdi?.
Parti liderleri bir odaya kapandılar ve tek başlarına listeleri hazırladılar.. Tek başlarına.
Yani kimin milletvekili olacağına üç kişi karar verdi.. Recep Tayyip Erdoğan, Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli..
Gül iktidar partisi oyları ile seçildi.
Yani Sevgili Hasan Cemal..
Aday gösteren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.. Oy veren vekilleri teker teker seçen de AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan..
Sakın yanlış anlama..
Erdoğan ve Gül güncel de ondan.. Yoksa aslında benim konuştuğum sistem..
Ahmet Necdet Sezer nasıl seçildi hatırla.. Ne dedi Bülent Ecevit?..
"Vakit daralıyordu. Beş dakika kalmıştı, birden aklıma Ahmet Necdet Sezer adı geldi.."
Beş dakka kala, Ecevitin aklına geldi diye Sezer Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı oldu. Benim adım aklına gelse, ben olacaktım..
Ecevitin adayı Sezeri kimler seçti?..
Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz tarafından teker teker seçilip Meclise adeta atanan milletvekilleri..
Şimdi, hem de Siyasal Bilgiler okumuş, hem de bu ülkede Cumhuriyet, Sabah ve Milliyet gibi gazeteleri yönetmiş ve başyazarlığını yapmış senin gibi deneyimli bir gazeteci, bu Türkiyenin önüne o Amerika örneğini nasıl koyar?.
Üstelik Sevgili Hasan Cemal,
Örneğinde "Senatonun onayıyla" diyorsun.. Bizde Senato var mı?. Diyelim Meclis var.. Peki Amerika Kongresinde yüzde 10 diye bir baraj var mı?. Halkın çöpe atılan oyu var mı?.
Yüzde 10 barajın gerekçesi "Türkiye henüz hazır değil" diye açıklanıyor ve sen ses çıkarmıyor "Matbaaya direnir gibi direniyorlar, barajı kaldırmamak için" demiyorsun.. O zaman Türkiyenin hazır olmaması, demokrasinin temel ilkesi seçimlerde bile ödün vermek için geçerli oluyor da, Bağımsız Yargı üyelerinin en bağımsız seçiminde niye geçerli olmuyor peki? Ve sen önümüze "Amerika" örneği koyup "Matbaaya direnir gibi" diyorsun bir de..
Şu "Demokrasi" denen şeyi, senin istediğin gibi tepeden, senin istediğin konularda ve koşullarda tartışmak yerine, en temelinden, Adan Zye konuşmaya ve savunmaya var mısın, Sevgili Dostum!..
Türkiyede Temsili Demokrasi sistemi geçerli olduğuna göre, şu Temsilcilerin seçiminden başlasak, Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimine gelmeden önce..
Var mısın, söyle bakalım..
Yoksan, Doğan Gurubu oturup iyi düşünsün..
Asıl yandaş kim?.. Çünkü o gurupta 40 Hasan Cemal daha var, biliyorsun!..
Hıncal Uluç/Sabah