DOĞAN GRUBU HİNDİSTAN'DA NEDEN KRİZE NEDEN OLDU?

Doğan Grubu Hindistan'da krize sebep oldu! Türk gazeteciler ne yaptı?

Hindistan'da Dünya Gazeteler Derneği (WAN)'nin 2009 zirvesine katılan Zaman yazarı Abdülhamit Bilici, Doğan Grubu'nun Hindistan atağını yazdı:

Doğan Grubu'nun Hindistan atağı!

Haydarabad-Tarihin en renkli, en gizemli olaylarına şahitlik eden bir şehrin oldukça tenha bir köşesinde, dijital medya, gazetelerin geleceği ve internet medyası gibi post-modern konuları konuşmak oldukça ilginç.

120 ülkedeki 18 binden fazla medya kurumunu çatısı altında toplayan Dünya Gazeteler Derneği (WAN)'nin 2009 zirvesine ev sahipliği yapan Haydarabad'dayız. Bir zamanlar, sürgündeki Osmanlı hanedanının kızlarıyla evlenerek şanlarını yücelten Türk asıllı Nizamlar tarafından yönetilen bağımsız bir devlet olan Haydarabad.

1956'da bu konumunu kaybeden şehir, bugün Hindistan'ın 28 eyaletinden biri olan Andhra Pradesh'in başkenti. Hindistan'ın önemli 5 metropol şehrinden biri. Bir eyalet diyoruz, ama bu, 1,3 milyar nüfuslu Hindistan'ın bir eyaleti. Dikkat edin, nüfusu Türkiye'den fazla: 80 milyon. Ülkenin bilgi teknolojisi üslerinden biri aynı zamanda. 25 haber kanalı ve onlarca günlük gazetesiyle ülkenin önemli medya merkezlerinden. Görme imkânımız olmadı, ama Hollywood'la yarışan, Bollywood'la rekabet eden bir sinema merkezi olduğu da söyleniyor.

Doğu'dan ve Batı'dan gazetecileri ve medya patronlarını bir araya getiren toplantı, yükselen Doğu ile yavaş yavaş gerilemeye başlayan Batı'yı birlikte görmek için de iyi bir fırsattı. Batılı gazeteciler, düşen tirajlardan, küresel krizin reklam gelirlerine etkisinden yakınırken, Asya'da gazetelere ilişkin tüm göstergeler yükselişteydi.Dünyadaki gazete satışlarının yüzde 60'ı 3 Asya ülkesindeydi: Japonya, Çin, Hindistan. Asyalı gazeteciler, gelir ve okuryazarlık oranındaki artışa paralel olarak pazarın daha da büyümesini bekliyordu.

Hemen yanı başımda oturan, Sakshi isimli gazete ile bir haber kanalının Haydarabadlı yöneticisinin anlattıkları, Doğu-Batı farkını tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyordu. Bir sene önce kurdukları gazete, 1,2 milyon tiraja ulaşmıştı. Haydarabad'da konuşulan Telegu dilinde yayınlanan gazete, 23 ayrı bölge için baskı yapıyor; Hindistan'ın Bombay, Yeni Delhi gibi önemli şehirlerinde satılıyor ve iyi kâr ediyordu. 4 centten satılan (Hindistan parasıyla 25 rupi) gazete, gelirinin yüzde 65'ini reklamdan elde ediyordu.

Halbuki Batı'daki durumu anlatan grafiklerde, Amerika'da reklam gelirlerinin yüzde 40, Avrupa'da yüzde 16 düştüğü görülüyordu. Böyle giderse, ancak 2013'te, 2008 rakamları belki yakalanacaktı. Bu kara tablo yüzünden Batılı patronların ortak sloganı, 'internette bedava gazeteye son'.

Bu yılki toplantının çarpıcı başlıklarından biri de misyon ile işin gerekleri arasındaki çelişki. Medyanın özgür ve bağımsız olması gerekiyordu, ama böyle olunca devletle, askerle, reklam verenle karşı karşıya geliyordu.

Bu açıdan ciddi sorunlar yaşayan Rusya, Zimbabve, Guatemala, Pakistan, Fas, Çin gibi ülkelerden meslektaşlarımızın yaşadıklarını dinlerken, zihinlerimizde Türkiye'de yaşananlar canlandı. Mesela Guatemalalı gazeteci Jose Rubber Zamora'nın darbelere ve siyasî kokuşmuşluğa karşı verdiği mücadele sırasında yaşadıkları tüyler ürperticiydi.

6-7 kez ölümden dönmüştü. Evi bombalanmış; 14 asker evine girip eşini kaçırmış; devlet ve asker tüm reklam kaynaklarını kurutmuş; asker aleyhine 50 dava açmış; kaçırılıp aşırı dozda ilaç verilerek şehir dışına atılmış... Ama Jose yılmamış, daha çok abonelerin desteğiyle yayına devam ediyor.

Tabii, ifade özgürlüğü adına bu kahramanlık örneklerinin anlatıldığı ortamda ironik olan, Doğan Grubu'nun vergi meselesini buraya da taşıması ve WAN gibi bir kurumun da konuya bu grubun penceresinden bakarak adeta Türkiye'yi, Zimbabve, Rusya gibi ülkeler arasında göstermesiydi.

Ayrıca WAN tarafından resmî açıklama yapılmadan önce, yönetimde bulunan Ertuğrul Özkök'ten çıktığı anlaşılan habere göre, WAN'ın, Ergenekon sanıkları Mustafa Balbay ve Neriman Aydın'ı da savunduğu anlaşılıyor.

Sabah, Star ve Zaman'dan toplantıya katılan Ergun Babahan, Bülent Keneş, Salih Memecan, Yavuz Baydar, Suna Vidinli ile birlikte WAN'ı bu tavrından dolayı yazılı ve sözlü olarak protesto ettik.

Umarız, bizim de üyesi olduğumuz saygın bir kurum olan WAN, yanlışından döner ve sadece Doğan penceresinden Türkiye'ye bakmaktan vazgeçer.

Abdülhamit Bilici/Zaman