DİNLE,KARANLIK GAZETE VAKİT'İN TERBİYESİZ HASAN'I!..POLEMİKTE SÖZ SIRASI AHMET HAKAN'DA!..
Ahmet Hakan dün kendisine ağır ithamlarda bulunan Hasan Karakaya'ya cevap için Wilhelm Reich'in ünlü eserine gönderme yaparak, "Dinle küçük adam" dedi.
Dinle küçük adam
DİNLE, karanlık gazete Vakit´in terbiyesiz Hasan´ı!
Yığınla hakaretine rağmen seni mahkemeye vermeyeceğim.
Çünkü...
Hem umurumda değilsin, hem de senin ne denli ahlak, terbiye ve nezaket yoksunu olduğunu mahkeme kararıyla tescil ettirmeye hiç mi hiç gerek duymuyorum.
Ne hedefimsin, ne de derdim...
Benim hedefim, "Vakit" adını verdiğiniz karanlık gazetenizi, her gün ibadet şuuruyla satın alan insanlardır.
Benim hedefim, senin gibi bir provokatörü uçağına alıp "Koçum Hasan" diye gaz verenlerdir.
Benim hedefim, yağdırdığın küfürler karşısında, "Aferin ulan Hasan! Bugün yine iyi sövmüşsün" diye sırtını kaşıyanlardır.
Çünkü...
Senin gibi bir terbiyesizin, Müslümanlık adına el değmemiş küfürler yağdırabilme cüretinin temel kaynağıdır bunlar.
Kısacası...
Sen hiç mühim değilsin...
Mühim olan sana "Aferin Hasan" diye gün geçtikçe daha da çirkefleşmene imkán tanıyanlardır...
Sana "Aferin Hasan" diyenler, senin gibi bir terbiyesizin, İslam karşıtları tarafından "Ulan Müslüman ahlakı dediğiniz bu mu?" diye malzeme yapıldığının farkında olmayabilirler...
Senin sevdirmeyip nefret ettirdiğini, yakınlaştırmayıp uzaklaştırdığını görmüyor olabilirler.
Ya da bal gibi farkındadırlar da senin gibi bir çirkef aracılığıyla yürek soğutmayı tercih ediyor olabilirler...
Sebep ne olursa olsun, benim senin şahsında onlara diyeceğim şudur:
Hasan orada küfür ettikçe ve İslami camia bu küfürler karşısında sessiz kaldıkça, yeşil sarıklı ulu hocaların Peygamber ahlakından söz etmelerinin hiçbir değeri olmayacaktır.
Hasan orada küfür ettikçe ve İslami camia bu küfürler karşısında sessiz kaldıkça, başkalarının "Göbeğini kaşıyan adam", "Bidon kafalı" gibi cümlelerine hiç kimse itiraz edemez.
Hasan orada küfür ettikçe ve İslami camia bu küfürler karşısında sessiz kaldıkça, bir İslam karşıtlığı propagandasının topyekun malzemesi sunulmuş olur.
Hasan orada küfür ettikçe ve Başbakan bu terbiyesizi uçağına almaya devam ettikçe, iktidardakilerin "Bize hakaret ediyorlar" diye yakınmaları anlamsızlaşır.
* * *
Dinle küçük adam!
Sen gerçekten ama gerçekten hiç mühim değilsin.
Ancak...
Haksızlık yapmayayım...
Mühim olduğun bir alan var:
Senin karanlık gazeten ve kirli kalemin, nice meczubu etkiliyor, harekete geçiriyor.
Senin gazetenin ve kaleminin "meczup etkilemek" gibi bir marifeti var.
O meczuplar ki, senin ve gazetenin dolduruşuna gelip bellerine taktıkları silahlarla adam öldürüyorlar.
Yaptığın her türlü iğrençlik, pislik ve terbiyesizlik karşısında, "Bu Hasan mülevves adamın tekidir! Müslümanlık adına yaptığı çirkeflikler karşısında Müslümanlık adına hareket ettiklerini söyleyenler bir şey demiyorsa koy ver gitsin" deyip geçebiliriz.
Ancak...
Şu meczup meselesinin hiç şakası yoktur.
Gazetenizde resminin üstüne çarpı attığınız adamların başına nelerin geldiğini biliyoruz.
Ve her cinayetin ardından senin ve patronun Mustafa´nın, nasıl da süt dökmüş kedi haline dönüştüğünü biliyoruz...
Yani...
Ölen öldüğüyle kalıyor...
Size de birkaç haftalık süt dökmüş kedi rolü oynamak düşüyor...
İşte olayın bu tarafı mühimdir.
Seni ancak bu yönünle ciddiye alabilirim...
* * *
Bak Hasan!
Sana bir şey daha söyleyeyim..
DİNLE, karanlık gazete Vakit´in terbiyesiz Hasan´ı!
Yığınla hakaretine rağmen seni mahkemeye vermeyeceğim.
Çünkü...
Hem umurumda değilsin, hem de senin ne denli ahlak, terbiye ve nezaket yoksunu olduğunu mahkeme kararıyla tescil ettirmeye hiç mi hiç gerek duymuyorum.
Ne hedefimsin, ne de derdim...
Benim hedefim, "Vakit" adını verdiğiniz karanlık gazetenizi, her gün ibadet şuuruyla satın alan insanlardır.
Benim hedefim, senin gibi bir provokatörü uçağına alıp "Koçum Hasan" diye gaz verenlerdir.
Benim hedefim, yağdırdığın küfürler karşısında, "Aferin ulan Hasan! Bugün yine iyi sövmüşsün" diye sırtını kaşıyanlardır.
Çünkü...
Senin gibi bir terbiyesizin, Müslümanlık adına el değmemiş küfürler yağdırabilme cüretinin temel kaynağıdır bunlar.
Kısacası...
Sen hiç mühim değilsin...
Mühim olan sana "Aferin Hasan" diye gün geçtikçe daha da çirkefleşmene imkán tanıyanlardır...
Sana "Aferin Hasan" diyenler, senin gibi bir terbiyesizin, İslam karşıtları tarafından "Ulan Müslüman ahlakı dediğiniz bu mu?" diye malzeme yapıldığının farkında olmayabilirler...
Senin sevdirmeyip nefret ettirdiğini, yakınlaştırmayıp uzaklaştırdığını görmüyor olabilirler.
Ya da bal gibi farkındadırlar da senin gibi bir çirkef aracılığıyla yürek soğutmayı tercih ediyor olabilirler...
Sebep ne olursa olsun, benim senin şahsında onlara diyeceğim şudur:
Hasan orada küfür ettikçe ve İslami camia bu küfürler karşısında sessiz kaldıkça, yeşil sarıklı ulu hocaların Peygamber ahlakından söz etmelerinin hiçbir değeri olmayacaktır.
Hasan orada küfür ettikçe ve İslami camia bu küfürler karşısında sessiz kaldıkça, başkalarının "Göbeğini kaşıyan adam", "Bidon kafalı" gibi cümlelerine hiç kimse itiraz edemez.
Hasan orada küfür ettikçe ve İslami camia bu küfürler karşısında sessiz kaldıkça, bir İslam karşıtlığı propagandasının topyekun malzemesi sunulmuş olur.
Hasan orada küfür ettikçe ve Başbakan bu terbiyesizi uçağına almaya devam ettikçe, iktidardakilerin "Bize hakaret ediyorlar" diye yakınmaları anlamsızlaşır.
* * *
Dinle küçük adam!
Sen gerçekten ama gerçekten hiç mühim değilsin.
Ancak...
Haksızlık yapmayayım...
Mühim olduğun bir alan var:
Senin karanlık gazeten ve kirli kalemin, nice meczubu etkiliyor, harekete geçiriyor.
Senin gazetenin ve kaleminin "meczup etkilemek" gibi bir marifeti var.
O meczuplar ki, senin ve gazetenin dolduruşuna gelip bellerine taktıkları silahlarla adam öldürüyorlar.
Yaptığın her türlü iğrençlik, pislik ve terbiyesizlik karşısında, "Bu Hasan mülevves adamın tekidir! Müslümanlık adına yaptığı çirkeflikler karşısında Müslümanlık adına hareket ettiklerini söyleyenler bir şey demiyorsa koy ver gitsin" deyip geçebiliriz.
Ancak...
Şu meczup meselesinin hiç şakası yoktur.
Gazetenizde resminin üstüne çarpı attığınız adamların başına nelerin geldiğini biliyoruz.
Ve her cinayetin ardından senin ve patronun Mustafa´nın, nasıl da süt dökmüş kedi haline dönüştüğünü biliyoruz...
Yani...
Ölen öldüğüyle kalıyor...
Size de birkaç haftalık süt dökmüş kedi rolü oynamak düşüyor...
İşte olayın bu tarafı mühimdir.
Seni ancak bu yönünle ciddiye alabilirim...
* * *
Bak Hasan!
Sana bir şey daha söyleyeyim..