DİNK CİNAYETİNDE SAVCILIK ÖRGÜT ŞEMASINA ULAŞTI!

Dink cinayetinde kamu görevlileri hakkında yürütülen soruşturmada yeni bilgiler elde eden savcılık, sorumlu örgütün şemasına ulaştı.

Öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili olarak, eski İstanbul Valisi Muammer Güler ve eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah gibi kamu görevlileri hakkında yürütülen soruşturmada sona yaklaşıldı.

Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yetkili olan savcı Muammer Akkaş’ın bir ay içinde iddianameyi mahkemeye göndereceği öğrenildi. Adli kaynaklar, savcılığın örgüt şemasını netleştirdiğini ifade ederken Zirve Yayınevi Katliamı’yla ilgili iddianame ve ek delillerin de savcı tarafından istendiği bildirildi.

Adli kaynaklardan alınan bilgilere göre, yaklaşık iki yıldır devam eden soruşturmada yeni bir aşamaya gelindi. Savcılığın, soruşturmayla ilgili şüphelilerin HTS kayıtlarının alınması için Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na yazdığı yazıya cevap geldi. Emniyet Müdürlüğü Bilişim Daire Başkanlığı da, şüphelilerin HTS kayıtlarıyla ilgili araştırmalarını tamamladı. Savcılık, şüpheliler ve iddia edilen örgütle ilgili belli bir şemaya ulaştı.

İddianame aralıkta hazır

Savcılık, şüphelilerle ilgili bilgi sahiplerinin ifadesine de başvurdu. İfadelerin ardından şüphelilere ilişkin oluşan tablonun daha da netleşmesiyle birlikte savcılığın önümüzdeki bir ay içinde şüphelilerin ifadesini alması bekleniyor. Soruşturmayla ilgili gerekli işlemlerin tamamlanmasının ardından savcılığın iddianameyi aralık ayında tamamlaması bekleniyor.

Dink, Zirve ve Santoro cinayetleri ayrı düşünülemez

Öte yandan, açılacak davanın kaderini değiştirecek bir gelişme daha yaşandı. Savcılık biri Alman, ikisi Türk üç Hıristiyan’ın ölümüyle sonuçlanan Malatya’daki Zirve Kitabevi Katliamı’yla ilgili iddianamelerde yaptığı incelemeyi tamamladı. Zirve Yayınevi’yle ilgili ek iddianamenin geçtiğimiz aylarda mahkemece kabul edilmesiyle birlikte Savcı Akkaş, Malatya’daki adli mercilere yazı yazarak iddianameyi resmî yollarla isteyecek. Bununla birlikte, soruşturmayla ilgili gerekli yazışmaların çoğunun tamamlandığı öğrenildi.

Zirve Yayınevi İddianamesi’nin resmî kanallarla istenecek olmasını çok önemli bir gelişme olarak değerlendiren Zirve Yayınevi davası avukatlarından Erdal Doğan, şunları söyledi: “Zirve iddianamesinde Hrant Dink ile ilgili bölümler var. Orada 2005 yılında Hrant Dink de dahil olmak üzere ‘misyoner çocukları’ gibi ifadelerle insanların nasıl hedef gösterildiği, ortamın nasıl zehirlendiği anlatılıyor. Son iddianamede de, İlker Çınar’ın ifadeleriyle devlet içinde özel harp denen bir yapının fotoğrafını görüyoruz. Orada, bütün bu ilişkilerin sivil ve asker ayrımı yapılmadan yürütüldüğü anlatılıyor. Hrant Dink cinayeti de bu davaya çok benzeyen bir organizasyonun ürünü. Hrant Dink cinayetinin arka planıyla Zirve Yayınevi katliamı arkasındaki yapılar kesinlikle ayrı düşünülemez. Dolayısıyla, Hrant Dink, Rahip Santoro cinayeti ve Zirve katliamını kesinlikle birbirinden ayıramazsınız. Ali Öz ile bu soruşturmadaki kamu görevlilerinin aynı davada yargılanması gerekiyor. İddianamenin istenecek olması soruşturmayla ilgili çok önemli bir gelişme.”

Yeterli delil var

Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu da davanın açılması için savcılığa üç ayrı dilekçe sunduklarını söyleyerek, “Biz, 2007 yılından beri bu cinayette kamu görevlilerinin olduğunu iddia ettik. Çok uzun zamandır bu davanın açılması için yeteri kadar delil olduğunu söylüyoruz. Savcılığın soruşturmayı tamamlayıp bir an önce davanın açılması için iddianameyi mahkemeye göndermesi gerekiyor” dedi. Avukat Cem Halavurt ise “Soruşturma en kısa zamanda sonlanmalı, davayla ilgili önümüzü görmek istiyoruz” diye konuştu.

Ailenin avukatları başvurdu

Dink ailesinin avukatları, cinayette ihmalleri olduğu gerekçesiyle, 30 kamu görevlisi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. İlk başta “görevi ihmal”den izin çıkmadı, soruşturma “cinayete yardım yataklık” ve “cinayete iştirak”ten yürütülmeye başlandı.