DİLİM TUTULDU, KALEMİM FELÇ OLDU! FEHMİ KORU'YU HAYRETE DÜŞÜREN GAZETECİLİK!
Star gazetesinde Taha Kıvanç mahlasıyla yazan Fehmi Koru'dan olay gazetecilik örneği...
Dilim tutuldu, kalemim felç oldu
Kamuoyuna bomba gibi düşen ‘1. MİT Raporu’ndan beri istihbarat dünyasının medyayla ilişkisinden haberdarız. Rapora göre, istihbaratçılarla bazı ‘gazeteciler’ biraraya geliyor ve bilgi alış-verişinde bulunuyor... Bazen de‘ortak operasyon’düzenliyorlar...
‘Dünyanın ikinci en eski mesleği’ denir istihbaratçılık/casusluk için; tanımlama yanlış sayılmaz. Gazetecilik ile istihbaratçılık arasında da geçişlilik vardır. Casus veya istihbaratçı olamayınca meslek olarak gazeteciliği seçenlerin bir ayaklarının o dünyada olduğunu sanmamız için çok sebep var. KCK davası kapsamında tutuklananlardan bir ‘gazeteci’nin, Emniyet’teki ifadesinde, “Ben aslında MİT’in adamıyım” dediği duyulmuştu; MİT mahkemeye gönderdiği yazıyla ilişkiyi doğruladı.
‘Ajan’kimliği açığa çıkan foto muhabirinin ilişkiler ağı içerisinde yer alan kimbilir daha kaç‘gazeteci’kimlikli ajan vardır...
Bunun bize özgü bir durum olduğunu sanmayınız. İstihbarat örgütleri her yerde basına ilgi duyar. İngilizlerin ünlü casusu Kim Philby, Sovyetler Birliği’ne sığınmadan az önce, ‘Economist’ dergisinin Beyrut muhabiri kisvesi altında çalışıyordu.
İş üstünde yakalanan ve gerçek kimlikleri ortaya çıkan istihbarat örgütleriyle içli dışlı‘gazeteciler’yanında, gizli kalan nicesi de var.
Watergate Skandalı’nı ortaya çıkaran iki Washington Post muhabirinden Carl Bernstein beş yıl önce Rolling Stones dergisinde çıkan konuya ilişkin kapsamlı değerlendirmesinde, son çeyrek yüzyılda 400’den fazla Amerikalı gazetecinin CIA tarafından verilmiş görevleri yerine getirdiğini yine CIA belgelerine dayanarak kayda geçirmişti.
En itibarlı köşe yazarlarından Josep Alsop 1953 yılında Filipinler’e seçimleri izlemek üzere gitmiş... “Bağlı olduğu basın kuruluşu mu onu göndermişti? Yazılarını basan gazeteler mi kendisinden böyle bir şey istemişti? Hayır. Alsop oraya CIA’nin ricası üzerine gitmişti” diye yazıyor Bernstein...
Herhalde bu sebeple olacak, iki gün önce bir internet sitesi tarafından servise konulan resmi belgeler, CIA örgütüyle içli dışlı olduğu deşifre edilen muhabir New York Times (NYT) gazetesinde çalıştığı, CIA adına takip ettiği konu NYT’nin önemli yazarlarından birini ilgilendirdiği halde, beklenen tepkiyi uyandırmadı. Hiç değilse benim beklediğim tepkiyi...
Yine de bu tür işlerin nasıl kotarıldığıyla ilgili bir fikriniz olsun istiyorum...
CIA artık nereden öğrendiyse, Üsame bin Laden’in Pakistan’da öldürülmesiyle ilgili bir film çevirmeyi düşünen yapımcılara malzemeleri CIA’nin sağladığıyla ilgili bir yazıyı NYT yazarlarından Maureen Dowd’un kaleme alacağını öğrenmiş... CIA’nin sözcüsü Marie Harf derhal NYT’nin savunma ve istihbarat muhabiri Mark Mazzetti ile önce sözlü sonra da e-posta teması kurmuş...
5 Ağustos 2011 geceyarısı Mazzetti’ye gönderdiği e-postada, Harf, “Bir şeyler öğrenebildin mi?” diye soruyormuş... İki dakika sonra Mazzetti’den cevap gelmiş:“Peşindeyim, yazı çıkmadan önce son biçimini de görmeye çalışacağım”dedikten sonra, NYT muhabiri,“Merak etme, herhalde yazının sonundaki kısa bir bölümde CIA adı geçiyor”diye eklemiş... CIA sözcüsü de,“Aman beni haberdar et, gerçekten minnettar olurum”cevabını göndermiş...
Aradan dakika bile geçmeden Dowd’un gazetede iki gün sonra yayımlanacak yazısını CIA’ye göndermiş Mazzetti; şu notla:“Bunu ben göndermedim ha, lütfen okur okumaz sil... Herhalde endişe edilecek bir durum olmadığını sen de gördün...”
Vallahi kendi hesabıma ben endişelendim.
Herhalde sonrasını da merak ediyorsunuzdur. Bu yazışma kamuoyunun bilgisi dahiline girince NYT’nin sorumlu editörlerinden Dean Baquet şu açıklamayı yapmış:“Mark’la konuştuktan sonra önemli bir durum olmadığı kanaatine vardım; ne de olsa istihbaratla ilgili bir konu bu...”
Tepkisi bu kadarla sınırlı kalmış NYT’in...
Son 25 yılda 400 CIA casusunun‘gazeteci’kisvesi altında görev yaptığı bir ülke ABD; NYT muhabiri CIA sözcüsüne kıyakta bulunmuşsa, ne olmuş?
Taha Kıvanç - Star