DİKKAT! BU BİR ''AYDIN DOĞAN İYİ, ÇEVRESİ KÖTÜ'' YAZISIDIR!
İktisaden batırdıkları patronlarını, bu kez siyaseten batırmak istiyorlar...
Kendisi iyi, çevresi kötü!
Dikkat! Bu bir Aydın Doğan iyi, çevresi kötü yazısıdır.
Kendisi ne kadar iyidir? Bunu Hilton ve rafineri izni dolayımında konuşmak lazım. Belki daha sonra...
Konumuz şu:
Hürriyet gazetesi kimin arka bahçesi? Burada yazan kalemler kimin yandaşı?
Medyamızın amiral gemisi olan, daha doğrusu kendisini böyle pazarlayan Hürriyet gazetesi, bilindiği üzere, Doğan Medya Grubunun bir üyesidir...
Doğan Medya Grubu da, canı sıkıldıkça ya da durduk yerde ya da iş başa düştükçe yayın ilkeleri deklare eden değeri kendinden menkul bir yayın grubudur.
Bu ilkeler, elbette, Hürriyet gazetesini de bağlıyor.
Durduk yerde deklare ettikleri yayın ilkelerine göre demokrasiyi savunacaklarına, yalan ve asparagas haber yapmayacaklarına, özel hayatlara girmeyeceklerine, kişisel çıkar peşinde koşmayacaklarına, herhangi bir siyasi partiye stepne yazılmayacaklarına söz verirler ama genellikle sözlerinde durmazlar.
Demokrasiyi savunacaklardır, desteklemedik darbe ve muhtıra bırakmazlar.
Kişisel çıkar peşinden koşmayacaklardır, Hiltondan başka arazi, POAŞtan başka petrol şirketi tanımazlar...
Herhangi bir siyasi partiye stepne yazılmayacakladır, Baykalın söylediklerini tekrarlamaktan öte bir şey söylemezler...
Madem farklı düşünenleri yandaş olmakla suçluyorlar, biz de onların kime yandaş olduklarını kurcalayalım... Bakalım ne çıkacak?
Baykal, 28 Şubat sürecinde ordunun sivil toplum kuruluşu gibi çalıştığını söylüyordu.
Hürriyet de attığı birbirinden yaratıcı manşetlerle bu düşünceyi seslendiriyordu; İşi bu defa silahsız kuvvetler halletsin, Topyekûn Seferberlik, Paşa Başkanı hizaya soktu gibi...
Baykal, 367 şartını savunuyordu, Abdullah Gülün Çankayaya çıkmasına karşıydı.
Hürriyet de bilinen ve en kararlı 367cilerdendi. Gülün Çankayaya çıkmasına karşıydı.
Baykal, başörtüsüne özgürlük getiren anayasa değişikliğinin rejimin sonunu getireceğini iddia ediyordu.
Hürriyet de aynı görüşteydi... 411 elin kaosa kalktığını söylüyordu.
Baykal her türlü demokratik açılıma karşıdır.
Hürriyet de karşıdır.
Baykala göre Türkiyede sivil dikta tehlikesi vardır.
Hürriyete göre de vardır.
Baykal Ergenekon ve sair oluşumlarla ilgilenmez, darbe hazırlıklarını hiç görmez.
Hürriyet de bu gibi şeylerle ilgilenmez ve görmez.
Baykala göre Türkiye Türklerindir.
Hürriyete göre de Türkiye Türklerindir...
Baykal, AK Partiye açılan kapatma davası karşısında kılını kıpırdatmamıştı.
Hürriyet de kılını kıpırdatmamıştı... İlave olarak Başsavcıya delil üretip durmuştu.
Baykal referandumdan korkar.
Hürriyet de korkar.
Baykalın en büyük kâbusu AB standartlarına uygun bir HSYK ve Anayasa Mahkemesi yapılanmasıdır.
Hürriyetin de böyle dertleri vardır.
Bu böööyle gider... İstediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz...
Peki, Aydın Doğan istediği için mi böyle oluyor?
Hayır... Aydın Doğandan yetki ve icazet alan (tabii para da alan) bazı kifayetsizler, ellerindeki yetkiyi kötüye kullandıkları için böyle oluyor. İktisaden batırdıkları patronlarını, bu kez siyaseten batırmak istiyorlar...
İleride Türkiyenin demokratikleşme tarihi yazacaklar, engelleyici unsurlardan aslan payını mutlaka Hürriyet gazetesine ve kifayetsiz yazarlarına ayıracaklardır.
Kendisi iyi, çevresi kötü olduğu için, Aydın Bey yine yırtacaktır.
Ahmet Kekeç/STAR
Dikkat! Bu bir Aydın Doğan iyi, çevresi kötü yazısıdır.
Kendisi ne kadar iyidir? Bunu Hilton ve rafineri izni dolayımında konuşmak lazım. Belki daha sonra...
Konumuz şu:
Hürriyet gazetesi kimin arka bahçesi? Burada yazan kalemler kimin yandaşı?
Medyamızın amiral gemisi olan, daha doğrusu kendisini böyle pazarlayan Hürriyet gazetesi, bilindiği üzere, Doğan Medya Grubunun bir üyesidir...
Doğan Medya Grubu da, canı sıkıldıkça ya da durduk yerde ya da iş başa düştükçe yayın ilkeleri deklare eden değeri kendinden menkul bir yayın grubudur.
Bu ilkeler, elbette, Hürriyet gazetesini de bağlıyor.
Durduk yerde deklare ettikleri yayın ilkelerine göre demokrasiyi savunacaklarına, yalan ve asparagas haber yapmayacaklarına, özel hayatlara girmeyeceklerine, kişisel çıkar peşinde koşmayacaklarına, herhangi bir siyasi partiye stepne yazılmayacaklarına söz verirler ama genellikle sözlerinde durmazlar.
Demokrasiyi savunacaklardır, desteklemedik darbe ve muhtıra bırakmazlar.
Kişisel çıkar peşinden koşmayacaklardır, Hiltondan başka arazi, POAŞtan başka petrol şirketi tanımazlar...
Herhangi bir siyasi partiye stepne yazılmayacakladır, Baykalın söylediklerini tekrarlamaktan öte bir şey söylemezler...
Madem farklı düşünenleri yandaş olmakla suçluyorlar, biz de onların kime yandaş olduklarını kurcalayalım... Bakalım ne çıkacak?
Baykal, 28 Şubat sürecinde ordunun sivil toplum kuruluşu gibi çalıştığını söylüyordu.
Hürriyet de attığı birbirinden yaratıcı manşetlerle bu düşünceyi seslendiriyordu; İşi bu defa silahsız kuvvetler halletsin, Topyekûn Seferberlik, Paşa Başkanı hizaya soktu gibi...
Baykal, 367 şartını savunuyordu, Abdullah Gülün Çankayaya çıkmasına karşıydı.
Hürriyet de bilinen ve en kararlı 367cilerdendi. Gülün Çankayaya çıkmasına karşıydı.
Baykal, başörtüsüne özgürlük getiren anayasa değişikliğinin rejimin sonunu getireceğini iddia ediyordu.
Hürriyet de aynı görüşteydi... 411 elin kaosa kalktığını söylüyordu.
Baykal her türlü demokratik açılıma karşıdır.
Hürriyet de karşıdır.
Baykala göre Türkiyede sivil dikta tehlikesi vardır.
Hürriyete göre de vardır.
Baykal Ergenekon ve sair oluşumlarla ilgilenmez, darbe hazırlıklarını hiç görmez.
Hürriyet de bu gibi şeylerle ilgilenmez ve görmez.
Baykala göre Türkiye Türklerindir.
Hürriyete göre de Türkiye Türklerindir...
Baykal, AK Partiye açılan kapatma davası karşısında kılını kıpırdatmamıştı.
Hürriyet de kılını kıpırdatmamıştı... İlave olarak Başsavcıya delil üretip durmuştu.
Baykal referandumdan korkar.
Hürriyet de korkar.
Baykalın en büyük kâbusu AB standartlarına uygun bir HSYK ve Anayasa Mahkemesi yapılanmasıdır.
Hürriyetin de böyle dertleri vardır.
Bu böööyle gider... İstediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz...
Peki, Aydın Doğan istediği için mi böyle oluyor?
Hayır... Aydın Doğandan yetki ve icazet alan (tabii para da alan) bazı kifayetsizler, ellerindeki yetkiyi kötüye kullandıkları için böyle oluyor. İktisaden batırdıkları patronlarını, bu kez siyaseten batırmak istiyorlar...
İleride Türkiyenin demokratikleşme tarihi yazacaklar, engelleyici unsurlardan aslan payını mutlaka Hürriyet gazetesine ve kifayetsiz yazarlarına ayıracaklardır.
Kendisi iyi, çevresi kötü olduğu için, Aydın Bey yine yırtacaktır.
Ahmet Kekeç/STAR