Die Welt muhabirinden Başbakan Davutoğlu'nu kızdıran soru!
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile düzenlediği basın toplantısında, Diewelt'ın Berlin muhabiri Deniz Yücel'in sorusuna sinirlendi.
Davutoğlu, "Erdem Gül ve Can Dündar'la birlikte bazı gazeteciler hapishanede. Silopi’de Cizre’de insan hakları ihlalleri var" şeklindeki eleştirisini yönelten gazeteciye, "Basın toplantısı iki başbakan arasında ama, üçüncü bir basın açıklaması oldu. Esas itibariyle siyasi bir statement yapıldı. Sorunun kendisinde birçok eleştiriyi aşan suçlamalar var. Türkiye’de herkes, hükümete, bana eleştiri getirebilir. Bugünkü gazetecilere dahi baksanız eleştirel yazıların destek yazılarından daha çok olduğunu görebilirsiniz. Eleştirinin objektif bir şekilde olması lazım" diye çıkıştı.
Davutoğlu'nu sinirlendiren soru ve verilen cevap
3 yıl önce Gezi olaylarında Türkiye’ye eleştiriler yöneltmiştiniz. Şu anda Türkiye’de insan hakları hakkında örnek vermiştiniz. Şu an durum düzelmedi. Örneğin Türkiye 195. Sırada Türkiye. Erdem Gül ve gazeteci daha hapishanede. Silopi’de Cizre’de insan hakları ihlalleri var. Emniyet güçleri sivil halka gözetmeksizin hareket ettiğinden söz edilmektedir. Almanya sessizliğe büründü. Neler söyleyebilirsiniz?
Merkel: Zannedersem belirli bir çalışma ve görüşme formatımız var. Her konuyu ele alıyoruz. Gazetecilerin çalışma koşulları da buna dahil. Kürtlerle ilgili, barış süreciyle ilgili de çok umutluyduk ancak her ülkenin teröre karşı hareket etme hakkı vardır. Tabii ki eleştirilen konuları da ele alıyoruz. İki üç yıl önceki durumdan şu duruma geçtiğimiz zaman sorunsallar da çok değişti. Suriye savaşının çok daha ileri seviyede olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin bu konuda hiçbir suçu yok. AB ile Türkiye arasında tam üyelik konusunda müzakerelerde sürdürülmektedir. Eleştirileri de ele alıyoruz.
Davutoğlu: Basın toplantısı iki başbakan arasında ama, üçüncü bir basın açıklaması oldu. Esas itibariyle siyasi bir statement yapıldı. Buna da saygı duyuyoruz, Türk başbakanın yüzüne bakılarak bunun yapılması da önemlidir. Sorunun kendisinde birçok eleştiriyi aşan suçlamalar var. Türkiye’de herkes, hükümete, bana eleştiri getirebilir. Bugünkü gazetecilere dahi baksanız eleştirel yazıların destek yazılarından daha çok olduğunu görebilirsiniz. Eleştirinin objektif bir şekilde olması lazım. Türkiye iki seçim geçirdi. Serbest propagandanın yapıldığı, Türkçe ve Kürtçe propagandanın yapıldığı, hükümete dönük eleştirilerin çok yoğun yapıldığı bir ortamda gerçekleşti. Partilerin açıklamalarına bakın. Her şey konuşuldu. Bugün TBMM’nin herhangi bir oturumunu izleseniz, en aykırı fikirlerin nasıl konuşulduğunu görürsünüz. Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. Herhangi bir kısıtlama olursa ona önce biz karşı çıkarız.
Türkiye’nin cezaevlerinde hiçbir gazeteci gazetecilik faaliyetinden dolayı hapiste değildir. Elinde sarı basın kartı olması suçtan muaf kılmaz. Ayrıca 193 ülkenin olduğu dünyada Türkiye nasıl 195. bunu da anlamadım.
<br />
Davutoğlu'nu sinirlendiren soru ve verilen cevap
3 yıl önce Gezi olaylarında Türkiye’ye eleştiriler yöneltmiştiniz. Şu anda Türkiye’de insan hakları hakkında örnek vermiştiniz. Şu an durum düzelmedi. Örneğin Türkiye 195. Sırada Türkiye. Erdem Gül ve gazeteci daha hapishanede. Silopi’de Cizre’de insan hakları ihlalleri var. Emniyet güçleri sivil halka gözetmeksizin hareket ettiğinden söz edilmektedir. Almanya sessizliğe büründü. Neler söyleyebilirsiniz?
Merkel: Zannedersem belirli bir çalışma ve görüşme formatımız var. Her konuyu ele alıyoruz. Gazetecilerin çalışma koşulları da buna dahil. Kürtlerle ilgili, barış süreciyle ilgili de çok umutluyduk ancak her ülkenin teröre karşı hareket etme hakkı vardır. Tabii ki eleştirilen konuları da ele alıyoruz. İki üç yıl önceki durumdan şu duruma geçtiğimiz zaman sorunsallar da çok değişti. Suriye savaşının çok daha ileri seviyede olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin bu konuda hiçbir suçu yok. AB ile Türkiye arasında tam üyelik konusunda müzakerelerde sürdürülmektedir. Eleştirileri de ele alıyoruz.
Davutoğlu: Basın toplantısı iki başbakan arasında ama, üçüncü bir basın açıklaması oldu. Esas itibariyle siyasi bir statement yapıldı. Buna da saygı duyuyoruz, Türk başbakanın yüzüne bakılarak bunun yapılması da önemlidir. Sorunun kendisinde birçok eleştiriyi aşan suçlamalar var. Türkiye’de herkes, hükümete, bana eleştiri getirebilir. Bugünkü gazetecilere dahi baksanız eleştirel yazıların destek yazılarından daha çok olduğunu görebilirsiniz. Eleştirinin objektif bir şekilde olması lazım. Türkiye iki seçim geçirdi. Serbest propagandanın yapıldığı, Türkçe ve Kürtçe propagandanın yapıldığı, hükümete dönük eleştirilerin çok yoğun yapıldığı bir ortamda gerçekleşti. Partilerin açıklamalarına bakın. Her şey konuşuldu. Bugün TBMM’nin herhangi bir oturumunu izleseniz, en aykırı fikirlerin nasıl konuşulduğunu görürsünüz. Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. Herhangi bir kısıtlama olursa ona önce biz karşı çıkarız.
Türkiye’nin cezaevlerinde hiçbir gazeteci gazetecilik faaliyetinden dolayı hapiste değildir. Elinde sarı basın kartı olması suçtan muaf kılmaz. Ayrıca 193 ülkenin olduğu dünyada Türkiye nasıl 195. bunu da anlamadım.