"DESTURSUZ BAĞA GİRENLER BUNDAN BÖYLE DİKKATLİ OLSUN!.." RASİM OZAN KÜTAHYALI'DAN ELİF ŞAFAK DÜŞMANLARINA GÖZDAĞI!..

Ahmet Hakan'dan Dücane Cündioğlu'na çok sayıda yazar Elif Şafak'a ağır kelimelerle yükleniyordu.Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı bugün öyle bir yazı kaleme aldı ki Şafak düşmanlarını resmen tehdit etti.

Elif Şafak hezeyanları


Elif Şafak'a dair çeşitli kesimlerin hezeyanlarını uzun bir süredir işitiyorum ve okuyorum...
Yoğun bir haksızlık, haset ve çirkeflik içeren Elif Şafak obsesyonları bunu yazan kişilerin tıynetini ortaya koyuyordu. Bugüne kadar bu meseleye girmemeyi tercih ettim, önemsemedim... Fakat bu ahlakdışı hezeyanların cevap verilmeye verilmeye iyice yayıldığına ve çok sevdiğim insanlar tarafından da söylem düzeyinde tekrarlanabildiğine şahit olmaya başladım... Bu sevdiğim, içten ve sahici bir ruha sahip arkadaşlarıma sorunca da, somut bir şey söyleyemiyorlardı. Üstelik kitaplarını da almış, okumuş, beğenmiş insanlar olabiliyordu aynı anda Şafak'a dair içi boş efsaneleri tekrarlayanlar... Artık anlaşılıyor ki bu hezeyanları tekrarlayanlara, destursuz bağa direnlere bir dur demenin vakti geldi...

Elif Şafak'ın ilk romanından itibaren 2007 yılına kadar ilginç biçimde sadece övgüyle karşılaşıyorsunuz. Hiç beklemediğiniz kesimlerin ittifakıyla, Türkiye entelektüel camiasının tüm ileri gelenleri Şafak'ın yazdıklarını, edebî ve entelektüel evrenini sürekli övüyor bu dönemde... Fakat özellikle son iki senedir Şafak'ın popülerleşmesi ve eserlerinin çok sayıda insan tarafından tutkuyla okunmaya başlanmasından sonra durumun ciddi ölçüde değiştiğini görüyorsunuz... Aslında aynı şey birebir Orhan Pamuk, Ahmet Altan ve Murathan Mungan'ın da başına gelmişti. Edebiyat dünyasına girişleriyle beraber, çok desteklenen, sırtı sıvazlanan bu edebiyatçılar, geniş kitlelere yayılan bir edebiyat fenomeni haline geldikçe "Küfür serbest!" pozisyonuna düşmüşlerdi... İstisna teşkil eden ciddi edebiyat adamları ve eleştirmenleri bir yanda tutulursa Türk edebiyat camiası bu kadar sığ, kof ve dandik işte...

Öte yandan Şafak'ın yazdıklarına, diline, edebî evrenine de yönelmiyor çoğunlukla bu "eleştiri'Mer... Eserin dışında olan bitene dair efsaneler üzerinden türlü hezeyanlar sayıklanıyor...

Elif Şafak, eserlerini, plan-proje dahilinde yazıyormuş, hesap-kitap ediyormuş, ünlü olmak, para kazanmak istiyormuş, çeşitli çevrelerle bağlantı kurarak bu derece tanınmış, eşi Eyüp Can vasıtasıyla bilmem neyi arkasına almış vs... Bunların hemen hepsi zırva. Fakat bunların hepsi doğru olsa dahi sonuç olarak yazarın yazdıklarına bakılır.
Edebiyat tarihini moralite açısından incelerseniz çok az kişi sağlam çıkar. Para için yazan ve sonuç olarak ölümsüz klasikler üretmiş edebiyatçıların ismini saymaya bu köşe yetmez... Yazar, yazdıklarıyla, edebiyatıyla yargılanır. Yazarkenki motivasyonları ve kendisine dair yazılanlar ve söylenenler üzerinden değil... Bu memlekette yazılanlara değil, yazarların hayatına odaklanan açması bir kültürel ortam olduğu için habire bunlar konuşuluyor... Bizim gazetede bile, böyle, tek derdi Şafak'ı üzmek olan kötücül yazılar yayımlandı...
Dahası Şafak'ın son romanı Aşk bağlamında söylenen plan-proje laflarının hepsi saçmalık...

Elif Şafak'ın tasavvuf ve Mevlana Celaleddin Rumi ile gönül bağı çok eskilere dayanan bir olgu. Şafak'ın 97'den itibaren tüm söyleşilerinde bunu görmeyen ya kötü niyetli ya kördür. Tek bu romanda değil her romanında Şafak'ın gönül bağı kurduğu İslâm maneviyatının/ sufizmin büyük bilgelerinin izlerini görürsünüz. Pinhan'da, Mahrem'deve hatta diğer romanlarının alt metinlerinde... Şafak'ın sufizmi kavrayışında problemler bulabilirsiniz. O kavrayış ve inanışın içeriğine külliyen karşı olabilirsiniz. Ama Şafak'ın sahici inancını görmemeniz imkânsızdır...

Şafak'ın bırakın herhangi bir romanını, herhangi bir söyleşisini bile okuyan kalbi açık bir insan o sözlerin kalpten söylendiğini bilir, hisseder... Kalpten söylenen sözler de felsefi bağlamda yanlış bulunabilir. Fakat kalpten söylenen sözler kalbi olanları her zaman etkiler... İşte o yüzden Elif Şafak'ın Alevi-Sünni, Türk-Kürt, Dindar-laik, liberalsosyalist çok sayıda sahici okuru ve takipçisi vardır...

Nitelikli bir İngiliz edebiyatı profesörüyle ilkokul mezunu bir ev hanımını Elif Şafak'ta birleştiren şey bu kalp sırrıdır... Hayatta hiçbir ilişkisini kalpten kurmamış olanlar elbette sürekli Şafak'a çemkirmeye çalışırlar. Maalesef Şafak öyle hassas bir insandır ki bu amaçlarına da ulaşıyorlar muhtemelen. Zaten o sebeple büyük bir kötücül iştahla bu dedikoduları yayıp duruyorlar. Bir şekilde duyar ve muhtemelen bu sebepten canı sıkılır, içi daralır diye... Elif Şafak'a anlık bir mutsuzluk bile yaşatsa günlerce mutlu olacak bir sefil yazarlar güruhu var bu memleketin... Pamuk'un, Altan'ın, Mungan'ın artık derisi kalın. Bunları iplemiyorlar...

Ama Şafak hâlâ hassas bir insan. Ne kadar incinse de incitmeyen bir insan... Başkalarını incitme ihtimali olduğu anda büsbütün üzülen ve içe kapanan bir insan Elif Şafak...
Başkalarının mutsuzluğuyla mutlu olan o zavallı güruha onun için tek cevap vermiyor... Onların sefilliğini afişe etmiyor, dahası Şafak'ı sevenler de üzerlerine çamur sıçramasın diye atalet içindeler...

Ama en başta söyledim, o dönem kapandı.
Destursuz bağa girenler bundan böyle dikkatli olsun.
Göstere göstere kötülük yapmalarının, insanların incinmesi ve üzülmesi üzerinden "Nasılgeçirdim abiü" deyip iğrenç kahkahalar atmalarının sonu geldi... Kendilerine gelmelerini tavsiye ederim...


Rasim Ozan Kütahyalı/TARAF