Derin Tarih'in mahkemeden tescilli iki ismi çıktı: "Çukur tarih" ve "Lüks tuvalet kağıdı"
Habertürk yazarı Murat Bardakçı ve Aydınlık gazetesi dergiyle olan davalarında mahkemenin verdiği kararları hatırlattı.
Atatürk’e hakaret eden Mustafa Armağan’ın çıkardığı “Derin Tarih” adlı dergi, Cumhuriyet’i ve Atatürk'ü hedef alan yayınları nedeniyle sert sözlerle eleştirilmişti.
Aydınlık gazetesi bugünkü sürmanşetinde ve Habertürk gazetesi yazarı Murat Bardakçı ise bugünkü yazısında dergiyle olan davalarında mahkemenin verdiği kararları hatırlattı.
“LÜKS TUVALET KAĞIDI”
Aydınlık’tan Irmak Mete’nin haberine göre; “Derin Tarih” adlı derginin daha önce defalarca Atatürk'ü hedef alan yayınları nedeniyle Aydınlık gazetesi eski yazarı şair-yazar Özdemir İnce, “lüks tuvalet kağıdı” ifadesini kullanmıştı. Özdemir İnce'nin yazıları nedeniyle Derin Tarih Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Armağan Aydınlık’a ve İnce'ye dava açtı ancak kaybetti. Mahkemenin gerekçeli kararı çarpıcı: “Derin Tarih dergisinin bilimsel açıdan bir değerinin bulunmadığını belirtmek için 'lüks tuvalet kağıdı' tümcesiyle tamınlandığı, yazıda hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır.”
“DAMAD FERİD’İN ÇOCUKSUZ OLDUĞUNU GAYET İYİ BİLİYORDUM”
Habertük gazetesi yazarı Murat Bardakçı ise “Mâlûm derginin adı ‘Çukur Tarih’tir ve mahkemeden tescillidir!” başlıklı yazısında, “Derin Tarih” adlı dergiye “Çukur Tarih” dediği gerekçesiyle Mustafa Armağan’ın kendisine dava açtığını anlattı.
“Bu derginin bir diğer ismi artık ‘Çukur Tarih’tir ve bu isim mahkemeden de tescillidir! Size tescilin hikâyesini anlatayım” diyen Murat Bardakçı şunları yazdı:
“Çukur Tarih’te 2013 Şubat’ında Damad Ferid Paşa’nın, yani Türk Tarihi’nin en rezil, en pespaye ve en aptal şahsiyetlerinin başta geleninin torunları olduğu iddia edilen Ürdünlü bir aile ile yapılmış röportaj, daha doğrusu bir ‘Damad Ferid güzellemesi’ yayınlandı ve bir sonraki sayıda da bu ailenin gönderdiği bir teşekkür mektubu çıktı...
Damad Ferid’in çocuksuz olduğunu gayet iyi biliyordum, zira hanımı Mediha Sultan’ın ailesi ile seneler öncesinden tanışırdım. Mediha Sultan’ın Paşa’dan değil, ilk kocasından bir oğlu olmuştu ve oğlunun çocuklarından bazıları son senelere kadar hayattaydılar; Londra’da yaşıyorlardı ama Ferid Paşa ile kan bağları yoktu. Paşa’nın öz değil üvey torunları idiler; sadece memleketi değil, babaannelerinin hayatını da perişan ettiği için Ferid Paşa’dan tiksinirlerdi, üstelik Çukur Tarih’in ‘Paşa’nın torunları’ diye uydurduğu Ürdün’deki aile ile de hiçbir alâkaları bulunmuyordu.”
TAZMİNAT VE FAİZ İSTEDİ!
Murat Bardakçı, “Bu tarih sahtekârlığını televizyonda yaptığımız ‘Tarihin Arka Odası’nda gündeme getirdim ve derginin özür dilemesi için 2013 Ağustos’undan aynı senenin Eylül’üne kadar her programda hatırlattım” diyerek gelişmeleri şöyle aktardı:
“Programlarda mâlûm derginin ismini hiç telâffuz etmedim, ‘Çukur Tarih’ diye bahsettim ve yayıncı Mustafa Armağan bir ay sonra özür dilemeye mecbur kaldı! Ama nasıl özür? ‘Hatasız kul olmaz’ diye bir şeyler yazdı, bu emsalsiz rezaleti sıradan bir yanlış gibi göstermeye uğraştı, meselenin ‘editoryal hata’ olduğunu söyleyip kabahati çalışanlarının üzerine attı, üstelik beni de suçladı!
Mustafa Armağan hatasını güya kabul ederken bir başka iş daha yaptı: Kendisini aşağıladığım, karaladığım, kişilik haklarına saldırıda bulunduğum, toplum nezdinde küçük düşürdüğüm ve ‘Çukur Tarih’ diyerek hakaret ettiğim iddiası ile beni mahkemeye verip 30 bin lira manevî tazminat ve bu tazminatın faizini istedi!
Mustafa Armağan açtığı dâvâyı kaybetti ve ‘tarih’ adına attıkları desteksiz palavralar ile tarihe geçtiler... Bunları neden mi yazıyorum? ‘Derin Tarih’ isimli varakpâreden hoşlanmıyorsanız, o dergiden ‘Çukur Tarih’ diye bahsedebileceğinizi hatırlatmak için! Zira, İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2016/40 sayılı kararı ile ‘Çukur Tarih’ ibaresinin ‘hakaret’ değil ‘eleştiri’ olduğuna hükmetmiştir. ‘Çukur Tarih’ artık mahkemeden tescilli tarihî bir kavramdır; gönül rahatlığı ile, tepe tepe kullanabilirsiniz.”
Aydınlık gazetesi bugünkü sürmanşetinde ve Habertürk gazetesi yazarı Murat Bardakçı ise bugünkü yazısında dergiyle olan davalarında mahkemenin verdiği kararları hatırlattı.
“LÜKS TUVALET KAĞIDI”
Aydınlık’tan Irmak Mete’nin haberine göre; “Derin Tarih” adlı derginin daha önce defalarca Atatürk'ü hedef alan yayınları nedeniyle Aydınlık gazetesi eski yazarı şair-yazar Özdemir İnce, “lüks tuvalet kağıdı” ifadesini kullanmıştı. Özdemir İnce'nin yazıları nedeniyle Derin Tarih Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Armağan Aydınlık’a ve İnce'ye dava açtı ancak kaybetti. Mahkemenin gerekçeli kararı çarpıcı: “Derin Tarih dergisinin bilimsel açıdan bir değerinin bulunmadığını belirtmek için 'lüks tuvalet kağıdı' tümcesiyle tamınlandığı, yazıda hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır.”
“DAMAD FERİD’İN ÇOCUKSUZ OLDUĞUNU GAYET İYİ BİLİYORDUM”
Habertük gazetesi yazarı Murat Bardakçı ise “Mâlûm derginin adı ‘Çukur Tarih’tir ve mahkemeden tescillidir!” başlıklı yazısında, “Derin Tarih” adlı dergiye “Çukur Tarih” dediği gerekçesiyle Mustafa Armağan’ın kendisine dava açtığını anlattı.
“Bu derginin bir diğer ismi artık ‘Çukur Tarih’tir ve bu isim mahkemeden de tescillidir! Size tescilin hikâyesini anlatayım” diyen Murat Bardakçı şunları yazdı:
“Çukur Tarih’te 2013 Şubat’ında Damad Ferid Paşa’nın, yani Türk Tarihi’nin en rezil, en pespaye ve en aptal şahsiyetlerinin başta geleninin torunları olduğu iddia edilen Ürdünlü bir aile ile yapılmış röportaj, daha doğrusu bir ‘Damad Ferid güzellemesi’ yayınlandı ve bir sonraki sayıda da bu ailenin gönderdiği bir teşekkür mektubu çıktı...
Damad Ferid’in çocuksuz olduğunu gayet iyi biliyordum, zira hanımı Mediha Sultan’ın ailesi ile seneler öncesinden tanışırdım. Mediha Sultan’ın Paşa’dan değil, ilk kocasından bir oğlu olmuştu ve oğlunun çocuklarından bazıları son senelere kadar hayattaydılar; Londra’da yaşıyorlardı ama Ferid Paşa ile kan bağları yoktu. Paşa’nın öz değil üvey torunları idiler; sadece memleketi değil, babaannelerinin hayatını da perişan ettiği için Ferid Paşa’dan tiksinirlerdi, üstelik Çukur Tarih’in ‘Paşa’nın torunları’ diye uydurduğu Ürdün’deki aile ile de hiçbir alâkaları bulunmuyordu.”
TAZMİNAT VE FAİZ İSTEDİ!
Murat Bardakçı, “Bu tarih sahtekârlığını televizyonda yaptığımız ‘Tarihin Arka Odası’nda gündeme getirdim ve derginin özür dilemesi için 2013 Ağustos’undan aynı senenin Eylül’üne kadar her programda hatırlattım” diyerek gelişmeleri şöyle aktardı:
“Programlarda mâlûm derginin ismini hiç telâffuz etmedim, ‘Çukur Tarih’ diye bahsettim ve yayıncı Mustafa Armağan bir ay sonra özür dilemeye mecbur kaldı! Ama nasıl özür? ‘Hatasız kul olmaz’ diye bir şeyler yazdı, bu emsalsiz rezaleti sıradan bir yanlış gibi göstermeye uğraştı, meselenin ‘editoryal hata’ olduğunu söyleyip kabahati çalışanlarının üzerine attı, üstelik beni de suçladı!
Mustafa Armağan hatasını güya kabul ederken bir başka iş daha yaptı: Kendisini aşağıladığım, karaladığım, kişilik haklarına saldırıda bulunduğum, toplum nezdinde küçük düşürdüğüm ve ‘Çukur Tarih’ diyerek hakaret ettiğim iddiası ile beni mahkemeye verip 30 bin lira manevî tazminat ve bu tazminatın faizini istedi!
Mustafa Armağan açtığı dâvâyı kaybetti ve ‘tarih’ adına attıkları desteksiz palavralar ile tarihe geçtiler... Bunları neden mi yazıyorum? ‘Derin Tarih’ isimli varakpâreden hoşlanmıyorsanız, o dergiden ‘Çukur Tarih’ diye bahsedebileceğinizi hatırlatmak için! Zira, İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2016/40 sayılı kararı ile ‘Çukur Tarih’ ibaresinin ‘hakaret’ değil ‘eleştiri’ olduğuna hükmetmiştir. ‘Çukur Tarih’ artık mahkemeden tescilli tarihî bir kavramdır; gönül rahatlığı ile, tepe tepe kullanabilirsiniz.”