DENİZ BAYKAL'A "GÜLE GÜLE" ÇEKEN YAZARIN DEMEK Kİ GÖNLÜNDE MECLİS'E GİRMEK VARMIŞ!

Gazetesinin patronu "ya siyaset, ya yazarlık" demeseydi CHP genel idare kurulu üyesiydi! Fehmi Koru hangi yazarı kastediyor? İşte cevabı...

Yeni Şafak yazarı Fehmi Koru(Taha Kıvanç) Deniz Baykal'ın gizli kasetinin ortaya çıkmasından itibaren Doğan Medyasının takındığı tavrı yazdı. Doğan Medyasında bir ismi ise bu tavra örnek olarak gösterdi. Koru isim vermedi ancak kastettiği kişi bir zamanlar eşi Pınar Türenç de ANAP'tan belediye başkan adayı olan Hürriyet yazıişleri müdürü ve köşe yazarı Tufan Türenç'ti. İşte Fehmi Koru'nun bugünkü yazısı...

Olan ve olacak olan

Dün sabah masama oturduğumda ’skandal’ konusunda meydana gelecek gelişmelerden haberdar değildim. Hafta sonunu evinde geçiren CHP lideri Deniz Baykal’ın kendisini dış âleme kapattığı saatleri kamuoyu önünde söyleyeceklerini planlamayla değerlendirdiğini, fazla vakit geçirmeden kararını açıklayacağını tahmin ediyordum.

Tahmin başka bilmek başka. Yazımı yazdım, aaa bir baktım Deniz Bey basın toplantısı düzenlemiş... İstifası benim için sürpriz olmadı; kaderini kaderine bağlayanların "Bizi bırakma" yakarışları da...

En iyisi sabahın zihin açıklığıyla yazdıklarımı yine de sizinle paylaşmak:

CHP lideri Deniz Baykal, bir keresinde, bana, "Sizlerle birlikte olduğumda, inanır mısın, kendimi çok daha rahat hissediyorum; ’sol’ geçinen meslektaşlarınızın çoğunun ya kendisi veya bir yakını için benden bir beklentisi oluyor çünkü" demişti.

Genel başkanlık öyle herkesin beklentilerinin karşılanabileceği bir yer değil. Milletvekili olmak veya bir yakınını Meclis’e sokmak isteyen önemli gazetecilere "Eyvallah" demediğini düşünün CHP liderinin; bunu yaptığı için araları şekerrenk hale geliyor ve ilk tökezlemesinde "Vur abalıya" muamelesi çekiyorlar...

Çok satan gazetelerden birinde yazı işleri sorumluluğu da olan bir yazar sözgelimi: Siyasete meraklı... ’Sağ’ kökenden gelen ve aynı mesleğin içinden eşi de öyle... Eşi birkaç kez ’sağ’ partilerden aday oldu, seçilemedi; kendisi ise birkaç kurultay öncesi CHP genel idare kuruluna seçilmeyi başardı. Gazetesinin patronu, medya grubunun "Ya siyaset, ya yazarlık" politikasını hatırlatmasaydı CHP genel idare kurulu üyesiydi...

Şimdilerde yazdıklarına bakınca Deniz Baykal da benim gibi "Demek ki gönlünde Meclis’e girmek yatıyormuş" diye düşünüyor mudur acaba? Listesinden genel idare kuruluna seçtirdiği yazarın, yazısının daha girişinde "Baykal’ın siyasi yaşamının böyle bir skandalla noktalanması çok üzücü" hüküm cümlesiyle kendisine "Güle güle" çektiğini görünce herhalde düşünmüştür.

Doğan Grubu gazetelerinin manşetleri ve bazı yazarlarının tutumları herkesin dikkatini çekti. En keskin muhalefeti yapan ve "Deniz Baykal istifa etmeli" tavrını yansıtan Vatan ile Milliyet gazeteleri Baykal’ın çok yakını olduğu bilinen bir meslektaşın etki alanında. Yedikleri içtikleri ayrı gitmez, birbirlerine ilk isimleriyle hitap eder bir dostluk diye bilinir onlarınki...

"Neden bir medya grubu ısrarla Baykal’ın istifasını istiyor?" sorusunun basit bir cevabı var: İktidarı etkileme güçlerini kaybettiler, güçlerini şimdi muhalefet üzerinde deniyorlar, Deniz Baykal’ı siyaset dışına itmeye çalışarak... Bekledikleri türden bir sonuç alabilirlerse sınırlı başarıyı etrafa "Hâlâ güçlüyüz" hissini vermek için kullanacaklardır.

Pek çok dost, "Deniz Baykal kendisini kapattı, neden ortada görünmüyor?" sorusunu yöneltiyor. Buna benim ilk cevabım, "Görüntüler en fazla kendisini rahatsız etmiştir" oluyor. İnsan böyle bir yaratık işte: Bir yanlışlığı yaparken, günah işlerken, yaptığının hoş olmadığının o kadar farkına varamıyor; ancak yanlışlığı görüntülü olarak karşısına çıkarsa yüzü kızarabiliyor...

Deniz Baykal’ın şu sıralarda öyle bir ruh hali içerisinde olduğunu sanıyorum.

Bir de şu var: Deniz Baykal şimdikine benzer ortamlarda kirpileşiveriyor; kendisini dışarıya kapatıyor... 1999 genel seçiminde, Öcalan’ın Türkiye’ye teslimiyle ’sol’ platformda DSP’nin şansı gülmüş, Deniz Baykal liderliğindeki CHP’nin oylarının büyük bölümü Bülent Ecevit’in partisine akmıştı... CHP o seçimde yüzde 10 barajının altında kaldı.

O zaman da bir süre insan içine karışmaktan kaçındı Deniz Bey; kendisini evine kapattı. Birkaç yakınıyla görüştüğünü, bazılarının telefonlarına cevap verdiğini biliyoruz; sonunda istifa kararıyla çıktı evinden...

Yine öyle davranıyor: Evine kapanması, ailesiyle birlikte olmak ve başkalarına kendisini kapatmak istemesi önemli bir kararın arefesinde olduğunu düşündürüyor bana. Onbeş gün sonra yapılacak Kurultay öncesi vereceği o kararın ne olacağını tahmin edebiliriz...

Kimileri "Vurdumduymazdır, aldırmazlığa vurur" diyor... "Böyle bir ortamda kendisi ayrılmak istese bile, etrafta kaderlerini onunla birleştirmiş çok sayıda insan var, onları düşünür ve yola devam kararı verir" diyen de az değil. Daha neler ve neler deniliyor.

Ben farklı düşünüyorum. Deniz Baykal bu durumu kolay kaldırabilecek bir insan değil. Ayrıca, düşürüldüğü durumun partisine büyük zarar vereceğini bilecek kadar da deneyimli bir siyasetçi o. İstifa ettiği ve Kurultay’da aday olmayacağı açıklamasıyla herkesi şaşırtacaktır... Aradan bir süre geçtikten sonra yeniden partisinin başına davet edilmeyi bekleyerek...

1999 seçim yenilgisi ardından böyle davranmıştı Deniz Bey...

Taha Kıvanç/Yeni Şafak