DENİZ AKKAYA,HAŞMET BABAOĞLU,AHMET TAŞGETİREN,İCLAL AYDIN HEPİNİZİN GÖZÜ AYDIN!..AHMET HAKAN'IN ALANI DARALTILDI, ARTIK KISA PASLAŞMALAR YAPACAK!..
Hürriyet'in magazin,edebiyat,moda,medya ve bilumum alanda polemiğe girmedik kimse bırakmamaya yeminli yazarı Ahmet Hakan yeni yazı stratejisini açıkladı.Sakın 'korktu, kaçıyor' falan demeyin diyen Hakan bundan sonra ne yapacak?
Bir polemikçinin itirafları
ÖNCELERİ keyfim gıcırdı.
Çünkü kafama göre takılıyordum.
Kendime göre yazdığım "matematiksel" ve "boşluk bırakmayan" yazılarla, "sağdan soldan estarabim" falan yapıyordum.
"Destursuz bağa girerek düşman kazanma sanatına ufaktan katkı" diye özetleyebileceğimiz bir tutumdu benimki.
"Kendilerine rahatlıkla dokunabileceklerimiz" ile "Ne yaparlarsa yapsınlar asla dokunmayacaklarımız" tarzında bir ayrım yapmıyordum.
Taktiksiz, hesapsız, stratejisiz bir takılmacaydı benimki.
Öyle arkadan dolaşmak, ima etmek, lügat paralamak gibi "küçük, kirli şeyler"e de prim vermiyordum.
İsim vererek, adres göstererek, yani adlı adında yazıyordum ve cevap veriyordum.
İlhan Selçuk da muhatabımdı, Milli Gazete yazarı Zeki Ceyhan da.
Lerzan Mutlu da hakkında bir şeyler yazabileceklerim arasındaydı, Fazıl Say´ın annesi de.
Kemal Abi´nin pek sevgili eşi Ahsen Hanım da uğraşmaya değecek bir figürdü, CHP´li silahşor Canan Arıtman abla da.
Kısacası...
Benimki, sadece nezaketi ve haklılığı gözeten, onun dışında her şeye boş vermiş bir maceraydı.
***
"Maceraydı" diyorum...
Çünkü bu hesapsızlığın da miadını doldurduğunu üzülerek fark etmiş bulunuyorum.
Artık alanımızı daralttılar, bu yüzden paslaşmalarımız kısa olacak.
Sakın "korktu, kaçıyor" falan demeyin.
Korksam, korktuğumu itiraf ederim.
Çünkü bana göre de...
"Ne ölümden korkmak ayıp / Ne de düşünmek ölümü."
Benimki sadece bir önlemdir.
Şöyle ki...
Bu hesapsız kitapsız ona buna cevap yetiştirme azminden faydalanmak isteyen, hırsları yeterliliklerinin epey önünde giden bazı isimler, son zamanlarda şöyle bir haleti ruhiye içine girdiler:
"Ulan bu herif önüne gelene cevap veriyor. Bir tane ben çakayım da bana da cevap versin."
İşte bu türden manasız sallamalara prim vermemek adına, ben bundan böyle, hafif tertip bir "strateji" uygulayacağım...
Bir önemi var mı bilmiyorum ama nedense bilinsin istedim.
Ahmet Hakan Çoşkun/Hürriyet
ÖNCELERİ keyfim gıcırdı.
Çünkü kafama göre takılıyordum.
Kendime göre yazdığım "matematiksel" ve "boşluk bırakmayan" yazılarla, "sağdan soldan estarabim" falan yapıyordum.
"Destursuz bağa girerek düşman kazanma sanatına ufaktan katkı" diye özetleyebileceğimiz bir tutumdu benimki.
"Kendilerine rahatlıkla dokunabileceklerimiz" ile "Ne yaparlarsa yapsınlar asla dokunmayacaklarımız" tarzında bir ayrım yapmıyordum.
Taktiksiz, hesapsız, stratejisiz bir takılmacaydı benimki.
Öyle arkadan dolaşmak, ima etmek, lügat paralamak gibi "küçük, kirli şeyler"e de prim vermiyordum.
İsim vererek, adres göstererek, yani adlı adında yazıyordum ve cevap veriyordum.
İlhan Selçuk da muhatabımdı, Milli Gazete yazarı Zeki Ceyhan da.
Lerzan Mutlu da hakkında bir şeyler yazabileceklerim arasındaydı, Fazıl Say´ın annesi de.
Kemal Abi´nin pek sevgili eşi Ahsen Hanım da uğraşmaya değecek bir figürdü, CHP´li silahşor Canan Arıtman abla da.
Kısacası...
Benimki, sadece nezaketi ve haklılığı gözeten, onun dışında her şeye boş vermiş bir maceraydı.
***
"Maceraydı" diyorum...
Çünkü bu hesapsızlığın da miadını doldurduğunu üzülerek fark etmiş bulunuyorum.
Artık alanımızı daralttılar, bu yüzden paslaşmalarımız kısa olacak.
Sakın "korktu, kaçıyor" falan demeyin.
Korksam, korktuğumu itiraf ederim.
Çünkü bana göre de...
"Ne ölümden korkmak ayıp / Ne de düşünmek ölümü."
Benimki sadece bir önlemdir.
Şöyle ki...
Bu hesapsız kitapsız ona buna cevap yetiştirme azminden faydalanmak isteyen, hırsları yeterliliklerinin epey önünde giden bazı isimler, son zamanlarda şöyle bir haleti ruhiye içine girdiler:
"Ulan bu herif önüne gelene cevap veriyor. Bir tane ben çakayım da bana da cevap versin."
İşte bu türden manasız sallamalara prim vermemek adına, ben bundan böyle, hafif tertip bir "strateji" uygulayacağım...
Bir önemi var mı bilmiyorum ama nedense bilinsin istedim.
Ahmet Hakan Çoşkun/Hürriyet