DEM’le fotoğraf vermenin maliyeti ağır olabilir! CHP dörtnala tuzağa mı koşuyor?

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, Esenyurt ve diğer belediyelere Kayyum atanması sonrası iyice netleşen HDP ile yakınlaşmanın CHP’ye maliyetinin ne olabileceğini değerlendirdi…

ATİLLA AKAR atilla.akar@medyaradar.com

Efendim: beğenelim, beğenmeyelim kabul edelim ki Türkiye’de siyaset saflaşmalar üzerinden yürüyor. Toplumda o durumda. Artık “Niye oldu, nasıl oldu” yu “İyi mi kötü mü” yü geçip –maalesef- bunu bir “Realite” olarak görmek gerekiyor. Dolayısıyla siyasi şekillenişlerde onun üzerinden oluşabiliyor. Halen geçerli bir durum…

Saflaşma Yeniden Formatlanacak!..

Sanırım bu kez de öyle olacak. Fakat bu kez düne kadarki gibi “ Laik / Anti – Laik” kavramları üzerinden değil (Ki, o da bir yandan eşlik edecek elbette!) daha çok “Bölücü-Etnikçilik” ile “Milliyetçilik” üzerinden yürüyecek gibi. Başat saflaşma o yönde oluşacak. Tabloda “Bölücü etnikçiliğe taviz verenler” le buna “Direnenler” yer bulacak. Bunu gören kazanır!..

CHP’nin DEM’le zaten çok önceden başlayan flörtü bu kez iyice açığa çıktı. O yüzden CHP’nin DEM’le iç içe bir fotoğraf vermesi bütün hesapları altüst edecek gibi. CHP, Kürt oylarını kazanayım derken bir başka yerden fire verebilir. Diğer bir deyişle “Dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan olma” durumu doğabilir.

CHP, Yükselişine Fazla Güvenmesin!..

CHP, sürekli “Birinci partiyiz” deyip duruyor. Bu doğru. Ancak bu değişmez değil. Koşullara ve olaylara bağlı değişebilir. En azından yükselişi frenlenebilir. Durduğu yerde patinaj yapabilir. Ve bu doğrudan CHP’nin vereceği imaj ve güvene bağlı. Kendi iç çelişkilerinin yarattığı yıpranmadan hiç söz etmiyorum bile…

CHP’nin Konumu farklı!..

Burada şöyle bir itiraz geçersizdir. “Bahçeli Öcalan’ı meclise davet ediyor biz yasal parti DEM’le birlikte davranmışız çok mu?” Bu çok yanıltıcı bir bakıştır. Bunu Bahçeli yaparsa “Bir bildiği, planı vardır” olur Özgür özel yaparsa “Hainlik” gibi durur. Onun konumu ayrı. (Zaten çağrının Bahçeli’ye yaptırılması da o yüzdendi. Erdoğan yapsa aynı etkiyi göstermezdi. Ki, o zaman DEM’liler bile önemsemişti) Zaten iki girişiminde mahiyeti farklı.

Hatta karşılıklı tatlı ifadelere rağmen Erdoğan’ın Bahçeli’nin açıklamalarından rahatsız olduğunu bile söyleyebilirim. Nitekim son operasyonlar birazda Bahçeli’ye “Misilleme” gibi sanki. Lakin Bahçeli’de altta kalmayarak çağrısını yineledi. Öte yandan Erdoğan’a da tekrar seçilmesi için mavi boncuk atıldı. Hem nalına hem mıhına oldu!..

CHP Kendi Kuyusunu mu Kazıyor?..

Bu bir “Yalıtılma stratejisi” dir. CHP, sanki özellikle DEM’le baş başa bırakılmak isteniyor. Doğrusu CHP’de buna çok istekli görünüyor zaten. (Bunda CHP’deki “Etnikçi” damarın ve onların sağladığı ideolojik dönüşümün büyük payı var) CHP’nin bir süredir kendi kuruluş felsefesinden uzaklaşmakta olduğuna dair serzenişler hatırlandığında ortaya çıkan tablo bunu daha da pekiştirecektir. CHP kendi kuyusunu kazıyor sanki.

Nitekim daha şimdiden CHP’de mevcut yakınlaşmadan dolayı huzursuzluk başlamış görünüyor. ABB Başkanı Mansur Yavaş utangaç bir şekilde de olsa karşı olduğunu hissettirdi. Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal’da cepheden tavır alanlar arasındaydı. Keza Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın refleksi aynı eksendeydi. Hatay eski Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ise disipline yollanmak pahasına “Bugünün CHP’si DEM’lenmekle meşgul.” diyerek sert bir çıkış yapacaktı. Örgütlerde de aynı yönde tartışma haberleri geliyordu. “Kuruluş ayarlarına geri dönülmesini” isteyenler vardı. DEM sorunu partinin bir tür “mihenk taşı” oldu. Rahatsızlık artabilir!

Bu arada ufak bir “Hatırlatma” yapalım; aslında olaya tarihsel perspektiften bir çizgi gibi bakarsak hiç de yeni bir durumla karşı karşıya sayılmayız. 90’lı yıllarda kurulan ve SHP içinden çıkan HEP sonradan kapatılacaktı. Niyet ne olursa olsun SHP-CHP çizgisi Kürt siyasi hareketinin “kuluçkalığı” gibi oldu. Ancak –ne ironiktir ki- SHP-CHP onları asimile edip, sisteme kazandırayım derken süreçte kendi bir tür asimile olmuşa benziyor!..

DEM’le Fotoğraf Vermenin Maliyeti Ağır olabilir!..

Şu an için süreç CHP lehine işliyor görünebilir. Ekonomik gidişatın bir türlü düzelmemesi de lehlerine gibi duruyor. Ancak toplum psikolojisi farklı bir şeydir. Milli hassasiyetler söz konusu olduğunda her şey biranda tersine dönebilir. TUSAŞ olayı gibi PKK terörü, DEM’in agresif söylemlerinin sürmesi, yeni kargaşalara yol açması, vb gibi durumlarda CHP zorda kalacaktır. O yüzden DEM’le birlikte yakın fotoğraf vermenin maliyeti ağır olabilir!..

DEM ile flörtün sürmesi durumunda CHP’ye de “Terör Destekçisi” etiketi vurulabilir.. CHP, Kandil’e ayarlı, agresif Kürt siyasetine şirinlik yapacağım diye kazanabileceği bir seçimi kaybedebilir. Bu yolda mayına basabilir. Atatürk’le, Cumhuriyet’le, bayrakla, vatanla sorunu olanlara” bu kadar yakınlık göstermesi bünyeye zarar olabilir. Benden söylemesi!..

CHP Dörtnala Tuzağa mı Koşuyor?..

Bütün bu kayyum hikâyelerine aslında bir tür “Terbiye operasyonu” bile denebilir. Bir ayağı DEM ise diğer ayağı ise CHP’dir. DEM’e “Kendine ayar ver” denilmekte CHP’ye ise “Geleneksel çizgin dışına taşma” denilmektedir. Anlarlar mı bilmem?..

HDP tutuklama ve kayyumlarla yola getirilmeye çalışılırken CHP’ye ise henüz bir hesap kesilmemiş görünmektedir. (Ona artık ne yapılır bilemem. İmamoğlu’na istinaf kararının öne alınması olabilir mi mesela acaba?) Manzara bu…

Lakin en önemli fatura süreçte belli olacak gibi. CHP’nin DEM’i bu derece sahiplenmesi (Adayı CHP’li görünmekle birlikte aslında DEM’liydi) ve otobüs üzerinde DEM’lilerle görüntü vermeleri, Özel’in Mardin’e kadar gidip Ahmet Türk’e sahip çıkması toplumda ve CHP’de kimi kesimleri rahatsız etmektedir. Belki de operasyonu yapan gücün istediği budur. Onları bu şekilde yan yana getirmek ve dönüp topluma “Gördünüz mü, bakın bunlar kanka olmuşlar işte…” dedirtmektir. Öyle de görünüyorlar zaten!..

Asıl Dinamiği Küstürmek!..

Söz konusu durum testi tam kırılmasa bile bir yandan su doldururken diğer yandan çatlağından su sızdırması gibidir. CHP, HDP oylarıyla seçim kazanmayı umut ederken diğer yandan bünyesindeki –ki asıl dinamiğidir- küstürmektedir. Ulusalcılar, Atatürkçüler, kerhen CHP’ye oy vermiş milliyetçiler ve diğer muhalif duruşlular şu anki CHP’den rahatsız olup, desteklerini çekebilirler. O zaman durum gene eşitlenip, dengelenebilir. Sonrası yandı gülüm ketenhelva!..

Üstelik bunu düzeltmeye her zaman yakıt olarak kullandığı “Erdoğan nefreti” de yetmeyebilir!..

6. 11. 2024

Tüm yazılarını göster