DEMİRÖREN SELAHATTİN DUMAN'DAN RÖVANŞ MI ALIYOR? (MEDYARADAR- ÖZEL)

Vatan yazarı Selahattin Duman'ın gazeteden gönderilmesiyle ilgili çeşitli iddialar ortaya atıldı..

Vatan Gazetesi yazarı Selahattin Duman'ın gazeteden gönderilmesiyle ilgili çeşitli iddialar ortaya atıldı.. Bunlardan birisi de Demirören Grubu'nun, vaktiyle kendilerine ait AVM ile ilgili Duman'ın aleyhte yazıları..

Selahattin Duman, Demirören Grubu'nun Vatan ve Milliyet'i almasından bir süre önce yakın gelecekte patronu olacağını bilmeden Demirören'lere ait AVM hakkında üst üste yazılar yazmıştı..

Bu yazılardan 15- 20 gün geçtikten sonra Demirören Karacan ortaklığı Vatan ve Milliyet'i Aydın Doğan'dan satın almıştı..

Dün işine son verilen Selahattin Duman'ın bu yazılar nedeniyle gönderildiği konuşuluyor..

İşte Selahattin Duman'ın Demirören AVM hakkında yazdığı yazılardan biri :

'Fark ettirmeden' elli bin metre karelik bina dikmek

İnsanlık sendeki “bina dikme” azmine şaşıyor ey Türk! Tıpkı İstiklâl Caddesi diye bildiğimiz tamamı SİT alanı olan tarihi bir mekânda gösterdiğin azme şaştığı gibi.. Yirmi bin metrekare için inşaat izni alıp bunu üçe katlayacaksın, üstelik kimse uyanmayacak (!)

Tarihi Grand Pera’nın şimdiki adıyla İstiklâl Caddesi’nin orta yerinde zuhur eden Demirören Pasajı üzerine dil dökmeye devam ediyoruz..

“Pasaj” dediğime kulak asmayın.. Bildiğiniz alışveriş merkezi.. İstanbul ’da hâlihazırda bunlardan yetmişe yakın var.. Bir o kadarı da projelendirildi..

Yani Beyoğlu’nun atar damarına bunlardan bir tane dikilmese ne lazım gelirdi?

Cevabı bende yok..

Yine de meraktayım.. Bütün merakım da “Acaba tarihi dokunun içine tüy dikmeye değdi mi?” sorusu üzerine..

Pasajın bir fevkaladeliği yok..

Üç kat için izin alınıp beş kata yükselen yer üstü katları bildiğimiz, tanıdığımız, akraba olduğumuz uluslararası markalara tahsis edilmiş..

GAP bunlardan birincisi.. Gerisi “Saturn, Twist, Divarese, Deichmann, Sephora, Tchibo” diye geliyor..

***

Üçüncü ve dördüncü katlarda Avrupa’ya sık gidip gelenlerin iyi bildiği “Virgin..” mağazaları var.. Altlı üstlü dubleks..

Bu “Virgin” memleketimize yirmi sene önce gelseydi, sinema meraklıları ve müzik sevenler bayram ederdi..

Şimdi bir orijinalliği kalmadı..

D&R’lardan tutun, Teknosa’lara kadar nereye ayağını atsan her yerde karşına bir tane DVD ve müzik CD’leri satan mağaza çıkar..

Her alışveriş merkezinde bir veya birkaç tane var.. Onları geçin.. Tansaş’tan, Migros’a kadar her yer kendi başına bir “Virgin” oldu.. Hevesle gezdim içini..

DVD ve CD çeşidi olarak İstinye Park’taki D&R mağazası kadar bile zengin değildi.. Hayal kırıklığı!

YAKALA VE ÖP

Pasajın yer üstünde kalan kısmında mukim “Virgin” ile yer altında üç kata yayılmış “Saturn” mağazaları arasında da fiyat açısından uyumsuzluk var..

Temsil, Cem Yılmaz’ın son gösterisinin DVD’si birinde 21 lira, birinde 14 lira.. Birinde 24 lira olan bir sinema filmi DVD’si diğerinde 19 lira..

Demek ki fiyatlandırmada “Görme özürlü, tuttuğu badem gözlüyü öper..” politikası izleniyor..

En üstteki yeme içme katını çok zayıf buldum..

Adına kısaca “Fast Food” dedikleri, doğrudan insan evladının damarlarını tıkamaya azmetmiş yiyecekleri satan yerler bütün sıraları kaplamış..

Ağzının tadını bilen için İstiklâl’in başından Tünel’e hatta Galata’ya kadar her yer birbirinden ilginç yeme içme mekânları ile doluyken, buraya kim gelir de tıkınır bilemiyorum..

Yani gırtlağına düşkün olanlar için de “iyi ki buraya pasaj dikmişler” dedirtecek bir durum yok..

Yer altına üç kat inmişler.. Devasa alanlar yaratıp buraları “Satürn” mağazaları yapmışlar.. Tava, tencere, elektronik ev ve mutfak aletleri, bolca plazma televizyon..

Arap turistlerden başkasının ilgisini çekeceğini sanmam..

İşin ilginç tarafı yok edilen tarihi Saray ve Lüks sinemalarının yerine konacak bir şey görmedim..

Emek sinemasını da mülke katmışlar ancak yerine ne yapacakları belli değil..

***

Demirören Grubu’nun bu AVM için oluşturduğu resmi internet sitesine bakılırsa Demirören Pasajı çevredeki tarihi doku ile mükemmel bir uyum (!) içinde..

Lakin şehirciler, tarihçiler ve çevre bilimcileri için durum aynı değil..

Beyoğlu’nu hayatları için merkez yapan İstanbullular buradan nefret etmiş.. Kime Demirören Pasajı muhabbeti açtıysam bu nefretin titreşimlerini aldım..

Üstelik resmi zevat da “tarihi doku hassasiyeti” olanlarla aynı görüşte..

Temsil, tamamı SİT alanı olan Beyoğlu’nun Belediye Başkanı bile tepkili.. Kaçak iki katın nasıl çıkıldığına onlar da akıl erdirememiş..

FRENLERİ YOK

Tepkilere karşılık Demirören Grubu, bildiği yolda yürümekte kararlı..

1980 yılında yirmi bin metre karelik bir alan için inşaat izni almışlar, orta yere elli bin metrekarelik bir eser(!) çıkarmışlar..

Başkan Yıldırım Demirören nasıl ki boşta gördüğü her Portekizli futbolcuyu Beşiktaş ’a alıyorsa, aile şirketi de çevrede bulduğu bütün binaları birer birer zaptediyor..

Pasaj inşaatı sırasında ciddi olarak hasar görüp, geçici olarak ibadete kapatılan tarihi Ağa Camii’nin arkasında kalan binaların çoğu dükalığa katılmış..

Şimdi tarihi Hacı Abdullah Lokantası teslim bayrağı çekmemek için direniyor.. Kendini korumak için Koruma Kurulu’na başvurmuş..

Kültür Bakanlığı ise Demirören Pasajı için inceleme başlatmış..

Önce esrarengiz biçimde şişmanlayan sonra dikine uzayan binanın bu hale nasıl geldiğini, teftiş kurulu raporlarından çözmeye çalışıyorlar..

Hemen yanındaki Cercle d’Orient (Serkil Doryan) binasını geçmemek üzere inşaat izin verilen yapının nasıl böyle hormonlu hale geldiğini çözerlerse, ona göre dava açacaklar..

Diğer mülk sahipleri izinsiz bir çivi bile çakamazken Demirören Pasajı yerin altına otuz metre inip, yerin üstüne de iki kaçak kat çıkarken kimse görmedi mi?

İşte cevabı aranan soru bu..

***

Aldığım duyumlara göre Demirören Grubu şu sıralarda başka bir tarihi binaya talip olmuş..

Resmiyet kazanmadan isim vermek istemiyorum ama bu tarihi binayı alıp, oradaki ortamı da güzelleştirmek için elli beş milyon doları gözden çıkarmışlar..

Yakında onun da kokusu çıkar..

Uzun lafın kısası..

Demirören Pasajı’nı ve ailenin bu pasajı dikme konusundaki engel tanımaz azmini gördükten sonra yıkılıp, yeniden yapılmak istenen İnönü Stadı için de korkmaya başladım..

O projenin içinde de alışveriş merkezi ile rezidans inşaatı var..

Lafım belediye adamlarına, hükümet adamlarına..

Aman diyelim gözünüzü açın..

Günün birinde aniden “Alın size yeni stat, alın size taş gibi bir alışveriş merkezi..” deyiverirler.. Biz de oturup “Yapılırken görmediniz mi?” diye birbirimize şarlarız..

Kıssadan Hisse: Deli ile devletli bildiğini yapar..

MEDYARADAR- ÖZEL