Yapmayın dedim, etmeyin dedim.
Şu içinden geçtiğimiz dönemde tavrınız, medyanın geleceğini tayin edecek dedim.
Ya bindiğiniz dalı keseceksiniz, ya da iyi niyet göstereceksiniz dedim.
Medya patronlarından bahsediyorum sevgili sırdaşlar.
Biliyorsunuz haftalardır şu garip köşemde çırpınıyorum.
Köşemin patron katlarında yakından takip edildiğini biliyorum, o nedenle, siz emekçilerin, patronlara sesini duyurabilmesi için elimden geleni yapıyorum.
Ara zam kampanyasını başlatmam da ondandı…
Gelin görün ki, aslında parasını başka sektörlerden kazanan…
Son dönemlerde, aslında karına kar katan medya patronları, görünen o ki, kendi bindikleri dalı kesmeye karar vermiş.
Bunların başında da Demirören Medya geliyor.
Önceki gün Demirören Medya'da zamlı maaşların yatacağı duyuruldu.
İnsan Kaynakları’ndan atılan mail aynen şöyleydi:
Değerli çalışma arkadaşlarımız,
Yöneticilerinizle birlikte çalışılarak yapılan ücret düzenleme ve iyileştirmesi doğrultusunda, 01.07.2022 itibariyle geçerli olan yeni ücretleriniz 30.07.2022 tarihinde, saat 00:01 sonrasında maaş hesaplarınıza yatırılacaktır. 5953 sayılı Basın İş Kanunu’na tabi olup da peşin ödeme alan arkadaşlarımızın ağustos ayına ait zamlı maaşlarıyla birlikte temmuz ayı fark ödemeleri de aynı tarih ve saatte hesaplarına yatırılacaktır. Ayrıca tüm çalışanlarımıza verilen yemek kartı (SODEXO) uygulamasında da iyileştirme yapılmış ve 01.08.2022 itibariyle günlük 55,00 TL'den hesaplanarak düzenlenmiştir. Bilginize sunarız.
Bu haberi sektörümüzün lokomotif medya sitesi, Medyaradar’da okuduğumda bir bit yeniği olduğunu anlamıştım.
Çünkü mailde bir zam oranı belirtilmiyordu.
Sadece Sodexo’lara yapılan zam oranı açıkça yazılmıştı.
Veeeeeee yoldaşlar, tahmin ettiğiim gibi de oldu.
Maaşların hesaba geçmesiyle, bendenize bir mail yağmuru başladı.
Herkes aynı şeyden şikayet ediyordu:
Zam oranları kime, neye göre belirlenmişti?
Kimin ne kadar zam aldığı belli değildi.
Dikkatinizi çektiyse mailde ‘yöneticilerinizle birlikte çalışılarak ücret iyileştirmesi yapıldı’ diye bir ifade var.
Asıl kilit nokta da o.
Hangi yönetici kime az kime çok zam oranı belirlemişti?
Kriter neydi?
Ve dahası Demirören medyada TV kanallarına daha fazla mı zam yapıldı?
Sorular, şikayetler çok.
Sözü size bırakıyorum ve birkaç maili harfine dokunmadan yayımlıyorum:
Mail 1:
Sevgili keskinkalem
Öncelikle zam konusunda biz basın emekçilerine verdiğiniz destekten dolayı teşekkür etmek isterim. Bugün Hürriyet Gazetesi'ndeki zam haberleri sitenizde yayınlandı AMA.... Zam oranları öyle söylediği gibi yüzde 30 herkes almadı. Şöyleki Bu zammın IK tarafından yöneticilerle birlikte hazırladığı söyleniyor. Sağolsun yöneticilerimiz de bu oranlar üzerinde oldukça kafa yormuşlar. İkili ilişkilerle yöneticileri yakın çalışanlar zamdan fazlasıyla nasibini almış. Diğer tarafta ise birçok basın emekçisi arkadaşımız ise yüzde 8-12 arasında bir zam ancak alabildi. Nasıl oluyor diyeceksiniz... Yöneticilerimiz ondan bundan şundan kestikleri 3 -5- 10 -15 gibi oranları çevresindeki yakın çalışma arkadaşlarına dağıtıldı Böylelikle bir taraf yüzde 60 lara ulaşan zamlı maaşlara kavuşmuş oldu. Tabi burada olan hayat pahalılığını iliklerine kadar hisseden basın emekçisi arkadaşlarımıza oldu. Asgari ücretin biraz üzerindeki maaşlarıyla hayatlarına devam etmeleri isteniyor. Merak ediyorum bu durumdan acaba Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan'ın haberi varmı. Var ise bu adaletsizliği gidermek için bir adım atacak mı. Allah yöneticilerimizin de hayırlısını versin....
Mail 2:
Değerli Keskin Kalem,
Öncelikle sorunlarımızı dile getirdiğiniz için çok teşekkürler. Demirören medya çalışanı olarak, bir süredir zam oranları konusunda bilgi almaya çalışıyorduk mesai arkadaşlarımla. Ancak ne mümkün? Kime sorsak birşey bilmiyor, zamlı maaşlar yattı hala ‘oran kaç?’ dediğinizde yanıt alamıyoruz. Herkes bayram paralarını, fazla mesaini çıkararak zam oranı hesaplamaya çalışıyor. Bordrosunu bekliyor. Bu zam oranı devlet sırrı mı? Neden gizleniyor? Yöneticiler neden kimseyi bilgilendirmiyor? Suskunluk arttıkça adaletsizlik şüphesi de artıyor. Biz basın emekçileri olarak şeffaf bir maaş düzenlemesi süreci talep ediyoruz.
Mail 3:
Sevgili keskin kalem,
İşimiz siyasetle iç içe. Çoğu meslektaşımız işi gereği siyasilerle dirsek temasında. Ancak görüyoruz ki, siyaset, gazetecileri bir kez daha ortada bıraktı. Bütün meslek gruplarının haklı zam taleplerini her gün haberleştiren bizler, maalesef kendi söküğümüzü dikemiyoruz. Kimse hakkımızı savunmuyor. Medyanın özlük haklarıyla yakından ilgilenen İletişim Başkanlığı neden bu medyada maaş zulmüne sessiz? Büyük devlet yetkililerimizi takip eden pırıl pırıl gençlerin 6- 7 bin lira maaşla, günde 40- 50 liralık yemek parasıyla işlerini yapmaya çalıştıklarından haberleri var mı? Hükümet asgari ücretliye, emekliye zam yaparken, neden medyadaki zam oranları ihmal ediliyor? Neden bir kesim medyadan zengin olurken, bir kesim açlığa mahkum ediliyor? Sesimiz duyulsun artık.
Mailler, dertler ortada.
İnanın okudukça kalbim parçalanıyor…
Lafı uzatmadan yılmadan, bir kez daha söyleyeceğim.
Kısa dönemli kar hesapları mı?
Medyanın geleceği mi?
Patronların ve yetkililerin önünde iki seçenek var.
Son mailde yazılanlara da satırı satırına katılıyorum.
İş manşet birliği yaratmaya geldiğinde, tüm patronlara söz geçiren hükümet, neden mesele zam olunca, gazetecileri patronların insafına bırakıyor?
Ya muhalefet?
Suya tirit meselelerde muhalefet edeceklerine, her gün açıklamalarını takip eden, fotoğraflarını çeken emekçilerin hakkını neden savunmuyorlar?
Neden hükümet üzerinde baskı oluşturmuyorlar?
Artık sözün bittiği yerdeyiz…
Ya batacağız, ya da hep birlikte çıkacağız.
Bu da böyle biline.
CÜNEYT ÖZDEMİR KESKİN KALEM’E NE DEDİ?
ALDIĞI CEVAP NE OLDU?
Medyamız çok rezillik gördü de, SBK gibisini görmedi.
Ortaya çıkanlar daha buzdağının görünen kısmı.
Aylardır yazıyorum, hem de kellem koltuğumda…
Sağcısı, solcusu, yandaşı, candaşı…
Herkesin düştüğü bir çukur bu….
Dolaşıma giren SBK gazeteci listesi sonrası, işin yine peşini bırakmadım, medyadaki bazı figürlere, uzun uzun sorular sıraladım.
Okumuşsunuzdur yoldaşlar…
O soruların her biri çok kritik, her birinin ne kadar önemli olduğu zamanla ortaya çıkacak…
Soru sorduğum isimlerden biri, Cüneyt Özdemir’di.
Nedeni Özdemir’in SBK yurtdışına kaçtıktan sonra, geçen yıl, yaptığı bir açıklamaydı.
Özdemir, Korkmaz'ın 2020'de kendisini arayarak bir haber kanalı kurmak istediğini ve Bodrum'da görüşme teklif ettiğini söyledi.
Daha sonra arkadaşlarının uyarısı üzerine görüşme teklifini reddettiğini söyleyen Özdemir, "Aynı kareye bile girme" diye uyarıldığını anlattı.
Ben de bu açıklamasının SBK medya yapılanmasının çözülmesi açısından çok önemli olduğunu defalarca yazdım.
Özdemir’e şu soruları sordum:
- Cüneyt Özdemir’e daha önceki yazımda seslenmiştim. Daha önce yaptığı ‘SBK haber kanalı projesine girecekti, başına da beni geçirecekti, reddettim’ açıklamasını detaylandırın demiştim. Tekrar soruyorum: Özdemir’e kim iş teklif etti?
- Hangi önemli medya yöneticisi Özdemir’e SBK adına iş teklif etti?
- O yönetici SBK listesinin içinde mi?
- Hangi diğer gazeteciler Özdemir’e o teklifin gitmesi- parlatılması sürecinde rol aldı? Listede para alan gazeteciler arasında yer alan bir ismin ekran yüzü yengesi mi?
Fakat kendisi belli ki bana kızmış.
Ve şöyle bir mesaj göndermiş, yine harfine dokunmadan yayınlıyorum:
Benimle ilgili daha önce pek çok olumsuz haber yaptınız. Nedendir bilmem hala aynı olumsuz üslupla devam ediyorsunuz. Anlamak zor!
Sanırım bütün bu saydığınız gazeteciler arasına beni katma çabanız da bu yaklaşımınızın bir parçası. Ben hayatımda SBK’nın sesini ilk kez telefonda duydum. Benimle kahve içmek istediğin haber kanalı kurmak istediğini söyledi. Kendisine mesaj atıp görüşmeyi bile reddettim. Ardından Türkiye'den kaçtıktan sonra CHP ABD temsilcisi ile canlı yayında durumunu konuştum. Sonrasında kendisini de canlı yayına alıp kaçışını ve ilişkilerini sordum. Kendisini Robin Hood olarak lanse edildiği günlerde de hakkında ve aleyhinde ilk haberleri yapan da ben oldum. Bütün bunları daha önce de defalarca canlı yayında anlatmış olmama rağmen benim adımı SBK çukuruna düşmüş gazeteciler arasına katıp bir kuşku bulutu içine alman çabanızın nedenini anlamakta hala zorlanıyorum. Umarım sorularınıza yanıt bulmuşsunuzdur.
Cüneyt Özdemir
Kendisine yanıtım şöyle:
Sayın Özdemir,
Doğrudur hakkınızda bazı olumsuz yorumlar yaptım. Ancak bunların hiçbiri SBK meselesiyle ilgili değildi. Olumsuz üsluptan bahsetmişsiniz. Mesela hakkınızda 20 Temmuz tarihli yazımda kullandığım şu ifadeler olumsuz üslup mu?
‘Şimdi sayın Cüneyt Özdemir’in yayınlarından zaten bu SBK meselesinin nereye gideceğini gördüğü anlaşılıyor. Fakat kendisinden bir ricam var. Çünkü SBK’nın medya yapılanmasının çözülmesinde, bence kilit role sahip. Hatırlarsanız bundan aylaaar önce SBK’nın bir haber kanalı satın alacağını, kendisine de yöneticilik teklif edildiğini söylemişti. Medyanın dehlizlerine hakim bir isim olarak Özdemir tabii ki teklifi kibarca geri çevirmiş ve adeta olay yerinden kaçarak uzaklaşmış. Çok akıllıca davranmış.’
Size ne demişim? Akıllıca davrandı… Tehlikeyi gördü, uzaklaştı… Yani SBK pisliğine bulaşmadı. Fakat, sizi SBK çukuruna katan gazeteciler arasına katmak istediğimi iddia ediyorsunuz. Sanırım yazılarımı dikkatli takip etmemişsiniz, ve son yazımı temel alarak öfkelenmişsiniz.
Oysa ki yazılarımı dikkatli okusanız, bana gönderdiğiniz mesajda bahsettiğniz Robin Hood haberleri vs. gibi konulardaki yorumlarınızı da desteklediğimi görürdünüz. Paylaştığım son linkteki şu ifademe dikkat edin lütfen: Cüneyt Özdemir dünkü Youtube yayınında güzel yorumlar yaptı. ‘SBK hakkında gazetelerde Robin Hood haberleri çıktı sırf lahmacun dağıttı diye. Şimdi gazeteciler ölü taklidi yapıyor. SBK kimmiş diye. Biliyoruz ne anlı şanlı meslektaşlarımızın ne muhabbetlere girdiklerini’ dedi.
Neyse, son olarak umarım sorularınıza yanıt bulmuşsunuzdur demişsiniz. Maalesef bulamadım.
Çünkü diğer yazılarımda söylediklerimi tekrarlayacağım. Bana kalırsa SBK’nın size yaptığı haber kanalı teklifi, SBK medya yapılanmasının çözümünde kilit role sahip. Siz zaten bunun parçası olmamışsınız. Ama kimler parçasıydı? Projede teklif getiren, götüren kimdi? Bu bilgileri kamuoyuyla paylaşırsanız, kara paranın medyayla aklanmasının en büyük projesini ifşa etmiş olacaksınız. Umarım ben de derdimi anlatabilmişimdir.
Saygılar,
Keskin Kalem
keskinkalem@medyaradar.com