Medyaradar dostları bugün sizlere yine ‘yok daha neler’ diyeceğiniz bir hikaye anlatacağım. Hikayemizin geçmişi ta 1 Mayıs 1948’lere uzanıyor. Yani bir dönem medyamızın ‘Amiral Gemisi’ olan Hürriyet Gazetesi’nde geçiyor…
Sanatın her türlüsüne ilgi duyan Hürriyet Gazetesi’nin kurucusu Sedat Simavi ve ondan sonra bayrağı taşıyan oğulları Haldun Simavi ve Erol Simavi, bina koridorlarını bir müzeye çevirmiş tablolar, heykeller ve harikulade karikatürler ile donatmışlardı. Gazetenin merkezi Cağaloğlu’nda ömrü dolunca ilk olarak İkitelli’ye ardından da Bağcılar’a taşındı.
Hürriyet Gazetesi’nin 78 yıllık Simavi Ailesinden 39 yıllık Doğan Ailesine uzanan serüveninde adeta bir sanat galerisini andıran eserler de büyük bir özen ile taşındı.
Buraya kadar yazılanları medyada dirsek çürütmüş herkes gayet iyi biliyor ve sanırım bana kızan dostlarımızda var. Sadede gel diyenleri duyar gibiyim. Mevzuyu anlatacağım ama azıcık daha merak edin istiyorum!
Tarih, 21 Ağustos 1911… Yer Fransa’nın başkenti Paris… Dünyaca ünlü Louvre Müzesi çalışanları Leonardo Da Vinci’nin en bilinen eseri olan Mona Lisa tablosunun yerinde olmadığını gördüler. İlk başta kimsenin dikkatini çekmeyen bu durum, tam 12 saat sonra ertesi sabah tablo hala yerinde olmadığında anlaşılabildi. Hemen polisle irtibata geçildi ve soruşturma başlatıldı. Mona Lisa çalınmıştı.
Ve tarihler 2019 gösteriyor… Yer İstanbul, Bağcılar… Kurulduğu günden itibaren, Türk basınında her zaman söz sahibi olan bir dönemin ‘Amiral Gemisi’ Hürriyet Gazetesi’ndeki Simavi Ailesi’nden kalan Hürriyet Gazetesi’nin sanat galerisi, yani bir anlamda tarihi yok olmuştu!
Nejat Devrim, Oya Katoğlu, Turan Erol gibi usta sanatçıların eserlerinin yanısıra Aydın Doğan Vakfı'nın düzenlediği Karikatür Yarışması'na katılan orijinal karikatürlerin yerinde yeller esiyordu...
Louvre Müzesi’ndeki Mona Lisa tablosunun çalınmasından farklı olarak, hemen polisle irtibata geçilmedi! Soruşturma başlatıldı mı?’ Bilmiyoruz!
Bilinen tüm güvenlik görevlilerinin işten çıkartılması ve adları bizde saklı olan biri üst düzey, biri ise yönetici asistanı olan iki ismin ortalarda olmaması!
Evet, son final cümlesi için önerileri olan dostlarımız varsa,…….. boşlukları doldurabilirler! Bunun adına, Vefasızlık mı? dersiniz yoksa, Skandal mı? Ben bilemedim. Söz, Demirören Ailesi’nde…