Demet Evgar'dan çarpıcı açıklama: 'Beyninde oksijen yok paran olsa ne olur?'
Avlu dizisinde Deniz karakterine hayat veren Demet Evgar, bir dergiye verdiği röportajda çarpıcı açıklamalarda bulundu..
Star TV'de yayınlanan 'Avlu' dizisinde, şiddet gördüğü kocasını yaralama suçundan cezaevine giren bir kadını oynayan Demet Evgar, Vogue Türkiye dergisine konuştu.
Demet Evgar, "Rezidans'larda, istediğin kadar 'Çok özgürüm, şuyum buyum' de; oksijen gitmiyor beynine, onu ne yapacaksın? Beyninde oksijen yok paran olsa ne olur?" ifadelerini kullandı.
Alışkanlıklarını ve ritüelleri sevdiğini ifade eden 37 yaşındaki oyuncu, cesaret konusunu, kadın ve erkek olarak ayırmayı sevmediğini söyledi. Demet Evgar şu ifadeleri kullandı: ''Anaerkil toplumlarda, kadınların sağduyusuyla hayat sürüyordu. Onların sezisi ve duru görüşüyle... Erkek algısıyla bundan korkulmaya başlandı, bu da büyük bir baskı getirdi. Sonrasında yakılan o ‘cadı’ kadınlar, o bilge kadınlardandı belki de...''
"Uzun dönem kadınların dehası kenarda, köşede kaldı. Şimdi yine bizlerin yükseldiği bir dönemi yaşıyoruz. Dünya hiçbir zaman şimdikinden daha iyi ya da kötü durumda olmadı. Kendini tekrar eden bir döngü var''
Cezaevinin en kötü yanının, doğadan uzaklaşmak, maviyi ve yeşili görememek olduğunu belirten Demet Evgar şöyle konuştu: ''İnsan doğadan uzaklaştıkça kendinden de uzaklaşıyor. İster cezaevinde olsun, ister metropolün göbeğinde, herkesin mahpusluğu kendine... Bire bir kendimden biliyorum. Köye gittiğimde, ağaca dokunduğumda, toprağa bastığımda gerçekten huyum, suyum değişiyor.''
"Rezidans’larda, istediğin kadar 'Çok özgürüm, şuyum buyum' de; oksijen gitmiyor beynine, onu ne yapacaksın? Beyninde oksijen yok paran olsa ne olur?"
Demet Evgar, "Rezidans'larda, istediğin kadar 'Çok özgürüm, şuyum buyum' de; oksijen gitmiyor beynine, onu ne yapacaksın? Beyninde oksijen yok paran olsa ne olur?" ifadelerini kullandı.
Alışkanlıklarını ve ritüelleri sevdiğini ifade eden 37 yaşındaki oyuncu, cesaret konusunu, kadın ve erkek olarak ayırmayı sevmediğini söyledi. Demet Evgar şu ifadeleri kullandı: ''Anaerkil toplumlarda, kadınların sağduyusuyla hayat sürüyordu. Onların sezisi ve duru görüşüyle... Erkek algısıyla bundan korkulmaya başlandı, bu da büyük bir baskı getirdi. Sonrasında yakılan o ‘cadı’ kadınlar, o bilge kadınlardandı belki de...''
"Uzun dönem kadınların dehası kenarda, köşede kaldı. Şimdi yine bizlerin yükseldiği bir dönemi yaşıyoruz. Dünya hiçbir zaman şimdikinden daha iyi ya da kötü durumda olmadı. Kendini tekrar eden bir döngü var''
Cezaevinin en kötü yanının, doğadan uzaklaşmak, maviyi ve yeşili görememek olduğunu belirten Demet Evgar şöyle konuştu: ''İnsan doğadan uzaklaştıkça kendinden de uzaklaşıyor. İster cezaevinde olsun, ister metropolün göbeğinde, herkesin mahpusluğu kendine... Bire bir kendimden biliyorum. Köye gittiğimde, ağaca dokunduğumda, toprağa bastığımda gerçekten huyum, suyum değişiyor.''
"Rezidans’larda, istediğin kadar 'Çok özgürüm, şuyum buyum' de; oksijen gitmiyor beynine, onu ne yapacaksın? Beyninde oksijen yok paran olsa ne olur?"