"DELİKANLI OL!...MERT OL!..KOLPA HABERLERİ BIRAK!.." AHMET KEKEÇ KİME SESLENDİ?
Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç hangi genel yayın yönetmenin yazısından yola çıkarak, kime 'Delikanlı ol... Mert ol...' diye seslendi?
Psikolojik harp yapma! Delikanlı ol... Mert ol...
Ertuğrul Özkök, bundan bir süre önce, "ötekine saygı" temelinde benimle mutabık olduğunu bildiren bir yazı yazmış, farklı cenahlardaki insanların "isterlerse" cari karşıtlıktan bir "uzlaşma kültürü" süzebileceklerini söylemişti.
Böyle söylememişti de, benim "böyle demeye getiren" yazımın altına imza atmıştı.
Ben de bugün onun yazısının altına imzamı atacağım.
Buyrun, kendisi anlatsın:
Tarih birçok örnekle şunu göstermiştir: "Mutlaka dinleyeni de dinleyen vardır."
Bir gün güç dengeleri değişir. Veya güç dengeleri aynı kalır da, aynı cephedeki ittifaklar bozulur, menfaat çekişmeleri, paylaşma kavgaları çıkar.
Bir bakmışsınız, ilelebet "güçlü" kalacak, ilelebet "payidar" kalacak sandığınız insanların sesleri ortalığa dökülmüş.
Anlarsınız ki, bir zamanlar aynı safta olduğunuz insanlar sizi anında satıvermiş.
Çünkü bütün psikolojisini "şüphe" üzerine kuranlar, bir süre sonra en yakınlarından da şüphe etmeye başlarlar.
(....)
En yüksek yargıçlarını bile dinleyecek kadar ileri gitmiş bir dinleme histerisi artık ülkenin bütün insanlarını etkiler hale geldi.
Kendine "liberal" diyebilen, "demokrat" diyebilen her insan, bu başıbozuk dinleme histerisine karşı çıkmalıdır.
Parlamento, en caydırıcı kanunları çıkarmalı, iktidar ve muhalefet bunu ortak bir sorun olarak ele alıp üzerine gitmelidir.
Bugün "güç bende" diyenler bu sorunun çözülmesinde öncülüğü almalıdır.
Demokrasi, adalet istiyorsak çok sağlam bir konsensüse varmalıyız.
Legal dinlemelerde, isnat edilen suçla ilgisi olmayan hiçbir dinleme dosyaya konmamalı, anında imha edilmelidir. Bunu yapan devlet memurları da cezalandırılmalıdır.
Böyle diyor Özkök.
Sonra da ekliyor: "Var mı itirazı olan?"
Benim yok.
Buna itiraz edebilecek bir "vicdan sahibi" de tanımıyorum.
Bu satırlar yazılırken, "dinleme yaptırmak"la suçlanan bakanlık iddiaları kesin bir dille yalanlamış, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı "Yargıtay´ın santralini biz dinlemedik... Zaten bu merkezde dinleme yapılmamaktadır" açıklamasını yapmış, Sincan Hâkimi Osman Kaçmaz TİB´e yeni bir baskın düzenleme kararı almış ve bu baskına direnenlerin "tutuklanacaklarını" bildirmişti bile...
Bu bilgilerin ışığında yazıyorum...
Hiçbir kurum, hiçbir erk, hiçbir istihbarat birimi yasadışı dinleme yapmamalı.
Özel hayat bilgileri ortalığa saçılmamalı.
İllegal dinleme yapanlar ağır bir biçimde cezalandırılmalı.
Legal dinlemelerde konuyla alakası olmayan "dökümler" dosyaya konulmamalı.
Mutabıkız...
Peki, şunda da mutabık mıyız?
İllegal dinleme iddiaları, Ergenekon örgütüyle teması olan müştekileri kurtarma atraksiyonuna dönüşmemeli...
İhraçları istenen Sincan Hâkimi Osman Kaçmaz ve YARSAV´cı Ömer Faruk Emimağaoğlu, haklarındaki iddialara cevap vermeli, "illegal dinleme" bahanesinin arkasına gizlenmemeli...
Darbeciler ve ıslak imzacılar "dinleme mağduru"ymuş gibi gösterilmemeli... Konu, psikolojik harpçileri mazur gösterecek yeni bir "kara propaganda atağına" dönüştürülmemeli.
Kamuoyunda kafa karışıklığı yaratacak kolpa dinleme haberleriyle Ergenekon sulandırıcılığına soyunmamalı...
Delikanlı olmalı...
Mert olmalı...
Bunda da mutabık mıyız?
Mutabıksak, Ertuğrul Özkök´ün de dediği gibi, "dinleme histerisine karşı hep birlikte sesimizi yükseltelim"; gün bugündür...
Ahmet Kekeç/STAR
Ertuğrul Özkök, bundan bir süre önce, "ötekine saygı" temelinde benimle mutabık olduğunu bildiren bir yazı yazmış, farklı cenahlardaki insanların "isterlerse" cari karşıtlıktan bir "uzlaşma kültürü" süzebileceklerini söylemişti.
Böyle söylememişti de, benim "böyle demeye getiren" yazımın altına imza atmıştı.
Ben de bugün onun yazısının altına imzamı atacağım.
Buyrun, kendisi anlatsın:
Tarih birçok örnekle şunu göstermiştir: "Mutlaka dinleyeni de dinleyen vardır."
Bir gün güç dengeleri değişir. Veya güç dengeleri aynı kalır da, aynı cephedeki ittifaklar bozulur, menfaat çekişmeleri, paylaşma kavgaları çıkar.
Bir bakmışsınız, ilelebet "güçlü" kalacak, ilelebet "payidar" kalacak sandığınız insanların sesleri ortalığa dökülmüş.
Anlarsınız ki, bir zamanlar aynı safta olduğunuz insanlar sizi anında satıvermiş.
Çünkü bütün psikolojisini "şüphe" üzerine kuranlar, bir süre sonra en yakınlarından da şüphe etmeye başlarlar.
(....)
En yüksek yargıçlarını bile dinleyecek kadar ileri gitmiş bir dinleme histerisi artık ülkenin bütün insanlarını etkiler hale geldi.
Kendine "liberal" diyebilen, "demokrat" diyebilen her insan, bu başıbozuk dinleme histerisine karşı çıkmalıdır.
Parlamento, en caydırıcı kanunları çıkarmalı, iktidar ve muhalefet bunu ortak bir sorun olarak ele alıp üzerine gitmelidir.
Bugün "güç bende" diyenler bu sorunun çözülmesinde öncülüğü almalıdır.
Demokrasi, adalet istiyorsak çok sağlam bir konsensüse varmalıyız.
Legal dinlemelerde, isnat edilen suçla ilgisi olmayan hiçbir dinleme dosyaya konmamalı, anında imha edilmelidir. Bunu yapan devlet memurları da cezalandırılmalıdır.
Böyle diyor Özkök.
Sonra da ekliyor: "Var mı itirazı olan?"
Benim yok.
Buna itiraz edebilecek bir "vicdan sahibi" de tanımıyorum.
Bu satırlar yazılırken, "dinleme yaptırmak"la suçlanan bakanlık iddiaları kesin bir dille yalanlamış, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı "Yargıtay´ın santralini biz dinlemedik... Zaten bu merkezde dinleme yapılmamaktadır" açıklamasını yapmış, Sincan Hâkimi Osman Kaçmaz TİB´e yeni bir baskın düzenleme kararı almış ve bu baskına direnenlerin "tutuklanacaklarını" bildirmişti bile...
Bu bilgilerin ışığında yazıyorum...
Hiçbir kurum, hiçbir erk, hiçbir istihbarat birimi yasadışı dinleme yapmamalı.
Özel hayat bilgileri ortalığa saçılmamalı.
İllegal dinleme yapanlar ağır bir biçimde cezalandırılmalı.
Legal dinlemelerde konuyla alakası olmayan "dökümler" dosyaya konulmamalı.
Mutabıkız...
Peki, şunda da mutabık mıyız?
İllegal dinleme iddiaları, Ergenekon örgütüyle teması olan müştekileri kurtarma atraksiyonuna dönüşmemeli...
İhraçları istenen Sincan Hâkimi Osman Kaçmaz ve YARSAV´cı Ömer Faruk Emimağaoğlu, haklarındaki iddialara cevap vermeli, "illegal dinleme" bahanesinin arkasına gizlenmemeli...
Darbeciler ve ıslak imzacılar "dinleme mağduru"ymuş gibi gösterilmemeli... Konu, psikolojik harpçileri mazur gösterecek yeni bir "kara propaganda atağına" dönüştürülmemeli.
Kamuoyunda kafa karışıklığı yaratacak kolpa dinleme haberleriyle Ergenekon sulandırıcılığına soyunmamalı...
Delikanlı olmalı...
Mert olmalı...
Bunda da mutabık mıyız?
Mutabıksak, Ertuğrul Özkök´ün de dediği gibi, "dinleme histerisine karşı hep birlikte sesimizi yükseltelim"; gün bugündür...
Ahmet Kekeç/STAR