DEFNE SAMYELİ'NİN SIRLARINI İFŞA EDEN EREN TALU'YA KADIN YAZARLARDAN TEPKİ YAĞDI!

Ayşe Arman'ın Eren Talu röportajını okurken utandım. İçim ezildi, midem bulandı, dehşete kapıldım!

Damlaya damlaya göl olur, özel hayat dediğin afiyetle meze olur. Hey gidi hey sayın seyirciler. Biz babamızdan böyle görmedik, sonradan gördük ne edeceğimizi bilemedik. Huzurlarınızda; 'bir tane daha 'bu devir başka devir' hikayesi... Özel hayat yok! 'Kol kırılır yen içinde kalır' yok! Erkeğin erkek gibi duruşu yok! Yuvayı yapan dişi kuşlar uçup gitmiş, çok ararsın çok! Başkalarının hayatına kulak tıkamak yok! Kulak misafiri olunca utanıp kızarmak yok! Hepimiz röntgenciyiz maşallah. Hepimiz meraklı...

KENDİNİ KURTARIRKEN...
Sevmeye de ayrılmaya da beceriksiziz, işte bu da bu devrin en namussuz farkı. Bakın şimdi; bir kadınla bir adam 14 yıl evli kalıyorlar. Aynı yastığa baş koyuyorlar. Sabahları uyanınca ilk önce birbirlerini görüyorlar. Çocukları oluyor, iyi günde kötü günde yan yana duruyorlar. Ve öküzün öldüğü gün ortaklık bozuluyor, işin suyu çıkıyor, ortalık yangın yerine dönüyor. Sonra? Alın sonrasına bir örnek:

Defne Samyeli-Eren Talu ikilisi. Dökülmedik taş, açıklanmadık sır, konuşulmadık detay kalmıyor. Biz de iştahla okuyoruz işte. Dün Ayşe Arman'ın Eren Talu röportajını okurken utandım. İçim ezildi, midem bulandı, zaman zaman dehşete kapıldım. Eren Talu, haberci-sunucu Defne Samyeli'nin ayrıldığı eşi... Aylar önce bir sürü fırtına koptu. Birbirilerini suçladılar, demeçler verdiler. Eren Talu, daha çok susan taraf oldu. Tabii, beri yandan da gül gibi karısının kıymetini bilmeyen, gözü dışarda, kapı dışarı edilmeyi hak etmiş çapkın adam. "Bu işler öyle değil, ben o zannettiğiniz adam değilim, ahanda gerçekler" diyesi gelmiş Talu'nun ve Ayşe Arman'a anlatmış da anlatmış. Ama biraz fazla anlatmış. İpin ucu öyle bir kaçmış ki kendini kurtarayım derken her şeyi mahvetmiş. Sen karının kıymetini bilmemiş adam değilsin anladık da artık başka bir şeysin ve bu şey hiç de şık değil.

HAKLI OLMAK İSTEMEM
Şimdi bize ne Defne Samyeli'nin yaşadığı gizli aşkın detaylarından, bize ne sizin iki şişe votka içtikten sonra konuştuklarınızdan, bize ne sizin çökmüş seks hayatınızdan. Yani bize ne olmalı! Gereken bu! Ama yok, dedim ya hepimiz röntgenciyiz, hepimiz teşhirci. Kimse "Ben efendi efendi susayım, nasılsa hak yerini bulur" demiyor. İntikam almak içimize siner zannediyoruz. Cümle aleme eşimizin kara çarşaflarını göstermeyi marifet zannediyoruz. İnsan sevdiğini karalayarak ne zaman aklanmış ki? Şimdi Eren Talu'nun pabucunu giymediğim için onun psikolojisini bilemem. Onun neler yaşadığını, bugün bu açıklamalarla yüreğini nasıl ferahlatabildiğini bilemem. Ancak şunu biliyorum; ben ne olursa olsun bu şekilde haklı olmak istemem. Haklı olmak nedir ki, elinde sevgi, içinde huzur kalmadıktan sonra.

Ayşe ÖZYILMAZEL / SABAH