Efendim; bende Ahmet Davutoğlu ne zaman hareketlenecek diyordum. Öyle ya, Suriye’de gelinen noktadan kendine pay çıkartması lâzım geliyordu. Ne de olsa bir anlamda süreci o başlattı hatta teorize etti denebilir. “Stratejik derinlik” nihayet kendine bir alan açabildi herhalde. “Suriye projesi” bir anlamda onun eseri!..
Lakin bizim asıl konumuz bu değil. Konumuz Davutoğlu’nun yaşananları nasıl kendi lehine kullanıp kullanamayacağı. Bunu AK parti ile yeni bir aşama ya da basamak olarak değerlendirip değerlendiremeyeceği. Dahası bunun eski kırgınlıkları unutturup, yeni yakınlaşmalara yol açıp açmayacağı. O yüzden o cenahta ilginç gayretler oluşuyor herhalde. Tabii “Kendi kendine gelin güvey olma” mı değil mi o başka!..
Zaten Bir Ara Söylentideydi!..
Fakat hatırlanacak olursa geçtiğimiz Ağustos ayında da böylesi söylentiler ortaya atılmış ancak sonuçta fos çıkmıştı. Şöyle bir hafızalarımızı yoklarsak önce “Muhalefet partilerinden 7 milletvekilinin AK partiye geçeceği” iddiası ortaya atılmış, ardından Gelecek Partisi milletvekili Nedim Yamalı ise iddialara "Geçeceksek Genel Başkanımız Ahmet Davutoğlu ile hep birlikte geçeriz" diyecekti.
Dahası Yamalı görüşmeler yapıldığını doğrulayarak “Bazı görüşmeler yapıyoruz. AKP de bunlardan biri. Oradaki arkadaşlarımız yıllarca beraber çalıştığımız isimler” ifadelerini kullanacaktı. Üstelik bütün bu görüşmelerin Genel Başkan Ahmet Davutoğlu’nun bilgisi dahilinde olduğunu da sözlerine ekleyecekti.
İddialar Unutuldu Gitti!..
Çağrı o dönem pek yankı bulmasa bile örneğin AK partili Mehmet Metiner “Özeleştiri vermeleri kaydıyla olabileceğini” bile söylemişti. Fakat hemen ardından Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın açıklamaları durumun gösterilmek istendiği gibi olmayabileceğine vurgu yapıyordu. Ancak başka gelişmeler de vardı. Bunlar arasında Gelecek Partisi İstanbul Milletvekili Selim Temurci'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşme geliyordu. Kafalar karıştı kaldı. Devamı gelmedi. Muhtemelen tıkandı ya da istenmedi…
Ancak buralardan pek bir sonuç çıkmadı. Unutuldu gitti. O zaman yazdığım yazımda söz konusu iddiaların nereden çıkıp çıkmadığını, realitede karşılığı olup olmadığını ele almıştım. Tekrar etmeyeceğim. Bu yazının sonuna ekliyorum. İsteyen okuyabilir…
Yeni Bir Çaba mı Mevcut?..
Fakat bu kez işin rengi farklı görünüyor. Belli ki eski yemeği yeniden ısıtılıp sofraya getirme çabası içinde olanlar var. Bu seferde eski AKP MKYK Üyesi Mücahit Birinci, AKP'ye ılımlı mesaj gönderen Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu için “Geri dönüş” çağrısı yapacaktı.
Malum Davutoğlu kısa süre önce “AK Partili kardeşlerim ben size küsmüş kırılmış değilim. Sizin içinizden çıktım, hâlâ manen sizin aranızdayım” demişti. Bu sözleri hatırlatan Birinci, "Bu ayrılık yapaydır. AK Parti kurullarının kararlarına disiplinle ram olarak, bu kardeşlerimizin AK Parti çatısında siyaset yapabilmelerinin önü açılmalıdır" ifadelerini kullanacaktı.
Davutoğlu’nun Dikkat Çeken Beyanları!..
Nitekim Davutoğlu son dönemde hep AK Parti’ye destek atan dikkat çekici beyanlar vermekteydi. Ki bunların arasında Kara Harp Okulu mezuniyet törenindeki teğmenlerin tavrına “Bu net disiplinsizliktir, kimsenin ne dediğine bakmam” demesi de vardı.
Aynı şekilde Davutoğlu, Suriye'de Esad yönetiminin devrilmesi üzerine, "Bir başarı varsa başta Sayın Erdoğan olmak üzere hepimize ait" ifadelerini kullanmıştı. Bunu iktidarın Suriye politikasının doğru olduğunu söyleyerek "Doğruya doğru diyoruz" diyerek perçinlemişti.
Ayrıca Konya’da düzenlediği basın toplantısında "Cumhurbaşkanı Erdoğan’la aramıza fitne soktular" diyen Davutoğlu, "Gelecek Partisi benim de içinde olduğum AK Parti'ye rakip olarak kurulmadı; şimdi birlik vakti" diyerek asıl niyeti dışa vurmaktaydı.
Peki Bugün Ne Değişti?..
Hiç şüphesiz bunda en önemli neden Suriye konusundaki gelişmeler ve Esad yönetiminin devrilmesiydi. Sanırım Davutoğlu buradan kendine pay çıkarmıştı. Çünkü Suriye politikasının mimarı bir anlamda kendi sayılırdı. (Nitekim Suriye üzerine Erdoğan’la mektuplaşmışlardı bile) Davutoğlu elinin güçlendiğini düşünüyor olmalıydı. Şimdi bunu hatırlatmanın zamanıydı!..
Davutoğlu, "Doğru politikalara ben 'doğru politika' derim. Onun için hem Suriye halkını hem de Suriye halkının arkasında duran devletimizi, hükümetimizi, Cumhurbaşkanımızı, Dışişleri Bakanımızı, bütün kurumlarımızı tebrik ediyorum" dedi. Davutoğlu ayrıca, "Devlette küslük olmaz.” diyerek dolaylı yoldan “Artık barışalım” mesajı vermekteydi. Mavi boncuk atılmıştı!..
Bülent Arınç: Kambersiz Düğün Olmaz!..
Tabii AK Parti cenahında mühim kıpırdanmalar olduğunda hemen bir vesileyle müdahil olmaya çalışan TBMM Eski Başkanı Bülent Arınç bu kez de topa girecekti. Ekol TV’de Armağan Çağlayan’ın sorularını yanıtlayan Arınç şunları kaydedecekti:
“Bugünlerde oraya gitmesi doğru da değil mümkün de değil belki ama bu işi iyi bilen, aynı dönemde bakanlık yaptığımız için biliyorum; sayın Davutoğlu bize Suriye’nin hangi köyünde kimler yaşıyor, hangi kasabasında demografik ve etnik yapı nasıldır, bunların kültürleri nedir adım adım sayardı. Şimdi Suriye’yi yakından tanıyan insanlara ihtiyacımız var, hem siyaset alanında hem geleneksel kültür alanında hem de orada nasıl bir yapılanma bundan sonra başarılı olabilir; bunları Türkiye adına cumhurbaşkanımızın talimatıyla yönetebilecek, orada bulunan insanlara ihtiyacımız var. Bazen bir sanatçı da olabilir, bazen bir yazar da olabilir. Bazen Suriye üzerine karşı tarafın da çok iyi düşünebileceği, kabul edebileceği birileri, bir din alimi de olabilir. Yeter ki sözü geçsin. Bunu bir an evvel oraya göndermemiz lazım.”
Burada Arınç, Erdoğan ve Davutoğlu’nu birbirlerine hafiften ve yeniden “Isındırma turları” attırmak için resmi “Görev” ler mi icat ediyordu acaba? Misal hükümet bünyesinde bir tür “Suriye koordinatörlüğü” gibi…
Birleşme Gerçekleşir mİ?..
Peki bu durumda birleşme potansiyelleri ne derece mümkün? Hiç yoktur zaten diyemem ve eskiye oranla daha fazla bir ihtimal gibi görünüyor. Belli ki bunu AK Parti içinde isteyenlerde var. Unutmayalım: siyasette olmaz, olmaz!..
Ancak Erdoğan “Pelikan dosyası” sürecinde yaşananları ve belirtilenleri kolaylıkla unutur mu? Dahası bir tür “İhanet” gibi gördüğü “6’lı masa” sürecini içine sindirebilecek mi? Dahası Davutoğlu Başbakanlık ve AK Parti’den kovulmaktan beter edilircesine uzaklaştırılmasını içine sindirecek mi? (Beyanlarına bakılırsa öyle!) Değil mi?..
Ancak Erdoğan’ın yaklaşan seçimlerde, anayasa, açılım ve daha birçok konuda yeni desteklere ihtiyacı var. AK parti seçimlerde uğradığı “kan kaybı” nı bir ölçüde bu yakınlaşma ile giderilebilir. Davutoğlu ise bir türlü tam güçlenemeyen, (Ancak CHP kuluçkalığında serpilebilen) Gelecek Partisi’nde gelecek göremediği için onu AK parti içinde eriterek belki de bu sefer “Rövanşı” almayı mı planlıyordur acaba?..
Bekleyip göreceğiz!..
18. 12. 2024
NOT 1: Lütfen 13 Ağustos 2024 tarihli “Davutoğlu AK Parti’ye geri dönecek' iddiası! 'Gelecek Partisi' geleceğini AK Parti’de mi gördü?” başlıklı yazıma bakınız.
NOT 2: İlaveten daha eski, 05 Mayıs 2016 tarihli “Beklenen oldu, Davutoğlu gidiyor: Pelikan Dosyası muhtıra işlevi gördü!” başlıklı yazıma da göz atabilirsiniz.