CÜNEYT ÖZDEMİR 21 GÜNLÜK EĞİTİMDE NELER YAPILIYORDU?
Radikal yazarı Cüneyt Özdemir, bugün köşesinde bedelli askerlik anılarını anlattı.
Radikal yazarı Cüneyt Özdemir, bugün köşesinde bedelli askerlik anılarını anlattı. Dün ilan edilen Bedelli Askerlik projesi ile 30 bin lira karşılığında 21 gün dahi askerlik yapılmayacak. Özdemir de o 21 günün peşine düştü.
21 günlük bedelli eğitiminde ne vardı? sorusunu yazısına başlık olarak seçen Özdemir, "Ben de 1999 depremi sonrasında çıkan kanunla askerliğini ’bedelli’ yapanlar arasında yer almıştım." dedi ve şöyle devam etti:
"Buraya kadar okuduklarınızdan yola çıkıp sakın ola "E, tamam işte, 460.000 kişinin daha aynı şeyi yaşamasına gerek kalmadı" demeyin.
O 21 günlük eğitim yine de Türkiye’nin farklı kesimlerinden gelen insanlar için bir tanışma fırsatıydı. Zira bedellinin dini imanı, sağcısı solcusu yoktu. Maddi imkânı olan herkes bulup buluşturup bedelliden faydalanmıştı. Böyle olunca radikal dincisiyle solcusu, sanatçısıyla cemaatçisi yan yana 21 gün geçirmek zorunda kalmıştı.
İşte bu zorunluluk birkaç işe yaradı. (...) biraz önce saydığım farklı kesimlerden insanların dünyasına girme fırsatı yakalanmasıydı. Atatürk’ten nefret eden de Atatürk’e laf söyletmeyen de aynı masanın etrafında çay içiyor, omuz omuza yemek sırasına giriyor, akşam da aynı koğuşta yatmaya gidiyordu.
Kısa bir süre için de olsa Türk ordusunda mecburi hizmetin aslında farklı kesimleri nasıl buluşturduğuna ve ne kadar işlevsel olduğuna tanıklık ediyordunuz. Radikal dincinin Yahudi Türk vatandaşına karşı önyargısı bir nebze kırılıyor, ulusalcısı cemaatçisi ile bir nöbette hiç ummadığı bir sohbet çeviriyor, sanatçısı lümpeni ile sırt sırta oturup bir daha hayatı boyunca görmeyeceği eğitim çavuşunun dedikodusunu yapabiliyordu."
21 günlük bedelli eğitiminde ne vardı? sorusunu yazısına başlık olarak seçen Özdemir, "Ben de 1999 depremi sonrasında çıkan kanunla askerliğini ’bedelli’ yapanlar arasında yer almıştım." dedi ve şöyle devam etti:
"Buraya kadar okuduklarınızdan yola çıkıp sakın ola "E, tamam işte, 460.000 kişinin daha aynı şeyi yaşamasına gerek kalmadı" demeyin.
O 21 günlük eğitim yine de Türkiye’nin farklı kesimlerinden gelen insanlar için bir tanışma fırsatıydı. Zira bedellinin dini imanı, sağcısı solcusu yoktu. Maddi imkânı olan herkes bulup buluşturup bedelliden faydalanmıştı. Böyle olunca radikal dincisiyle solcusu, sanatçısıyla cemaatçisi yan yana 21 gün geçirmek zorunda kalmıştı.
İşte bu zorunluluk birkaç işe yaradı. (...) biraz önce saydığım farklı kesimlerden insanların dünyasına girme fırsatı yakalanmasıydı. Atatürk’ten nefret eden de Atatürk’e laf söyletmeyen de aynı masanın etrafında çay içiyor, omuz omuza yemek sırasına giriyor, akşam da aynı koğuşta yatmaya gidiyordu.
Kısa bir süre için de olsa Türk ordusunda mecburi hizmetin aslında farklı kesimleri nasıl buluşturduğuna ve ne kadar işlevsel olduğuna tanıklık ediyordunuz. Radikal dincinin Yahudi Türk vatandaşına karşı önyargısı bir nebze kırılıyor, ulusalcısı cemaatçisi ile bir nöbette hiç ummadığı bir sohbet çeviriyor, sanatçısı lümpeni ile sırt sırta oturup bir daha hayatı boyunca görmeyeceği eğitim çavuşunun dedikodusunu yapabiliyordu."