Cüneyt Arcayürek ölümünün ikinci yılında anıldı
Usta gazeteci Cüneyt Arcayürek, ölümünün ikinci yılında ailesi, meslektaşları ve sevenleri tarafından anıldı
Cüneyt Arcayürek’in Gölbaşı Mezarlığı’ndaki kabri başında düzenlenen anma töreni, eşi Esin Arcayürek’in konuşmasıyla başladı. Arcayürek, “Cüneyt Arcayürek benim 55 yıllık eşimdi. Çok çalışan, laik, cumhuriyetçi örnek bir gazeteciydi. Gençlere her zaman öğretmenlik etmiş ve desteklemiştir. Cüneyt’i asla unutmayacağız, unutturmayacağız. Işıklar için de yatsın, huzurlu olsun diye dua ediyorum. Nurlar içinde yatsın” dedi.
Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı ve Gazeteciler Cemiyeti Onur Üyesi Yekta Güngör Özden ise “Aramızdan gidenler anıldıkça yaşarlar. Onların gerçek yerleri toprak değil, kalplerimizdir. Cüneyt benim çok sevdiğim, sert fakat mert bir gazeteciydi. Cüneyt, örnek bir basın çalışanıydı. Türkiye için gerek yazdığı yazılarla gerekse mesleğiyle büyük katkılarda bulunmuş bir insandı. Unutmak olanaksız… Bizler Cüneyt’i asla unutmayacağız, andıkça daha çok yaşatacağız. Çok değerli eşi Esin Hanıma sabırlar diliyorum” diye konuştu.
Bilgin “60’a yakın iletişim fakültesi ile binlerce öğrenciyi mezun eden, Basın Yayın Yüksek Okulu’nun kurucuları Metin Toker ve Cüneyt Arcayürek’i rahmetle anıyoruz”
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin de yaptığı konuşmada, Metin Toker ve Cüneyt Arcayürek’in ilk Basın Yayın Yüksekokulu’nun kuruluşuna imza attıklarını belirterek, “Cüneyt ağabeyin basınla ilgili hizmetlerini anlatmaya ne vaktimiz yeter ne de benim dilim buna müsait. Bugün binlerce iletişim fakültesi öğrencisi bu okullardan mezun oluyorsa ve 60’a yakın iletişim fakültesi kurulmuşsa bu adımı atan Metin Toker’i ve Cüneyt ağabeyimizi rahmetle anıyoruz” dedi. Bilgin konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Cüneyt ağabeyi, gazeteciliğe başlamadan önce babamın dostu olduğu için tanıyordum. Mesleğe başlayınca kendisini daha yakından tanıma bahtiyarlığına eriştim. Gerçek ölüm nedir? diye düşünürken aslında dua ettiğimiz bu mezar ve tanrının kollarına gönderdiğimiz bir ölüm vardır. Ancak gerçekten ölüm bir insanın unutulmaya başlaması, arkasında bir şeyler bırakmaması ve kendini hatırlayan birilerinin artık kalmamış olduğu zaman başlar. Cüneyt ağabeyi ölüme değil, ölümsüzlüğe uğurladık. Yaptığı hizmetler, yazdığı kitaplarla ölümsüz olarak hayatımızda yer etmeye başladı.
Cemiyetimizin arşivlerine bakarken, basın yayın yüksekokulunun kurucularından olduğumuzu ve bunu sağlayan iki önemli usta gazetecinin Metin Toker ve Cüneyt ağabey olduğunu gördüm. Onlar, Siyasal Bilgiler Fakültesi ile anlaşarak şimdiki İletişim Fakültesi’nin temellerini atmışlar. Bu bizim mesleğimizin alaylı mektepli tartışmasında, mekteplilerin taçlandırılması konusunda yakın tarihimizde basın adına atılmış en önemli adımdır. 1965 yılında böylesine ciddi bir adım atılmış ve 2015 İletişim Fakültesi’nin 50. yılıydı. Ben Cüneyt ağabeyin ve Metin Toker’in imzasının bulunduğu bu kararları okula teslim ettim. Bu kıymetli kararlar çerçevelenerek duvardaki yerini aldı. Cüneyt Arcayürek, son nefesine kadar bizim mesleğin en onurlu sınıfı olan muhabirlik ruhunu hiç kaybetmedi. Her zaman haberin peşinde oldu, bu nedenle onu ölümsüzlüğe yolcu ettik. Cüneyt ağabeyimizi ikinci yılında da rahmetle ve özlemle anıyoruz. Esin ablama en kalbi duygularımla yeniden başsağlığı ve sabır diliyorum”.
Bilgehan, “Hala Cumhuriyet gazetesini okurken satır aralarında Cüneyt Arcayürek’in izlerini görüyorum”
Bilgin’in ardından konuşma yapan Gazeteci Metin Toker’in kızı CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan da gazetecilik mesleğinin zorluğunu ifade ederek, “Metin Toker’in kızı olarak konuşuyorum gerçekten babamın en yakın arkadaşlarından biriydi Cüneyt Arcayürek. Şimdi düşünürken, gazeteciliğin elbette dünyanın her yerinde zordur, ancak Türkiye’de bu meslek hakikaten daha bir zordur. Bu nedenle onların hizmetlerini unutmamız mümkün değil. Ben yıllarca o acıyı çekerek gazeteci olmanın sıkıntısını yaşamış aileleri de biliyorum. Esin Hanım onlardan biri. Gazeteci eşi ve ailesi olmak, en az gazeteci olmak kadar zor bir durumdur. Gazeteciler her dönemin sıkıntılarını çekmişlerdir. Ben doğduğum zaman babam Akis gazetesindeki bir yazısından dolayı cezaevindeydi. O dönemlerde yine cezaevine giren en genç ve acar gazeteci Cüneyt Arcayürek’ti. Ne yazık ki bu kötü alışkanlık devam ediyor ve bu bizler için büyük bir utanç. Cesur gazetecilerin hala var olduklarını biliyorum, onun için genç gazetecilere güveniyoruz. Cüneyt Arcayürek’i saygıyla anıyoruz. Hala Cumhuriyet gazetesini okurken satır aralarında onun izlerini görüyorum. Bazı insanlar görünmez oluyorlar, Cüneyt Arcayürek de öyle” dedi.
Cüneyt Arcayürek için yapılan anma törenine Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Başkan Yardımcılarından Yusuf Kanlı, Mali Sekreter Mustafa Yoldaş, Yönetim Kurulu üyelerinden Ali Şimşek ile Güray Soysal, Denetim Kurulu üyesi Faysal Geyik’in yanı sıra Arcayürek’in eşi Esin Arcayürek, Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı ve Gazeteciler Cemiyeti Onur Üyesi Yekta Güngör Özden, Gazeteci Metin Toker’in kızı Gülsün Bilgehan, eski Kültür Bakanı Ahmet Tan, eski milletvekili Oya Araslı ve çok sayıda meslektaşı katıldı.
Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı ve Gazeteciler Cemiyeti Onur Üyesi Yekta Güngör Özden ise “Aramızdan gidenler anıldıkça yaşarlar. Onların gerçek yerleri toprak değil, kalplerimizdir. Cüneyt benim çok sevdiğim, sert fakat mert bir gazeteciydi. Cüneyt, örnek bir basın çalışanıydı. Türkiye için gerek yazdığı yazılarla gerekse mesleğiyle büyük katkılarda bulunmuş bir insandı. Unutmak olanaksız… Bizler Cüneyt’i asla unutmayacağız, andıkça daha çok yaşatacağız. Çok değerli eşi Esin Hanıma sabırlar diliyorum” diye konuştu.
Bilgin “60’a yakın iletişim fakültesi ile binlerce öğrenciyi mezun eden, Basın Yayın Yüksek Okulu’nun kurucuları Metin Toker ve Cüneyt Arcayürek’i rahmetle anıyoruz”
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin de yaptığı konuşmada, Metin Toker ve Cüneyt Arcayürek’in ilk Basın Yayın Yüksekokulu’nun kuruluşuna imza attıklarını belirterek, “Cüneyt ağabeyin basınla ilgili hizmetlerini anlatmaya ne vaktimiz yeter ne de benim dilim buna müsait. Bugün binlerce iletişim fakültesi öğrencisi bu okullardan mezun oluyorsa ve 60’a yakın iletişim fakültesi kurulmuşsa bu adımı atan Metin Toker’i ve Cüneyt ağabeyimizi rahmetle anıyoruz” dedi. Bilgin konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Cüneyt ağabeyi, gazeteciliğe başlamadan önce babamın dostu olduğu için tanıyordum. Mesleğe başlayınca kendisini daha yakından tanıma bahtiyarlığına eriştim. Gerçek ölüm nedir? diye düşünürken aslında dua ettiğimiz bu mezar ve tanrının kollarına gönderdiğimiz bir ölüm vardır. Ancak gerçekten ölüm bir insanın unutulmaya başlaması, arkasında bir şeyler bırakmaması ve kendini hatırlayan birilerinin artık kalmamış olduğu zaman başlar. Cüneyt ağabeyi ölüme değil, ölümsüzlüğe uğurladık. Yaptığı hizmetler, yazdığı kitaplarla ölümsüz olarak hayatımızda yer etmeye başladı.
Cemiyetimizin arşivlerine bakarken, basın yayın yüksekokulunun kurucularından olduğumuzu ve bunu sağlayan iki önemli usta gazetecinin Metin Toker ve Cüneyt ağabey olduğunu gördüm. Onlar, Siyasal Bilgiler Fakültesi ile anlaşarak şimdiki İletişim Fakültesi’nin temellerini atmışlar. Bu bizim mesleğimizin alaylı mektepli tartışmasında, mekteplilerin taçlandırılması konusunda yakın tarihimizde basın adına atılmış en önemli adımdır. 1965 yılında böylesine ciddi bir adım atılmış ve 2015 İletişim Fakültesi’nin 50. yılıydı. Ben Cüneyt ağabeyin ve Metin Toker’in imzasının bulunduğu bu kararları okula teslim ettim. Bu kıymetli kararlar çerçevelenerek duvardaki yerini aldı. Cüneyt Arcayürek, son nefesine kadar bizim mesleğin en onurlu sınıfı olan muhabirlik ruhunu hiç kaybetmedi. Her zaman haberin peşinde oldu, bu nedenle onu ölümsüzlüğe yolcu ettik. Cüneyt ağabeyimizi ikinci yılında da rahmetle ve özlemle anıyoruz. Esin ablama en kalbi duygularımla yeniden başsağlığı ve sabır diliyorum”.
Bilgehan, “Hala Cumhuriyet gazetesini okurken satır aralarında Cüneyt Arcayürek’in izlerini görüyorum”
Bilgin’in ardından konuşma yapan Gazeteci Metin Toker’in kızı CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan da gazetecilik mesleğinin zorluğunu ifade ederek, “Metin Toker’in kızı olarak konuşuyorum gerçekten babamın en yakın arkadaşlarından biriydi Cüneyt Arcayürek. Şimdi düşünürken, gazeteciliğin elbette dünyanın her yerinde zordur, ancak Türkiye’de bu meslek hakikaten daha bir zordur. Bu nedenle onların hizmetlerini unutmamız mümkün değil. Ben yıllarca o acıyı çekerek gazeteci olmanın sıkıntısını yaşamış aileleri de biliyorum. Esin Hanım onlardan biri. Gazeteci eşi ve ailesi olmak, en az gazeteci olmak kadar zor bir durumdur. Gazeteciler her dönemin sıkıntılarını çekmişlerdir. Ben doğduğum zaman babam Akis gazetesindeki bir yazısından dolayı cezaevindeydi. O dönemlerde yine cezaevine giren en genç ve acar gazeteci Cüneyt Arcayürek’ti. Ne yazık ki bu kötü alışkanlık devam ediyor ve bu bizler için büyük bir utanç. Cesur gazetecilerin hala var olduklarını biliyorum, onun için genç gazetecilere güveniyoruz. Cüneyt Arcayürek’i saygıyla anıyoruz. Hala Cumhuriyet gazetesini okurken satır aralarında onun izlerini görüyorum. Bazı insanlar görünmez oluyorlar, Cüneyt Arcayürek de öyle” dedi.
Cüneyt Arcayürek için yapılan anma törenine Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Başkan Yardımcılarından Yusuf Kanlı, Mali Sekreter Mustafa Yoldaş, Yönetim Kurulu üyelerinden Ali Şimşek ile Güray Soysal, Denetim Kurulu üyesi Faysal Geyik’in yanı sıra Arcayürek’in eşi Esin Arcayürek, Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı ve Gazeteciler Cemiyeti Onur Üyesi Yekta Güngör Özden, Gazeteci Metin Toker’in kızı Gülsün Bilgehan, eski Kültür Bakanı Ahmet Tan, eski milletvekili Oya Araslı ve çok sayıda meslektaşı katıldı.