Cumhuriyet'ten "canlı bomba" açıklaması: Gazetemize el koyma planları var!
"Bizleri hesap verir pozisyona düşürerek bir taşla iki kuş vurma hesaplarını görüyoruz"
Cumhuriyet gazetesi, Ankara'da en az 37 kişinin ölümüne neden olan bombacı Seher Çağla Demir'in muhabirleri olduğu yolundaki iddiaları yalanlarken, "Cumhuriyet gibi kurumları karalayarak örtbas etme çabasını anlıyoruz. Bu yolla kendileri yerine bizleri hesap verir pozisyona düşürerek bir taşla iki kuş vurma hesaplarını da görüyoruz" açıklaması yaptı. Gazetenin bugünkü nüshasında (15 Mart 2016) yayımlanan bir başyazı ile iddialara cevap veren Cumhuriyet'in açıklamasında "Gazetemizin tarihinde sık karşılaştığımız türde karalama kampanyaları, el koyma planları, saldırı, suikast kışkırtmaları var" dendi. Açıklamada, "Cumhuriyet, bu kör şiddet eylemini lanetlerken, o eylemle arasında bağ varmış algısı yaratmaya çalışanları da nefretle kınıyor" vurgusu yapıldı.
Star yazarı Ersoy Dede, Zaman gazetesine kayyum atanmasının ardından kaleme aldığı yazısında, "Yarın aynı şey Cumhuriyet Gazetesi’ne de yapılacak.. Bakmayın siz şimdi Can Dündar’ın AYM darbesiyle serbest kaldığına" demişti.
Cumhuriyet gazetesinde "Kör şiddete de iftiracıya da lanet olsun başlığıyla" yayımlanan başyazı şöyle:
Ankara katliamının üzerinden saatler geçmeden bir yalan haber dolaşıma sokuldu:
Twitter’da dillendirilen ve yandaş medya tarafından hızla yayılan bu dedikoduya göre “Ankara’daki canlı bomba eyleminin yapıldığı araç, Güneydoğu’da serbest çalışan bir Cumhuriyet muhabirine ait”ti ve “iki gün boyunca Cumhuriyet’in otoparkında kalmış”tı.
Kayda geçmesi için saçma da olsa bu yalanı yanıtlamak zorundayız:
Bizim ne Güneydoğu’da, ne herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda, bahsedilen isimde bir muhabirimiz olmadı.
Ayrıca, bırakın bombalısını, Ankara büromuzda benzinli araç konulacak kendimize ait bir otoparkımız da yok.
Buna karşın, bu yalanı yayanların, gerçekleri yazmamızdan rahatsız olan bulanık operasyon merkezleri var.
Bu merkezlerde üretilip tetikçiler aracılığıyla dolaşıma sokulan kirli oyunları var.
Gazetemizin tarihinde sık karşılaştığımız türde karalama kampanyaları, el koyma planları, saldırı, suikast kışkırtmaları var.
Cumhuriyet, bu kör şiddet eylemini lanetlerken, o eylemle arasında bağ varmış algısı yaratmaya çalışanları da nefretle kınıyor.
Bugünkü manşetimizde, saldırının nasıl büyük bir ihmal sonucu göstere göstere geldiği görülüyor. Yöneticilerin, saldırıya zemin hazırlayan kendi beceriksizliklerini, düşman belledikleri Cumhuriyet gibi kurumları karalayarak örtbas etme çabasını anlıyoruz. Bu yolla kendileri yerine bizleri hesap verir pozisyona düşürerek bir taşla iki kuş vurma hesaplarını da görüyoruz. Ancak Türkiye’nin sorumluluğunu onlardan fazla taşıyan gazeteciler olarak bu gidişattan kaygılanıyoruz.
Ülkenin yöneticileri ve resmigönüllü istihbaratçıları, gazetemizi karalamaya, yöneticilerimizi tutuklamaya, yazarlarımıza saldırmaya harcadıkları gayretin pek azını Başkent’e dek uzanan canlı bombaları bulmaya harcasa, belki bugün daha huzurlu bir ülkede yaşıyor olurduk.
Bu vesileyle Ankara saldırısında yaşamını yitirenlere rahmet, yaralılara şifa, tüm halkımıza sabır, metanet, dirayet ve birlik diliyoruz.
Cumhuriyet gazetesi ile ilgili "algı yönetimi" yapmaya yönelik gerçek dışı iftiraları dolaşıma sunan ve bu iftira mesajlarını yurttaşları galeyana getirdikten sonra silen, insanları kin ve düşmanlığa sevkeden şahıs durumun ciddiyetinin farkına vardıktan sonra kendisini, işin iç yüzünü sorguluyormuş süsü vererek bu mesuliyetten kurtulmaya çalışmıştır.
Star yazarı Ersoy Dede, Zaman gazetesine kayyum atanmasının ardından kaleme aldığı yazısında, "Yarın aynı şey Cumhuriyet Gazetesi’ne de yapılacak.. Bakmayın siz şimdi Can Dündar’ın AYM darbesiyle serbest kaldığına" demişti.
Cumhuriyet gazetesinde "Kör şiddete de iftiracıya da lanet olsun başlığıyla" yayımlanan başyazı şöyle:
Ankara katliamının üzerinden saatler geçmeden bir yalan haber dolaşıma sokuldu:
Twitter’da dillendirilen ve yandaş medya tarafından hızla yayılan bu dedikoduya göre “Ankara’daki canlı bomba eyleminin yapıldığı araç, Güneydoğu’da serbest çalışan bir Cumhuriyet muhabirine ait”ti ve “iki gün boyunca Cumhuriyet’in otoparkında kalmış”tı.
Kayda geçmesi için saçma da olsa bu yalanı yanıtlamak zorundayız:
Bizim ne Güneydoğu’da, ne herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda, bahsedilen isimde bir muhabirimiz olmadı.
Ayrıca, bırakın bombalısını, Ankara büromuzda benzinli araç konulacak kendimize ait bir otoparkımız da yok.
Buna karşın, bu yalanı yayanların, gerçekleri yazmamızdan rahatsız olan bulanık operasyon merkezleri var.
Bu merkezlerde üretilip tetikçiler aracılığıyla dolaşıma sokulan kirli oyunları var.
Gazetemizin tarihinde sık karşılaştığımız türde karalama kampanyaları, el koyma planları, saldırı, suikast kışkırtmaları var.
Cumhuriyet, bu kör şiddet eylemini lanetlerken, o eylemle arasında bağ varmış algısı yaratmaya çalışanları da nefretle kınıyor.
Bugünkü manşetimizde, saldırının nasıl büyük bir ihmal sonucu göstere göstere geldiği görülüyor. Yöneticilerin, saldırıya zemin hazırlayan kendi beceriksizliklerini, düşman belledikleri Cumhuriyet gibi kurumları karalayarak örtbas etme çabasını anlıyoruz. Bu yolla kendileri yerine bizleri hesap verir pozisyona düşürerek bir taşla iki kuş vurma hesaplarını da görüyoruz. Ancak Türkiye’nin sorumluluğunu onlardan fazla taşıyan gazeteciler olarak bu gidişattan kaygılanıyoruz.
Ülkenin yöneticileri ve resmigönüllü istihbaratçıları, gazetemizi karalamaya, yöneticilerimizi tutuklamaya, yazarlarımıza saldırmaya harcadıkları gayretin pek azını Başkent’e dek uzanan canlı bombaları bulmaya harcasa, belki bugün daha huzurlu bir ülkede yaşıyor olurduk.
Bu vesileyle Ankara saldırısında yaşamını yitirenlere rahmet, yaralılara şifa, tüm halkımıza sabır, metanet, dirayet ve birlik diliyoruz.
Cumhuriyet gazetesi ile ilgili "algı yönetimi" yapmaya yönelik gerçek dışı iftiraları dolaşıma sunan ve bu iftira mesajlarını yurttaşları galeyana getirdikten sonra silen, insanları kin ve düşmanlığa sevkeden şahıs durumun ciddiyetinin farkına vardıktan sonra kendisini, işin iç yüzünü sorguluyormuş süsü vererek bu mesuliyetten kurtulmaya çalışmıştır.