"CUMHURİYET ÖZÜR DİLESEYDİ BOMBALAMAZDIM!" İŞTE BOMBALAMA OLAYININ PERDE ARKASI!

''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Tekin Irşi, bombalama olayının perde arkasını İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki çapraz sorgusunda anlattı.

Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Tekin Irşi, ''Cumhuriyet Gazetesi o karikatürden dolayı özür dileseydi, belki de bombalanmazdı'' dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada çapraz sorgusu yapılan Irşi, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in sorusu üzerine Alparslan Arslan ile 2006 yılında Bostancı'daki bir çay bahçesinde, Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasından 1,5-2 ay önce tanıştığını belirterek, ''çay içip, efendi efendi sohbet ettiklerini'' söyledi.

Irşi, ''Osman Yıldırım'a Alparslan için 'kim bu adam?' deyince, 'güzel bir insan' dedi. 'Dinci', 'dindar' gibi bir şey söyledi. Tam olarak hatırlamıyorum'' dedi.

Cumhuriyet gazetesine üçüncü bomba atıldıktan sonra bir barda sohbet ettiklerini ifade eden Irşi, bu yere Arslan ile Osman Yıldırım'ın peş peşe girdiğini, burada meyve yediklerini anlattı.

Bu olaylardan önce Cumhuriyet gazetesini hiç okumadığını dile getiren Irşi, tutuklandıktan sonra Ankara'da cezaevinde okuduğunu söyledi.

Cumhuriyet gazetesinin ''çok temiz bir gazete olmadığını'' savunan Irşi, ''4 yıldır bunu takip ediyorum. ...gidip domuzun başını bağlar mı? Bunu ben de kabul etmem'' diye konuştu.

Savcı Pekgüzel'in Cumhuriyet gazetesine birinci bomba atılması olayını anlatmasını istediği Irşi, Osman Yıldırım'ın kendilerine ''Bunlar İslamiyet'e hakaret etmişler. Domuzun başına türban giydirmişler. Hepimiz inançlı insanlarız. İşi verenler türban davası olduğunu söyledi ancak bizim dinle işimiz yok. Çıkar amaçlı iş'' dediğini dile getirdi.

Irşi, Yıldırım'ın dinle alakası olduğunu da zannetmediğini, bu işi ona kimin verdiğini söylemediğini, para da alamadıklarını anlattı.

'Makara yaptık...'

Savcı Pekgüzel'in para miktarıyla ilgili birkaç sorusuna da Irşi, tam hatırlamadığını 30-40 bin dolar olabileceğini belirtti.

Yıldırım'ın Cumhuriyet'e bomba atılacağını söylediğinde ''Türkiye Cumhuriyeti'ne bomba atılacak, şeklinde makara yaptık. Hatta 'taş atacağız' dedi. 'Taş atarım' dedim'' şeklinde konuşan Irşi, Yıldırım'ın atması için getirdiği ilk bombanın eski ve paslı olduğunu, tarihinin de geçmiş olabileceğini, pas nedeniyle beyaz bir beze sarılı olduğunu kaydetti.

Yıldırım'ın ilk bombayı verdiğinde ''zaten patlamıyor'' dediğini ifade eden Irşi, ''Bana 'rahat ol, burada 40 tane adamımız var' dedi. 'Pimini çek, at' dedi. Pimini çekmeden attım'' şeklinde konuştu.

Ertesi gün Cumhuriyet gazetesine baktıklarında Yıldırım'ın ''Niye özür dilemiyorlar?'' dediğini belirten Irşi, ''Cumhuriyet gazetesi o karikatürden dolayı özür dileseydi, belki de bombalanmazdı'' dedi.

'Müneccimler mi?'

Bu sözler üzerine savcı Pekgüzel, ''Cumhuriyet gazetesine bir yazı yazdınız mı? Nereden bilecekler Cumhuriyet'e karikatür için bomba attığınızı, müneccimler mi? Niye özür bekliyorsunuz? Bomba atmak yerine neden bir yazı yazmıyorsunuz?'' diye sordu.

Irşi, ''Cumhuriyet gazetesi de insanlara hakaret etti. Özür dilemedi. Özür dileseydi belki de bombalanmazdı. Bir tek suçlu biz miyiz? Cumhuriyet gazetesi de suçlu. Sütten çıkmış ak kaşık değil'' diye konuştu.

Savcının bombaların nereden temin edildiğini sorması üzerine de Irşi, bombaları Osman Yıldırım'ın getirdiğini söyledi.

Bomba atılmasından dolayı bir menfaatleri olmadığını ifade eden Irşi, ''Ben, İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu her açıdan mağdur edildik. Haksız yere zulme uğramışız, işlemediğimiz cinayete ortak etmeye çalışıyorlar. 'Kökten dinci' ilan ediyorlar. Benim suçum Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atmak. Ben hiçbir örgüte üye değilim'' dedi.

Savcı Pekgüzel'in, Danıştay olayına ilişkin sorularına da Irşi, ''Ben Danıştay'ın ne olduğunu bilmem. Hâkim ve savcılarla problemim yok'' diye yanıtladı