CÜBBELİ AHMET HOCA RÜYASINDA BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİ'Nİ NASIL GÖRDÜ?
Metris Cezaevi'nde halen tutuklu bulunan Ahmet Mahmut Ünlü, mektubunda önemli konulara değindi.
Metris Cezaevi'nde halen tutuklu bulunan Ahmet Mahmut Ünlü, mektubunda önemli konulara değindi. Öncelikle Fethulllah Gülen ile ilgili gördüğü rüyaya açıklık getiren Cübbeli Ahmet Hoca, bir defa da Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'ni rüyasında gördüğünü ifade etti.
İşte mektuptan bazı bölümler;
"Radikal'ın haberi üzerine birçok kişi avukatımı arayıp Fethullah Gülen Hoca Efendi'yi rüyamda görüp görmediğimi sormuş. Kendisini cezaevine girdiğimden beri iki kere gördüm, ikisinde de sakalı bir tutam, şalvarlı, cübbeli ve sarıklı idi, bir defa üzerinde koyu kavuniçi bir cübbe vardı, hatırladığım o ki benimle ilgileniyor ve dua ediyordu. Ben ne gördüysem onu söylerim, zaten burada çok rüya göremiyorum, görüyorsam da ekseriyetle şekerim düşük vaziyette uyandığım için çoğunu unutuyorum.
Bir kere de Üstad Bediüzzaman Hazretleri'ni rüyamda gördüm ki onun bazı tafsilatını şöyle hatırlıyorum. Kendisi bir tutam sakallı, cübbeli, şalvarlı ve sarıklı idi, günlerden cuma imiş, ben kendisiyle bulunduğumuz evden çıkıp cumaya gidecekmişiz. İçimden cebimde bulunan yarım şişe ud kokusunu kendisinin benden isteyeceği, istemeden bunu kendisine verme düşüncesi geçerken, tam cebimden kokuyu çıkarıyordum ki istedi, şişeni tıpası gevşek olduğundan bir damla yere damladı, koku Seyyid İbrahim Hazretleri'nin gerçekte bana hediye etmiş olduğu çok kaliteli bir kokuydu. Ben kendisine tıpayı sağlamlaştırmasını aksi halde cebine döküleceğini bildirdim.
Tam camiye çıkarken elinde asâsı ayakta duruyordu ki ben "Efendim! Sizin Yahudi-Hristiyanların cennete gideceğine dâir bir beyanınız oldu mu?" diye sordum. Mübarek hiddetlenerek "Bunu nereden çıkarıyorlar, olur mu öyle şey?!" dedi. Sonra cami yoluna yürüdüğümüzü de gördüm, sonrasını hatırlamıyorum.
En büyük günahlardan biri rüyaya yalan katmaktır. Vefat etmiş kimseler hakiki âlemde oldukları için beyanları esastır, orada yalan söyleyemezler. Zaten böyle âlim, fâzıl zevat yaşarken de yalan söylemedikleri için onların sözleri tamamen hakikattir. Günün cuma oluşu, cem, cemaat, toplanma, birlik, gören kişinin muradıyla buluşması manaları taşır.
Ud kokusu cennetten gelme olduğu için çok hayırlı tabiri vardır, Seyyid Hazretleri'nin kokusu olması Üstad Hazretleri'nde de seyyitlik olduğuna delalet edebilir, bu konuda bir bilgim yoktur, araştıran bana bildirebilir.
Kokudan bir damla yere düşmesi:
«وَلِلْأَرْضِ مِنْ كَأْسِ الْكِرَامِ نَصِيبٌ.»
"İyilerin kâsesinden yerin de nasibi vardır" şeklinde "Mektubat"ta da geçen beyite göre mübarek zatın keremine, cömertliğine işaret eder. Sorduğum soru ve aldığım cevap zaten tabire muhtaç değildir.
Rüyayı gören kişi olarak bu müjdelerden benim de nasibim olsa gerektir. Bu rüyamı annemin cenazesinde o izdiham içerisinde Üstad Hazretleri'nin yakın talebesi olan baba dostum Mehmet Fırıncı Abi'ye anlatmak nasip oldu, çok sevindi, tebrik etti, rüyamın vâkıa mutabık olduğunu ve Üstad Hazretleri'nin görüşünün Müslüman olmayanın cennete giremeyeceği yönünde olduğunu beyan etti. Aşığın fikri neyse zikri oymuş.
Siz beni uçar kaçar görüyorsunuz ama benim derdim Ehl-i Sünnet itikadı olduğu için ben kendimi bu şekilde soru sorarken görüyorum. Rabbim Üstad Hazretleri'ne de ğarka-i ğarîk rahmetler eylesin, derecesini âli eylesin. Âmîn!"
Cübbeli Ahmet Hoca, 21 Eylül'e ertelenen davası ile ilgili olarak ta sevenlerine ve desteklerine bir çağrıda bulUarak kaleme aldığı yazısında da şunları dile getirdi:
"
Kıymetli kardeşlerim! Seyyid Hazretleri'nin açıkladığı muhabbet alametlerini düşündüğümüzde bu fakirin sizi Allâh için çok sevdiği, size hizmeti kendi sağlığından ve en yakınlarından daha önemli tuttuğu ortadadır, o zaman sizin de Allâh için beni çok sevmeniz icap ediyor ki bunu da yaptığınıza inanıyorum.
Geçen mahkememde çok hazırlık yapmanıza rağmen sizi durdurdum, çünkü bu mahkeme heyetinden karşısına ilk çıkıyorum diye düşündüm ama düşündüğüm gibi olmadı.
Bu yüzden eğer mahkeme gününe kadar tahliye olamayıp 21 eylül gününde mahkemeye tutuklu olarak getirilecek olursam aynen eski heyecanla hatta zulmün dokuz buçuk ayı geçmiş olması hasebiyle daha ziyade aşk ve şevkle tam iki ay kalmış olduğu şu günden itibaren başlayan hazırlıklarla Allâh için olan sevginiz gereği ve alameti olarak Allâh yolunda beni desteklemeye gelmenizi sizden rica ediyorum, bu konuda istihare yaptım, istiharemde namazlarını kılanlar, zekatlarını veren ve âhirete yakînen iman edenlere Kur'ân-ı Kerîm'in büyük hidayet ve müjde olduğunu bildiren âyet-i kerîmeler zuhur etti.
Bu husus evvelce Efendi Hazretlerimiz'e bir sabah namazından sonra sorulduğunda beni desteklemeye gelmenin faydalı olacağını buyurmuş "İhvan katılsın mı?" sorusuna "Bir şey olmaz" buyurmuş ki bunu bana orada şahit olan Mustafa Ekin Hoca Efendi bizzat söyledi.
Buna binâen 2 ay kala size duyuruyorum. İnşâallâh hakkın tecellisi ve zulmün nihayete ermesi niyetiyle Allâh için sevmenin bir gereği ve alameti olarak geride zikredilen tüm faziletlere erebilme gayesiyle şimdiden harekete geçin.
Ama şimdi anlayamadığım paketler çıkıyor, özgürlük hakimi atıyorlar, biri yakalıyor, kırkı kurtaramıyor. Eğer bu süreçte mahkeme öncesi tahliyem vâki olursa o zaman Metris'in kapısında buluşuruz inşâallâh! Ben sizi kendimden habersiz bırakmamak için her hafta perşembe saat 7'de radyodan okunmak üzere mektupsuz bırakmayacağım inşâallâh! Bu kadar uzun olmasa da önemli duyurularım olabilir, aynen saat 7'yi geçmemek üzere herkes mektubuma kulak versin.
Ancak tekrarda fayda var, Allâh için katılacağımız bu destek toplantısında tahriklere karşı dikkatli olalım, afiş açmayalım, gürültü yapmayalım, etrafa rahatsızlık vermeyelim, polisle asla karşı karşıya gelmeyelim, söz dinleyelim, itaatli olalım, sessiz bir şekilde dua ve zikirle meşgul olalım."