Cübbeli Ahmet, Çakıcı ile neler konuştuğunu anlattı: Alaattin abi mütefekkir öyle şeyler biliyor ki…

Alaattin Çakıcı ile görüşmesinin ardından MHP Lideri Bahçeli'nin Öcalan çıkışına verdiği tepkiyi geri çekip destek de bulunan Ahmet Mahmut Ünlü, "Görüştüm diye tweet atacak halim yok" dedi. Ünlü, Çakıcı ile robotlaşma ve râbıta üzerine konuştuklarını da söyledi.

Kamuoyunda Cübbeli Ahmet olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü, dikkat çeken bir görüşme gerçekleştirdi. Ünlü, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi ziyaret eden Alaattin Çakıcı ile görüştü. Çakıcı, Bahçeli ile görüşmesinden iki gün sonra Ünlü'yü ziyaret etti. Ünlü, görüşmenin ardından Bahçeli'nin 'Öcalan' çıkışı hakkındaki görüşünde ağız değiştirdi.

"GÖRÜŞTÜM DİYE TWEET ATACAK HALİM YOK"

Ahmet Mahmut Ünlü, Alaattin Çakıcı ile görüşmesini detaylarını açıkladı. Çakıcı ile eskiye dayanan bir dostluğu olduğunu kaydeden Ünlü, onun değil Çakıcı'nın kendisinin bizzat ziyarete geldiğinin altını çizdi ve "Görüştüm diye tweet atacak halim yoktu yani..." dedi.

"DEVLETİN EN YÜKSEK RİCALİYLE DE RÂBITA KONUŞTUM"

Çakıcı'nın bir mütefekkir olduğunu iddia eden Cübbeli Ahmet, Türkiye'nin güncel meselelerini konuştuklarını söylese de ana konunun ‘râbıta’ olduğunu ileri sürdü.

Ünlü, râbıtanın robotlaştırdığını belirtip, "Ben bunu devletin en yüksek ricaliyle de râbıta konuştum. Dolayısıyla dakikalarca böyle 20 dakika, 30 dakika bazı bir saat, bu konu devlet sorunudur, bu râbıta konusunu, Efendi Hazretlerinin vasiyetini, tahkiki ve gerçekleştirilmesi burada devlete de alâkadar eder. Ne bakımdan? Burada koca bir yol bozuluyor. Bozulduktan sonra vatana, millete, devlete, hükümet projesine karşı Sur içinin muhafazanın şeyinden çıkart tam tersine Sur içini satışa döner. Râbıta bozulunca. Dolayısıyla bizim nerede olursak olalım gündemimiz, dinimiz, şeriatımız, tarikatımız, marifetlerimiz, hakikatimiz budur" ifadelerini kullandı.

"BABASI BABAMIN DOSTUYDU"

Mahmut Ünlü tam olarak şunları sarf etti:

Alaattin abi ile şimdi, bu zaten planlı bir görüşmeydi. He, tamam. Alaattin abinin benim babası babamın dostu idi. Alaattin abinin amcası vardı, yakın akrabaları. Necati Çakıcı. Ondan sonra Mahmut Efendi Hazretlerinin ihvanı idi. Sonra onu komünistler öldürdüler. Eee, yani 80'ler olaylarında, sağ-sol olaylarında vesaire. Dolayısıyla Mahmut Efendi Hazretlerini seven, sonra ben telefonlarla görüştüğüm, hapisten çıktığında geçmiş olsun ziyaretlerinde vesaire vesilelerle bayram selamlaşmasıyla görüştüm biri. Yeni görüştüm biri değil bir defa. Ama ben şimdi, ben hala daha ziyaret edemedim. Görüştüm diye tweet atacak halim yoktu yani...

"ÇAKICI BİR MÜTEFEKKİR"

Böyle bir hukukumuz vardı mı? Vardı. Sonra birkaç kere yine ben, başka sahiblerle, dini saiklerle, dini bir takım olaylardan dolayı İslami faydalı olacağına inandığım önemli bazı olaylardan dolayı bazı istişareler için gitmek üzere randevu aldık. Birinde o hastaneye kalkmış oldu. O çağırdı biz İstanbul'da bulunmadık. Yani böyle birkaç şeyimiz oldu. Bu birkaç senede konu. Bu geçen yaz, , Ağustos'ta, o Marmaris'te teknede imiş. Yine yandan birileri beni aradı. Tanışlarımız varmış ziyaret falan. Görüntülü. Bir saate yakın konuştuk. Muhittin Arabiden onun çok kültürü var. 50 sene kitap okumuş, 20 sene yurt dışında, 30 sene yurt içinde hapiste. Çok kültürü. Yani şu anda mutefekkir, mutefekkir değilim diyor da, mutefekkir , öyle bir şeyler biliyor ki kitaplardan okuduğu da kafasına almış. Reşit Rıza'dan bugün onları konuştuk. Ahlak bozukluğundan Mustafa İslamoğlu'nun , Sünnet düşünce bid'at eli olduğunu vesaire. İsimleri Hayrettin Karaman'dan, Mehmet Görmez'inden, ne konuştuk yani?

"HERKESİ DİNLERİM BEN"

Ben nerede olursam olalım ortam, benim ilgi alanımla ilgili olur. Ha, karşı tarafta bir şey anlatıyorsa tabii ki dinlerim, saygıyla. Herkesi dinlerim ben. Ama mevzu en nihayetinde Nasrettin Hoca gibi tepsiyi çeviririm, yine önüme getiriyorum baklavayı ben.

"BU NOKTADA KENDİSİ GELDİ"

Ben her gittiğim yerde işe bakıyorum. Dolayısıyla o da kültürü bir insan. Bunlar bu gibi konular konuşuldu diyelim. Burada ben dedim Marmaris'e gelemem. Ben orada Muğla'da bir yere gelmiş gitmiştim. Baktım, gel dedi yerde üç saat var, yolda falan, gece vaktiydi. Görüntülü konuştuk. Fakat ben de iki gün mü, iki gün üç gün sonra buraya döneceğim, sohbete yetişecektim. O kaldığım yerden dedim ki, ben şu anda gelemem, siz İstanbul'da döndüğünüzde görüşelim. Böyle miatlaştık. Ondan sonra da bu sözleşmemiz neticesinde bugüne kadar ettik. Bugüne kadar ettik. Ve bu meselelerden evvel , onu beni arayıp müsait olduğunu diyecek görüşelim diyecek. Biz de müsaitsek tabii şimdi biz de İstanbul dışında idi yok şuraya gidiyoruz buraya gidiyoruz. Bu programımızda sözümüze çatıyor. Ha şimdi bu saat olsa nasıl görüşecek? Yani mesela burada program sözümüz var, bizim de devamlı programda olan bir insanız yani. Bu uygun düştü. Uygun düştü.

"TÜRKİYE'NİN GÜNCEL MESELELERİ GÖRÜŞÜLDÜ"

Selahattin Yılmaz kardeşimiz var, onunla da tanıştığımız görüşmemiz var. Kendisi zaten o da aileyi görüşüyoruz, hanımlar görüşüyor falan. Bu noktada o kendisi geldi aldı. Görüşüldü. Tabii Türkiye'nin meseleleri gündemi günceli görüşüldü.

"ÇAKICI İLE RÂBITA KONUŞTUK"

Ben şimdi diyor ki Allah'tan başkasından.... Ha dolayısıyla Alaattin Çakıcı abimizle ilgili meselelerde, biz râbıta meselelerini de konuştuk. Çünkü râbıta meselesi, İsmail Ağa'nın meselesi değil, Türkiye'nin bekası sorunudur, devlet sorunudur. Ben bunu yeni söylüyorum. Ben bunu ne zaman söylemiştim kürsülerde?

"ROBOTLAŞINCA KAÇ TANE DAHA FETÖ ÇIKAR"

Râbıta ile robotlaştırılır, robotlaştırınca kaç tane daha FETÖ çıkarılır.. Bunları söyledim mi ben? Söyledim. Ben aynı görüşteyim. Ben bunu devletin en yüksek ricaliyle de râbıta konuştum. Dolayısıyla dakikalarca böyle 20 dakika, 30 dakika bazı bir saat, bu konu devlet sorunudur, bu râbıta konusunu, Efendi Hazretlerinin vasiyetini, tahkiki ve gerçekleştirilmesi burada devlete de alâkadar eder. Ne bakımdan? Burada koca bir yol bozuluyor. Bozulduktan sonra vatana, millete, devlete, hükümet projesine karşı Sur içinin muhafazanın şeyinden çıkart tam tersine Sur içini satışa döner. Râbıta bozulunca. Dolayısıyla bizim, nerede olursak olalım gündemimiz, dinimiz, şeriatımız, tarikatımız, marifetlerimiz, hakikatimiz budur.

NELER OLMUŞTU?

Cübbeli Ahmet'e saldırdı telefonunda IŞİD fotoğrafı çıkmasına rağmen serbest kaldı Cübbeli Ahmet'e saldırdı telefonunda IŞİD fotoğrafı çıkmasına rağmen serbest kaldı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son grup toplantısında terör örgütü elebaşı Öcalan'ın hapsini 'tecrit' olarak tanımlayıp,"Şayet tecrit kalkarsa teröristbaşı TBMM'de konuşabilir" dedi. Bahçeli, 26 Ekim'de yaptığı bir konuşmada da bu sözlerini 'Tarihi çıkış' olarak tanımladı.

Bahçeli'nin terör örgütü elebaşı Öcalan için yaptığı bu çıkışın ardından İsmailağa tarikatına yakın Ahmet Mahmut Ünlü, "Türkiye bir delikten üçüncü kere ısırılarak Amerika'nın "Apo'nun affı" projesine kanarsa bölünme kaçınılmaz olur!" ifadelerini kullandı. Ünlü. Çakıcı ziyaretinin ardından birden şu paylaşımı yaptı:

“Gelinen noktada şu gerçek ortaya çıkmıştır ki, Kandil’den Cemil Bayık ve adamlarının yaptığı açıklamalardan anlaşılan, Kandil’in Abdullah Öcalan’a hiçbir değer vermediğidir. Böylece Devlet Bey’in ‘PKK’nın arkasında Siyonist Yahudiler ve Amerikalılar var’ sözünün doğruluğu ortaya çıkıyor. Allâh-u Teâlâ, devletimizi, milletimizi ve İslam dünyasını bütün iç ve dış tehlikelerden muhafaza etsin.”

Ünlü değişiminden sonra şu açıklamayı da yaptı:

“Bu toplantı da ben kendisiyle râbıta hakkında da konuştum. Râbıta Türkiye’yi alakadar eden bir mesele. Çünkü insanların robotlaştırılma meselesi var”